TERÖRİZM DEMOKRASİ DÜŞMANIDIR
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
Türkiye'nin kalbi Ankara son beş ayda üç intihar saldırısına maruz kaldı.
Kızılay’da meydana gelen feci patlamanın ardından birbirinden ilginç yorumlar da beraberinde geldi.
Bu ülkede herkes terör uzmanı, herkes istihbarat duayeni, herkes güvenlik profesörü…
Sosyal medyada, çarşıda, pazarda, sokakta hatta ve hatta televizyon kanallarında bile teori üstüne teori kurarak ahkâm kesenleri büyük bir endişeyle gözlemlediğimi söyleyebilirim.
Öküzün altında buzağı ararcasına konuşmak bizim fıtratımızda var maalesef…
Patlama sonrasında ilk belirlemelere göre 27 kişinin hayatını kaybettiği açıklanınca, sokakta birilerinin sesi yine yükselmeye başladı: “Ölü sayısı 27’den fazladır. Bakma saklıyorlar. Alıştıra alıştıra açıklayacaklar”
Ölü sayısının artmasından sanki hoşlanırcasına bir görüntü sergilemek; akla ve kalbe aykırı bir tutum değil de nedir?
Neden bu tür toplumsal olaylar sonrasında, bir Allah’ın kulunun ağzından da, “İnşallah en az ölü ve yaralıyla bu faciayı atlatırız” sözünü duyamıyoruz?
Biz sanırım Millet olarak 'felaket tellallığı'nı çok seviyoruz.
“Allah hiç kimsenin başına vermesin!” demek yerine, bununla kalmayacaklarmış, devamı gelecekmiş, bilmem nerede de patlatacaklarmış gibi şehir efsaneleri üretmeye de bayılıyoruz.
Yahu nereden biliyorsun? İstihbaratçı mısın? Yoksa örgütün içinde adamın mı var?
Yanıt: “Duydum, öyle diyorlar” Kim diyor? Belli değil…
Öte yandan yine bu tür olaylar sonrasında bir de yangına körükle gidenler var ki; Allah asıl bizi böyle insanların şerrinden korusun.
Şu yorumlara bakar mısınız:
-Keşke Adolf Hitler gibi bir liderimiz olsa da, onun Yahudi’leri katlettiği gibi bu Kürtlerin de soyu kurutulsa…
-Güneydoğu’da taş üstüne taş, gövde üstünde baş bırakmayacaksın arkadaş…
Bu ve buna benzer yorumları yapanların siyasi ideolojilerini incelemek elzemdir.
Bunu içindir ki, Sabiha Gökçen’e Dersim’i bombalama emrini verenin, eğer yaşıyor olsaydı, aynı emri bugün güneydoğu içinde vereceği noktasında hiçbir şüphe taşımıyorum.
Türkiye’de ne “Halkların kardeşliği” diyerek, demokrasi savaşçısı olduğunu savunanlar, ne “Ya sev ya da terk et” diyenler, ne de eşitlikten, sosyalizmden ve insan haklarından bahsedenler demokrasiyi benimseyebilmiş değiller.
Kaldı ki demokrasi sadece sandığa oy atmak değildir. Demokrasi rahmetli Mehmet Ali Birand’ın deyimiyle; dünyanın en narin çiçeğidir, onu yaşatan ise hoşgörüdür, uzlaşıdır ve diyalogdur.
Siz “Halkların demokrasisi” diyeceksiniz, halkların özgürlüğü için savaştığınızı savunacaksınız, ama diğer taraftan da masum sivil insanları hedef alacaksınız.
Dünya tarihinde ki en kanlı savaşlarda dahi kadınlara, çocuklara ve masum insanlara dokunulmamıştır.
Masum insanları öldürmek hangi kitapta, hangi racon da vardır? (Bana göre yok!)
Ey hainler topluluğu ve onun TBMM’de ki siyasi uzantısı; sizin bu insanlık dışı saldırılarınızdan dolayı sözde temsil ettiğiniz Kürt halkı bile size karşı kin ve nefret kusuyor. Eminim ki, PKK terör örgütü bu gerçeğin farkında ve farkında olduğu için de artık son kozlarını oynuyor gibi görünüyor.
Özellikle son dönemde Türk halkının hassas sinir uçlarına dokunan PKK, sürekli Başkent’i bombalayarak, Türkiye Cumhuriyet’i Devleti’ni ve Hükümetini dünya nezdinde acziyet ve zafiyet içerisinde göstermeye çalışıyor.
