PARKİNSON HASTALIĞININ CERRAHİ TEDAVİSİ
Çoğunlukla vücudun bir tarafında hareketlerin ileri derecede yavaşlaması (bradikinezi), genellikle istirahat halindeyken görülen titreme (tremor), kasların düzensiz kasılması sonucu oluşan vücutta sertlik hissi (rijidite) ve postür bozukluklarıyla ortaya çıkan Parkinson hastalığı, vücudun bir tarafında başlar ve bulgular yıllar içinde artarak vücudun diğer tarafına da geçer. Hastalık ile baş edebilmek için öncelikle ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Bu tedaviye yanıt alınamaması veya tedaviye zaman içinde direnç gelişmesi halinde cerrahi tedavi tercih edilir. Memorial Ankara Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan, Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler hakkında bilgi verdi.
İLAÇ TEDAVİSİNE CEVAP ALINAMAZSA CERRAHİ TEDAVİ TARTIŞILMALIDIR
Parkinson hastalığı, dopamin salınımı ile ilgili özelleşmiş bazı sinir hücrelerinin kaybı veya azalması ile seyreden kronik ve genellikle ilerleyici bir hastalıktır. Tedavide öncelikle uygun ilaç tedavisi denenmelidir. Burada amaç eksik olan dopaminin yerine konulması veya bu maddenin ortamda yıkımının geciktirilmesidir. Bu tedavi hareket bozuklukları konusunda uzmanlaşmış deneyimli bir nöroloji uzmanının denetiminde sürdürülür. Tıbbi tedaviye yanıt alınamaması, tedaviye alınan yanıtta belirgin azalma ya da yan etkiler nedeniyle yeterli tıbbi tedavinin verilemediği durumlarda cerrahi tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir.
DERİN BEYİN STİMÜLATÖRLERİ İLE PARKİNSON HASTALIĞININ SEMPTOMLARI KONTROL ALTINA ALINABİLİR
Cerrahi tedavi seçiminde belirleyici olan temel faktör hastada görülen ve yaşam kalitesini etkileyen semptomlardır. Parkinson bulgularının önemli bir kısmının hakim olduğu hastalarda, yine hareket yavaşlığının ve postür bozukluklarının ön plana çıktığı veya ilaç etki süresinin çok kısaldığı durumlarda öncelikle derin beyin stimülatörlerinin yerleştirilmesi tercih edilmelidir. Derin beyin stimülatörü olarak adlandırılan cihaz hastalığın bulgularına neden olan anormal uyarıların çıkış bölgelerine özel hedefleme yöntemleri kullanılarak yerleştirilen elektrodlar ve bu elektrodlara bağlı ayarlanabilir bir güç kaynağından oluşur. En sık seçilen hedefler etkinlikleri nedeniyle subtalamik nükleus (STN) ve internal pallidum (GPi) dur. Bu yapılar beynin derinliğinde, değerli alanlarda yer alır ve açık cerrahi yöntemlerle ulaşılmaları oluşabilecek hasar nedeniyle mümkün değildir. Bu nedenle bilgisayar destekli özel hedefleme sistemleri kullanılarak ve kafatasında açılan bir delikten geçilerek yerleştirilmeleri gerekir. Hedefin doğruluğunun ameliyat sırasında mikrokayıt ve mikro/makrostimülasyon gibi yardımcı tekniklerle kontrol edilmesi gerekir. Bu nedenle genellikle 8-9 saat gibi uzun süre gerektiren ve çoğunlukla hasta uyanık ve lokal anestezi altındayken yapılan girişimlerdir.
SADECE TİTREMEYE YÖNELİK AYRI BİR CERRAHİ TEDAVİ UYGULANABİLİR
Temel Parkinson semptomlarının hafif ancak titremenin belirgin olduğu hastalarda sadece titremeye yönelik olarak kronik talamik stimülasyon (uyarım) veya tek taraflı talamotomi (belli bir hücre grubunun radyofrekans enerjisi kullanılarak tahrip edilmesi) uygulanabilir. Yine ilaca yanıtı çok iyi olan ancak ilaç tedavisine bağlı olarak diskinezi denilen istemsiz hareketleri ön planda olan hastalarda tek taraflı pallidotomi veya kronik pallidal stimülasyon tercih edilebilir.
PİL AYARLARI DEĞİŞTİRİLEREK YARARLANIM SÜRESİ UZATILABİLİYOR
Parkinson hastalığında derin beyin stimülatörlerinin etkisi zaman içinde kısmen azalmaktadır. Aslında bu derin beyin stimülasyonunun etkinliğindeki azalmadan çok hastalığın zaman içinde ilerlemesi ve bazı semptomların daha belirgin hale gelmesine bağlıdır. Bu durumlarda halk arasında pil olarak isimlendirilen güç kaynağının frekans, akım şiddeti ve uyarı genişliği gibi ayarları değiştirilerek elde edilen yararlanım sürdürülmeye çalışılır.
/ EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.