HEPİMİZ STAR’IZ
Daha ilkinin bedenimizde yarattığı fiziksel, kimyasal, bünyesel hatta psikolojik yan etkisi geçmemişken şimdi ikincisi için ön elemeler yapıldı. Hem de öyle böyle değil, sadece İzmir’de 4000 ( yazı ile dört bin ) “pop star” adayının katıldığı bir eleme zinciri ile başladı. Müzik için ya da “sanat” için bişeyler yapmaya çalışan kesim değil de, genelde sayısal loto, milli piyango vb gibi oyunların kuyruklarında görmeye alıştığımız “talihle” ya da “şansa” yaşayan vasıfsız yüzleri gördük kuyruklarda . Amaç sadece kısa yoldan şöhret, para, lüks yaşam, isimlerin önüne konulabilmesi muhtemel bir “star” sıfatı hayalleri… Şu kesin ki, bu ülkede sanatçı olmak için ya da star olmak için çok fazla uğraşmanın gereği yok . Çıkarsınız canlı yayına, insanları aşağılarsınız ya da hızınızı alamayıp soyarsınız “komik” olsun diye, işte o zaman bu ülkenin en saygın insanı siz olursunuz .
Aslında millet olarak genetik yapımızda var şarkı, türkü söylemek. Diğer dünya ülkelerini baz olarak aldığımızda en fazla melodilerle yaşayan toplum biziz sanırım. Doğum günü partilerinde, nişanlarda, düğünlerde, sünnet törenlerinde saatlerce çalan müzikler ile deli gibi coşarız. Hatta bir çok kültürde ölümlerin arkasından yakılan türkü ile karışık doğaçlama ağıtlarımızı da göz ardı etmemek gerek. Kısacası duygularımızı melodilerle anlatmaya çalışan bir toplumuz biz. Günlük yaşantımızda da her programın yarattığı bir “pop star” mutlaka vardır. Misal herhangi bir içki aleminde belli bir alkol promilinden sonra başlanır “dönülmeeezzz akşamınnn ufkundaaayımm”lara…
Çocukluk yıllarında başladı bir çoğumuzun mikrofon sevgisi. Elimize geçirdiğimiz herhangi silindir bir cismi mikrofon yapardık kendimize. Sonra başlardık avaz avaz şarkılar söylemeye . detone detone yaşar giderdik…Geriye dönüp bakarsak, hepimizin gençliğinde bir star hikayesi vardır aslında. Kimimiz aile toplantılarının vazgeçilmez starı olmuşuzdur, kimimiz henüz 15’inde (daha bilmezken “serenat”ın anlamını ) sevgilinin “balkon altı”nın starı. Kendimden örnek veriyim daha çocuk sayılabilecek yaşlarda, ilk aşk kıvılcımları yüreğimi zıplatırken, sevgilinin evinin karşısında ilk söylediğim parça “tanrım dünyaya beni sen attın, çile çektirdin derman yarattın”dı . O zamanlar bu şarkıyı hangi mantıkla söyledim anlamak mümkün diil. Daha yaşın 14, neyini gördün ki dünyanın demezler mi…
Psikanaliz yapacak olursak mikrofon + seyirci + alkış sevdamız var konu ne olursa olsun…
Sonuç itibari ile Pop Star’a katılan onbinlerce insandan bir tanesi çıksın bana, hemen hepimizin müzik derslerinden göz aşinalığımız olan, o meşhur “sol anahtarı” ne işe yarar anlatsın, bende arabamın anahtarını vereceğim.!
Bu arada her türlü müzik eğitimi için yeni dönem kurs kayıtlarımız başladı eğitimli, resmi kurs belgeli bir şekilde “star” olmak isteyenleri bekliyoruz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.