YABANCI SERMAYE VE ÖZELLEŞTİRME
Son 3 yılda, öngörülen ihalelerin hepsinin başarıyla hayata geçtiğini dile getiren Çalışkan, Tüpraş ve Erdemir gibi büyük projelerin de en kısa sürede tamamlanacağını belirtti. Çalışkan ayrıca, otoyol ve köprülerin özelleştirilmesinin de gündemlerinde old
2005-12-03 11:58:37
Active Academy tarafından 1-2 Aralık tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen 3. Uluslararası Finans Zirvesi’nde ikinci gün ele alınan ilk konu yabancı sermaye ve özelleştirme idi. Ağırlıklı olarak özelleştirmenin rekabete ve fiyatlara etkisinin ele alındığı panelde konuşmacıların ortak görüşü, yabancı sermaye yatırımlarının uzun vadede kalkınma ve istikrara katkıda bulunacağı ve olası krizlerin aşılmasında büyük rol oynayacağı yönünde oldu.
Konuyla ilgili olarak düzenlenen “Türkiye ekonomisi için fırsatlar: Yabancı sermaye ve özelleştirme” başlıklı panele, Ernst&Young Türkiye Genel Müdürü Osman Dinçbaş, Türk Telekom Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Metin Ercan, Yabancı Sermaye Derneği Başkanı Şaban Erdikler ve Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Kazım Çalışkan katıldı. Oturum başkanlığını ise Kadir Has Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Üçdal yaptı.
Panelde mikrofona ilk gelen isim Ernst&Young Türkiye Genel Müdürü Osman Dinçbaş oldu. Dinçbaş, yatırımcıların düşüncelerinin araştırıldığı “Avrupa Yatırım Çekicilik Anketi”yle elde edilen ilgi çekici sonuçlara dikkat çekti. Dinçbaş, dünya genelinde 672 uluslararası şirket yöneticisinin cevapladığı ankette, katılımcılara operasyonlar, finans ve iş iklimine yönelik sorular sorulduğunu ifade etti. Dünya geneline bakıldığında işgücü kalitesi, Ar-Ge ve finans yatırımlarında en çok Avrupa ülkelerinin tercih edildiğini belirten Dinçbaş, iş yasalarının esnekliği konusunda Kuzey Amerika’nın, işgücü maliyeti açısından da Çin’in birinci sırada yer aldığına dikkat çekti. Dinçbaş ayrıca, önümüzdeki 3 yıl içerisinde Avrupa’da yatırımın artması beklenen sektörlerin sırasıyla ağır sanayi, otomotiv, gıda ve tekstil, kimya ve ileri teknoloji ekipmanları olacağını vurguladı.
Osman Dinçbaş’ın ardından söz alan Türk Telekom Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Metin Ercan, Türkiye’nin ihtiyacı olan şeyin, sürdürülebilir bir büyüme olduğunu ve bunun da doğrudan yabancı sermaye ile daha kolay gerçekleştirilebileceğini ifade etti. Özelleştirme söz konusu olduğu zaman, en yüksek fiyatın peşinden koşmanın hata olacağını hatırlatan Ercan, özelleştirmeden elde edilecek gelirin belli oranının eğitim ve teknolojik araştırmalara aktarılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Panele konuşmacı olarak katılan Yabancı Sermaye Derneği Başkanı Şaban Erdikler ise, Türkiye’nin, her yıl % 6 oranında büyüme gösterdiği takdirde, 2015 yılında AB gelir seviyesine ulaşabileceği öngörüsünde bulundu. Erdikler, 2004 verilerine göre dünyada 9800 yeni yatırımın gerçekleştiğini, bunlardan 5800’ünün gelişmekte olan ülkelerde, 1600’ünün Çin’de ve sadece 64’ünün Türkiye’de kullanıldığına dikkat çekti. Erdikler, yabancı sermaye yatırımlarının daha da artması gerektiğini vurguladı.
Mikrofona son olarak Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Kazım Çalışkan geldi. Çalışkan, Türkiye’nin, yabancı sermayeciler açısından “ilgi odağı” olduğunu ifade etti ve bunu siyasi istikrarın sağlanmasına bağladı. Özelleştirmenin Türkiye’de 2003 yılında yeni bir döneme girdiğini ve 2004’te 1.3, 2005 yılında da 16 milyar dolar değerinde özelleştirme uygulamalarının gerçekleştirildiğini bildirdi. Son 3 yılda, öngörülen ihalelerin hepsinin başarıyla hayata geçtiğini dile getiren Çalışkan, Tüpraş ve Erdemir gibi büyük projelerin de en kısa sürede tamamlanacağını belirtti. Çalışkan ayrıca, otoyol ve köprülerin özelleştirilmesinin de gündemlerinde olduğu müjdesini verdi.
