• BIST 9317.24
  • Altın 4144.207
  • Dolar 38.2082
  • Euro 43.8607
  • İzmir 14 °C

Uyku Apnesi Hayati Risk Taşir

Uyku Apnesi Hayati Risk Taşir
Uyku sırasunda ortaya çıkan sekiz ila on saniyelik nefes durması ve nefes alamama nöbetlerinin uyku apnesi olarak tanımlandığını belirten Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Apaydı

Uyku sırasunda ortaya çıkan sekiz ila on saniyelik nefes durması ve nefes alamama nöbetlerinin uyku apnesi olarak tanımlandığını belirten Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Apaydın, “Uyku Apnesi orta ve ileri derecede ise yani bir saatte beş ila 20 kez gerçekleşiyorsa kişinin oksijen alması ve vücutta biriken karbondioksiti atması zorlaşır. Bu durumda kişinin vücudunda kirli bir kan dolaşır. Eğer tedaviye hızla başlanmazsa kişide ciddi kalp hastalıkların çıkması kaçınılmazdır” dedi.

Uyku Apnesinin her insanda özellikle içki alımı, ağır yemekler yemek ve aşırı yorgunluk gibi durumlarda nadiren de olsa ortaya çıkabileceğini söyleyen Prof. Dr. Fazıl Apaydın, “Ancak bu durum sürekli olarak her gece meydana gelirse bir hastalık söz konusu demektir. Bu hastalık şişman, kısa boylu ve kısa boyunlu kimselerde sık görülür. Bu kişilerde uyku apnesi gelişmesinin temel nedeni, yumuşak damak ve dil kökünde ortaya çıkan daralmalardır. Bu daralmaları fazla kilo ve kısa boyun, çenenin geride olması gibi anotomik bozukluklar yaratır. Ayrıca burun tıkanıklıkları bu tabloyu daha da olumsuz etkiler. Hayati tehlike yaratan bu hastalık gecikmeden tedavi edilmelidir” şeklinde konuştu.

BELİRTİLERİ YORGUNLUK, UYKU HALİ VE KONSANTRASYON BOZUKLUĞU

Bu hastalığın belirtilerinin kişi gece rahat uyuyamadığı için gün boyu yorgunluk, uyku hali ve konsantrasyon bozukluğu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Apaydın, “ Bu belirtileri yaşayan kimselerin eşleri ya da aile bireyleri gece uyku kayıtlarını getirmektedir. Hasta bize geldiğinde ise detaylı bir kulak burun boğaz muayenesi ve uyku laboratuarında polisomnografi denen bir cihaz ile çeşitli ölçümler yapılır. Ayrıca kalp atışı, solunum sayısı ve beyin dalgalarının durumu gibi çeşitli ölçümler yapılarak uyku apnesinin varlığı ve şiddeti hakkında bilgi sahibi olunabilir” diye konuştu.

Hastalığın teşhisi konulduktan sonra hem hastaya hem de hekime görevler düştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Fazıl Apaydın, yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı: “Hasta mutlaka kilo vermeli ve egzersiz yapmalıdır. Ayrıca altta yatan yüksek tansiyon ve akciğer hastalıkları gibi önemli hastalıkların tedavisi gerçekleştirilmelidir. Bu hastalığın tedavi standardı uyku sırasında bir maske ve cihaz yardımıyla hastaya oksijen verilmesidir. Ancak bu tedaviyi istemeyen ya da tolere edemeyen kişilere cerrahi uygulamalar yapılabilir. Cerrahi uygulamalar lazer, radyofrekans gibi yöntemlerden oluşur. En çok yapılan cerrahi müdahele bademciklerin alınarak yumuşak damağın gergin hale getirilmesidir. Tüm bu modern cerrahi uygulamalar EÜ Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Servisinde yıllardır uygulanmaktadır. Ameliyatların başarısı hastanın üzerine düşenleri yapmasıyla artar.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0533 557 8894