YAVUZ ADAR YAZDI

İdeal Ya Da İnsan

İnsanı, doğadaki diğer canlılardan farklı kılan bazı nitelikler vardır. Ahlak, düşünce, öğrenme isteği vb. gibi. İnsanı diğer canlılardan farklı kılan bu vasıfların mevcudiyeti bir üstünlük alameti gibi algılanmamalıdır. Zira nasıl ki nefes almak gayet doğal bir eylem ise ahlak da düşünce de böyle doğaldır ve insani bir vasıftır. Bu bağlamda yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, ahlak üzere yaşamak, adaletli olmak da bir üstünlük vasfı değil tabî bir hal olarak algılanmalıdır.Maalesef toplumumuzda örnek insan olarak gösterilen model, her insanda olması gereken vasıflara sahip olan insan tipidir. Bir yönüyle toplumun genel çizgisi temel alınarak böyle bir ifade kullanılıyor ise de biz bu tabiri dönemlerin inisiyatifinden kurtarıp zaman ve mekâna bağlamadan altını doldurmaktan yanayız. Toplumumuzun son yıllarda yaşamış olduğu

dezenformasyon, nitelik çizgisinin seviyesini düşürmüş durumdadır. Hal böyle olunca hem manevi manada “insan” hem de “örnek insan “ tabiri sığ anlamlara indirgenmiştir.

Ülkücülük, yalnızca siyasi- ideolojik bir hareket değildir. Ülkücü, birey olarak, üstün kimlik modelidir. Örnek insan vasfını ve örnek insanın çerçevesini ülkücülük çizmiştir. Bu zaman ve mekân algılanışlı bir portre değildir. Yani toplumun ahlak seviyesi ne noktada olursa olsun, bizim örnek insan modelimiz olan “ülkücü insan” tabirinde herhangi bir anlam kayması olmayacaktır.

Ülkücülük üstün vasıflara haiz olmak esaslı olduğundan, ülkücü tabirinin önüne ya da arkasına iyi, kötü, eski, yardımsever vs... gibi sıfatların konması saçmalığın daha ötesinde bir abesle iştigaldir. Ülkücünün değerlerinin neler olduğu ve ülkücülüğün portresi gayet açıktır. Bu çerçeve bize güzellikleri emreder, içerisinde bütün güzelliklerin olduğu ve dışında hiçbir güzelliğin kalmadığı İslam'ı yaşamayı ve yaşatmayı esas alır, Türk kültürünü, töresini, hayatımızda etken ve egemen kılmayı vazgeçilmez tayin eder. Bu noktada ülkücülük yeni bir tarife ihtiyaç duymaz ve “ülkücü”

dendiğinde hangi şart ve durumda olursa olsun zihnimizde uyanan hep aynı insan tipidir.

Fakat bugün geldiğimiz noktada, ülkücü bir takım sıfatlarla anılır haline gelmiştir. Ülkücü, model insandır, örnek insandır. Ahlak abidesidir. Dündar Taşer'in deyimiyle “ kadife eldiven içerisindeki çelik yumruktur.” Ülkücü dünya görüşü insanı temel alır ve ideal insan tipini oluşturmayı hedefler. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturundan hareketle bireyin gönlüne hitap eder. Başbuğumuz da her ülkücüyü bir bayrak olarak nitelendirmiş, bayrağın kirlenmemesi ve yere düşürülmemesini tembih etmiştir. Bu da insana verilen değeri ortaya koymaktadır.

Ülkücü Hareket insana değer verir zira insan eşref-i mahlûkattır. Lakin kimlikle kendini ilişkilendirmek ile bizatihi kimliği taşımak farklı duruşlardır. Ülkücü kimliğini taşımak bu noktada ehliyete sahip olmaktır. Ülkücü Hareket seçicidir, zafere odaklanmıştır ve zafer Milliyetçi, Büyük Türkiye'dir. Bulunduğu kötü manzaranın içinden çıkarılması gereken bir millet vardır. Ahlak kavramından uzaklaşmış, uzaklaştırılmış bir toplum ile yarına doğru gitmek yarının bizdeki anlamına leke düşürür. Bu noktada yapılması gereken milletimizi yeniden ahlak üzere yaşamaya davet etmek,anlatmak, anlatılmasını sağlamaktır. Zira biz ülkücüler olarak Türk insanından, Türk Dünyasına giden bir yolun her metrekaresi ile ilgilenmek zorundayız.

Netice itibariyle biz bugün Ülkü Ocakları olarak ideal insanı hâkim kılma, abide insanlar ortaya çıkarma iddiasındayız. Ahlakı yeniden hâkim, adaleti sabit kılmalıyız. Bu değerlerin yaşamasına müsaade etmeyen pislikleri de kurutmak zorundayız. Bizim kutlu yürüyüşümüz şükürler olsun ki tüm engel ve müdahalelere rağmen yolunda devam ediyor. Hedefimizi biliyoruz. Niye ve niçin bu yolda olduğumuzu da biliyoruz. Başaracağımızı da biliyoruz. Zafer inananlarındır.

TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE  YÜCELTSİN                                                  

YAVUZ ADAR  ALİAĞA ÜLKÜ OCAĞI BŞK.