Başkent saldırılarının altında yatan en önemli nedenlerinden biri de; yine bir barış projesi adı altında pazarlık ilişkisine mahkûm edilmek olabilir.
Daha açıkçası örgüt yeni bir barış bahanesiyle nefes almak, yani yeniden toparlanmak istiyor olabilir.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve dolayısıyla Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığında ki hükümetin sergilediği dik duruş çok önemli.
Devleti yönetenler hiçbir suretle olaylar üzerinden siyaset yapmaya çalışanların yönlendirmelerine kapılmamalıdır. Güneydoğu’da yapılan operasyonlar da aralıksız sürdürülmelidir.
Neyse, ne anlatıyorduk nereye geldik.
Hain saldırı sonrasında; Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün vekâleten yönetildiği eleştirisinde bulunanlar da oldu. Yahu siz neden bahsediyorsunuz?
Bu hainler Türkiye’nin Pearl Harbor’ında, 3 tane büyük askeri birliğin bulunduğu, ülkenin en stratejik kentlerinden biri olan Foça’da bile bomba patlattılar. Bunun daha ötesi mi var?
Yani Emniyet Müdürü görevde olsa ne olur, olmasa ne olur?
Ankara’da istihbarat zafiyeti yaşandığına dair eleştiriler kabul edilebilinir. Ancak, karşımızda ki de dünyanın süper güçlerine maşalık yapan, vekalet savaşı yürüten, 30 yıllık tecrübeye sahip bir örgüt.
“Ankara’da güvenlik zafiyeti var” diyoruz. Pekâlâ, Ankara’da son dönemde kaç tane bombalı eylemin önüne geçildiğini biliyor muyuz?
Bu işler sadece istihbarat ile olsaydı, Fransa'nın başkenti Paris’te bomba patlatmaya kimin gücü yeterdi?
Fransa deyince şimdi aklıma geldi. Paris’te bomba patladığı gün sosyal medya hesaplarında ki profil fotoğrafları yerine Fransa bayrağı yerleştiren bazı elitistlerin, Ankara saldırısı sonrasında profil resimlerini kararttığına şahit oldum.
Bu arada rengini vatan uğruna dökülen kanlardan alan şanlı Türk bayrağımızı siyaha boyayanlara da gıcık olduğumu bir kez daha yinelemek isterim.
Neden karartıyorsunuz ki Bayrağımızı? Bu ülke yedi düvele karşı savaşmış ve bayrağını yere düşürmemişken, siz kim oluyorsunuz da birkaç köpeğin havlamasından etkilenip Bayrak karartıyorsunuz?
Ayrıca “Hepimiz Ermeniyiz “, “Hepimiz Fransızız" diye bağıran yurttaşlarıma da sormak istiyorum.
Fransa’da bile patlayan bomba sonrasında; birliktelik mesajı verirken, niçin Ankara saldırısı sonrasında aynı mesajı vermeyi başaramıyoruz?
Vatanını yürekten seven gerçek bir vatandaş, sadece ve sadece ülkesinin seçilmiş Cumhurbaşkanını sevmiyor diye ülkesinden nefret eder mi?
Halkın hür iradesiyle seçtiği Başbakan ile aynı siyasi görüşü paylaşmadığı için ülkede yaşanan facialara sevinmek vatandaşlığa sığar mı?
Şehitler üzerinden siyaset yapmak, puan toplamaya çalışmak, terörden, darbelerden ve kaoslardan medet umarak iktidar devirmek, ya da iktidar olabilme hayali kurmak sizce demokrasi midir?
Son olarak, her yaşanan üzücü olay sonrasında artık klişeleşen sosyal medya paylaşımlarından da artık gına geldi bana…
Oğlunu askere göndermemek için her yola başvur, sadece AK Parti zarar görsün diye git oyunu PKK’nın siyasi uzantısı olan Parti’ye ver, rakı masalarında vatan kurtar, sonra üzücü bir olay olunca da facebook’a hamasi söylemler yaz! Hükümeti suçla, hatta kafayı biraz daha bulunca Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Cumhurbaşkanı’na hakaret et…
Son söz: Bu millet makus talihi bu kez de yener, ama senin 'enseye göre tıraş'ı siyaset sanan partin sittin sene iktidar olamaz vesselam…
Aliağa Haber / Foça HaberAliağa / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber / İzmir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.