Yerli Malı Yurdun Malı
Petrol savaşlarının yaşandığı günümüzde ülkeler arası ekonomik ve politik görüş ayrılıkları gerginliklere ve zaman zaman vahşice savaşlara neden olmaktadır, böylesi bir dönemde dışa bağımlı yapılan enerji anlaşmalarının uzun vadeli olabileceğini kim garanti edebilir. Sömürgeci süper güçlerin petrol için demokrasiyi, insan haklarını ve erensel değerleri nasılda unutup zorbalıkla Irak’a bombalar yağdırdığını yüz binlerce Irak halkının kanını petrole harmanlayıp, zengin petrol yataklarını gasp ederek bir ulusu yok ettiğini film izler gibi naklen izledik.
Türkiye’nin enerji politikası öz kaynaklarımızı kullanmaya yönelik olmalıdır, dışa bağımlı yapılan yatırımlar ve anlaşmalar ülke ekonomisi ve dış politika acısından sürekli risk taşımaktadır, bunun bir örneği geçmişte bazı ülkelerle yapılan yüksek maliyetli doğalgaz ihalesinde yaşandı.gene yoğun kış aylarında Rusya dan alınan doğalgazın kapasite azaltmasından dolayı konutlarda ve sanayide kullanılan doğalgazda ciddi sıkıntılar yaşandığına tanık olduk. Ülkemiz enerjisinin % 85 ini ithal eder durumdadır, diğer adıyla dışa bağımlıdır. Oysa ülkemiz yer altı madenleri zenginliği acısından önemli bir yere sahiptir, son yıllarda yer altı kaynaklarımızın kullanılması konusu gündeme gelmiş olması ülke çıkarları acısından sevindirici. 10-05-2005 tarihinde kabul edilen yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretim amaçlı kullanımına ilişkin 5346 sayılı kanunun 7. maddesinin son fıkrasında şu şekilde ifade edilmektedir.
YETERLİ JEOTERMAL KAYNAKLARIN BULUNDUĞU BÖLGELERDEKİ VALİLİK VE BELEDİYELERİN SINIRLARI İÇİNDE KALAN YARLEŞİM BİRİMLERİNİN ISI ENERJİSİ İHTİYAÇLARINI ÖNCELİKLE JEOTERMAL VE GÜNEŞ TERMAL KAYNAKLARDAN KARŞILAMALARI ESASTIR. denilmektedir. İlgili kanun 7.maddesi son fıkrasından da anlaşılacağı gibi yerleşim alanlarının ısı enerjilerinin ihtiyaçları, öncelikle jeotermal kaynaklardan karşılanmasını esas almıştır. Yerel yönetimlerin ilgili kanun maddesini uygulaması yasal bir zorunluluktur.1997-1998 yıllarında MTA tarafından Aliağa da yapılan jeotermal çalışmaların içerisinde bulunan jeoloji yüksek mühendisi MTA dan emekli Dr. tuncer Eşder 2- mart-2006 tarihinde Aliağa petrol-iş sendikasında yurttaş inisiyatifinin jeotermal ile ilgili düzenlemiş olduğu bilgilendirme toplantısında samurlu bölgesindeki üç adet üretim kuyusunun açıldığını şu anda kullanıma hazır durumda olduğunu gerektiğinde 20 adet kuyunun da açılabileceği ve derine inilmesi durumunda elektrik üretimi için gerekli olan buharın bile elde edilebileceğini anlatarak böyle bir enerjinin neden kullanılmadığını, sıcak su konusunda Aliağa nın diğer bölgelere oranla çok daha büyük avantajlara sahip olduğunu anlattı. Bu anlatılanların MTA gibi bir kamu kurumunun bilimsel bir çalışmasının sonucu olarak tespit edildiği ne göre, bu jeotermal suyun hem ülke ekonomisi acısından hem tehlikesiz ucuz ve çevre dostu bir yakıt olduğundan dolayı konutlarımızın ısıtılmasında jeotermal suyun kullanıma sunulmasını talep etmek bir yurttaş olarak hepimizin hakkıdır, başka bir değimle vicdan ve cüzdan acısından da hepimiz için önemlidir, vicdan boyutuyla, enerjide dışa bağımlı kaynak kullanma yerine, milli kaynaklarımızın kullanılmasından yana olmak bir yurttaş sorumluluğumuzun gereği olmalı, cüzdan boyutuyla ise jeotermal suyun doğalgaza oranla maliyetinin ve ısınma giderlerimizin çok daha düşük olmasıdır. kısacası bilgilendirme toplantısına katılan Aliağa halkı konunun uzmanından fikir değil bilgi edindi.
Kamu adına görev yapan yöneticiler, Bilimi ve bilimsel çalışmaları referans alarak yapacakları çalışmalarda olsun yatırımlarda olsun ülkesinin ve halkının çıkarlarını gözetmek zorundadırlar, yerel basında çıkan habere göre 7- mart-2006 Salı günü yapılan Aliağa belediyesi meclisi toplantısında bir meclis üyesinin söz alarak jeotermal suyun neden konutlarda ısınma amaçlı kullanıma sunulmadığını sorması üzerine belediye başkanımız sayın Tansu KAYA ‘‘o kuyularda yeteri kadar su bulunmamaktadır oraya yatırım yapamam’’cevabını vermiştir. Sayın başkanın bu iddiası doğru ise bunu bilimsel bir veriye dayandırarak ispatlaması ve Aliağa halkıyla paylaşması doğru olur düşüncesindeyim, amacımız bağcı dövmek değil üzüm yemek olmalı, su akar Türk bakar mı ?
sevgi ve saygılarımla. Saffet TUNCEL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.