ALİ BABACAN: “FİNANS DÜNYASININ YENİ DEVLERİ MORTGAGE ŞİRKETLERİ OLACAK"
Active Academy tarafından 1-2 Aralık tarihlerinde düzenlenen 3. Uluslararası Finans Zirvesi, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın konuşmasıyla açıldı. Konuşmasında, bir ülkenin konut sahipliğinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir konu olduğunu belirten Babacan, mortgage ile birlikte Türkiye'ye yurtdışından önemli bir kaynak girişi yaşanacağını, bunun da ekonomide her boyutuyla hissedileceğini söyledi. Babacan, mortgage şirketlerinin Türkiye'nin yeni finansal devleri olacağına dikkat çekti.
Babacan, "Böyle büyük ölçekli ve çok hassas bir konuda faaliyet gösterecek şirketleri mutlaka çok iyi şekilde denetlemek gerekiyor. Aksi takdirde, örnekleri dünyanın çeşitli ülkelerinde de görüldüğü gibi, ciddi ekonomik felaketlerle karşılaşılması kaçınılmaz olur" uyarısında da bulundu.
Konuşmasında Babacan, IMF ve Dünya Bankası ile işbirliği yaparak Mali Sektörü Değerlendirme Programı'nı başlattıklarını açıkladı. Bu programla, şirketlerin gözetim ve denetiminin küresel standartlara taşınmış olacağını ifade eden Babacan, daha güvenilir, daha şeffaf bir özel sektör yaratmaya kararlı olduklarını kaydetti. Basel II standartlarının uygulanmaya başlanmasıyla şirketlerin bankalardan kredi alabilmek için birtakım şartları yerine getirmek zorunda kalacaklarını anlatan Babacan, şirketlerin bu nedenle kayıt altına gireceklerine, aksi takdirde kredi kullanamayacaklarına dikkat çekti.
Babacan, kurumlar vergisinin indirilmesine de değindi. Bundan sonra Türkiye'de artık kimsenin vergi barışı ya da vergi affı beklememesi gerektiğini kaydeden Ali Babacan, herkesin kendi işine odaklanması gerektiğini, yöneticilerin nasıl daha az vergi vereceklerini değil, şirketlerini nasıl daha ileriye götüreceklerini düşünmeleri gerektiğini söyledi. Babacan, "Kayıtdışı çalışan şirketler kendilerini ateşe atıyorlar. Bundan sonra bu konu üzerine titizlikle eğileceğiz. Herkes hesabını kitabını iyi yapsın" dedi.
Açılış töreninde TOBB Başkan Vekili Halim Mete de bir konuşma yaptı. Mete, finans sektörünün KOBİ'lere kaynak sağlayan kurum olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, 2001 krizinden sonra banka mevduatlarının krediye dönüşme oranının %60'a yükseldiğini kaydetti. Mete, bankaların krediyi verirken hâlâ şirkete ya da projeye vermediğini, önemli olanın kredi isteyen tarafın ne kadar teminat verebileceği olduğunu belirtti. Mete, bunun da verimli olabilecek projelere kredi alınamaması gibi bir sonuç yarattığını dile getirdi.
Açılış töreninin bir diğer konuşmacısı ise IMF Türkiye Temsilcisi Hugh Bredenkamp idi. Bredenkamp, 2001 krizi sonrasında, Türkiye'nin kemikleşmiş ekonomik sorunlarının temeli olan popülist politikaların bırakıldığını, bunun yerine sağlam bir bütçe disiplini izlendiğini, böylece Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlama sürecine kadar geldiğini söyledi. AB ile üyelik görüşmelerinin dünyanın ilgisini Türkiye'ye yönelttiğini ifade eden Bredenkamp, büyük yatırımcıların Türkiye'ye baktıklarında gelişen, modernleşen, reformlar yapan bir ülke görmeleri durumunda ülkeye çok ciddi bir yabancı yatırım girişi olacağını da sözlerine ekledi.
Törenin bir başka konuşmacısı ise Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink idi. Dinleyicileri Türkçe selamlayarak konuşmasına başlayan Vorkink, Türkiye'nin bir "Avrupa Kaplanı" olmaması için hiçbir sebep olmadığını söyledi. Vorkink, Güney Kore ve Malezya'nın gösterdiği başarıyı Türkiye'nin tekrarlaması için geç kalınmadığını, finans sektörünün Türkiye'nin Avrupa Kaplanı olması yolunda en önemi unsur olduğunu sözlerine ekledi.
ACTİVE ACADEMY ÖDÜLLERİ DE SAHİPLERİNİ BULDU
Açılış töreninin ardından Active Academy Ödül Töreni düzenlendi. Ödül kategorileri ve kazananlar şöyle:
· Bireysel Bankacılık Ödülü: Yapı Kredi Bankası
· Dış Ticarete Katkı Ödülü: Garanti Bankası, Türkiye İş Bankası, Vakıfbank
· Ekonomiye Katkı Ödülü: Ziraat Bankası
· Sigortacılıkta Bireysel Müşteri Memnuniyeti Ödülü: Anadolu Anonim Türk Sigorta
· Bankacılıkta Bireysel Müşteri Memnuniyeti Ödülü: Garanti Bankası
· Bankacılıkta Kurumsal Müşteri Memnuniyeti Ödülü: İş Bankası
· Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü: Yapı Kredi Bankası
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.