23 Kasım 2024
  • İzmir19°C

TÜRKİYE ZAMAN KAYBEDİYOR

Özel sektörde verimlilik artışlarının durma noktasına gelmesiyle ekonomide yavaşlama başladığını bildiren Hisarcıklıoğlu, "Türkiye yapısal reformlarda ağır davranarak zaman kaybediyor" uyarısını yaptı.

Türkiye Zaman Kaybediyor

2006-01-02 16:25:28

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, büyüme hızının yapısal reformların hangi hızla çözüleceğine bağlı olduğunu söyledi. Özel sektörde verimlilik artışlarının durma noktasına gelmesiyle ekonomide yavaşlama başladığını bildiren Hisarcıklıoğlu, "Türkiye yapısal reformlarda ağır davranarak zaman kaybediyor" uyarısını yaptı.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Toplantısı'nda sanayicileri son ekonomik gelişmeler konusunda bilgilendirdi. Hisarcıklıoğlu, Ankara'da TOBB Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla gerçekleştirdiği basın toplantısında hem 81 il ve 150 ilçeye dağılan 364 Oda ve Borsa'da gerçekleştirilen Ekonomik Barometre Anketi hem de Bölge Toplantıları'nın sonuçlarını açıkladı. İş dünyasının nabzını faaliyet ve beklentileri ortaya koyarak en geniş şekliyle tutan çalışmalardan çarpıcı örnekler gösteren Hisarcıklıoğlu, büyümenin probleminin yapısal reformlar ve yatırım ortamını iyileştirme konularında yaşanan yavaşlama olduğuna dikkat çekti.

YAPISAL SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ

Büyüme hızının, yapısal sorunların hangi hızla çözüleceğine bağlı olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, bu yılın ilk çeyreğinden itibaren ekonomide yaşanmaya başlanan yavaşlamanın temel nedeninin, ekonomik büyümeyi sağlayan özel sektördeki verimlilik artışlarının artık durma noktasına gelmesi olduğunu bildirdi.

Hisarcıklıoğlu, "Bugün büyümenin problemi; yapısal reformlar ve yatırım ortamını iyileştirme konularında yaşanan yavaşlamadır. Dünyadaki konjonktürün hızla değiştiği bir ortamda yapısal reformlar daha fazla önem kazanmaktadır. Ancak Türkiye, bu konularda ağır davranarak zaman kaybetmektedir" dedi.

Kaybedilen zamanın öneminin, Uzakdoğu'dan yükselen rekabet baskısının yakın gelecekte pek çok sektörü olumsuz etkilemeye başladığında daha da iyi anlaşılacağını vurgulayan Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: "Reformların yapılmasında kaybettiğimiz her gün, daha az fabrika yapılması, daha az istihdam sağlanması, daha az gelir üretilmesi demektir. Yapılmayan her reform ilave maliyet olarak başta tüccar ve sanayicilerimiz olmak üzere tüm vatandaşlarımıza geri dönmektedir. Türkiye, büyüme sürecini devam ettirebilmek için, yapısal reformlar vasıtasıyla, yatırım ortamını düzeltmek zorundadır. Esasen yapısal reformlar konusunda hem hükümetimizin vizyonu (-ki seçim beyannamesi ve hükümet programında da geniş şekilde ifade edilmektedir), hem de kamuoyunda geniş bir uzlaşma vardır. Son 2 senede bu doğrultuda hızlı adımlar atılmış ve bunların

olumlu sonuçları alınmıştır. Ancak hızla yaklaşan Uzakdoğu rekabeti karşısında artık daha hızlı adımların atılmasına ihtiyaç vardır. Yapısal reformlara devam edilmesi ve piyasaların rekabete açılması, hem ekonomik hem de siyasi istikrarın korunmasının da en önemli unsuru olacaktır."

EKONOMİ YAVAŞLIYOR AMA DURGUNLUK GÖRÜNMÜYOR

Hisarcıklıoğlu, cirolarını artıran firmaların oranının geçen yılın aynı dönemine göre önemli bir oranda gerilediğini belirterek, geçen yılın ilk altı ayında yüzde 66.1 olan ciro artışı kaydeden firmaların oranının bu yıl yüzde 31.8 olarak gerçekleştiğini söyledi. Firmaların yüzde 34.3'ü cirolarının değişmediğini, yüzde 33.8'i ise azaldığını bildiren Hisarcıklıoğlu, ankette firmaların 2005 yılının ikinci dönemine ilişkin beklentilerine de yer verildiğini, buna göre 2005 yılının ikinci döneminde firmaların yüzde 32.5'inin cirosunun artmasını, yüzde 48.6'sının değişmemesini yüzde 18.9'unun ise azalmasını beklediğini ifade etti. Geçen yılın ilk altı aylık döneminde firmaların yüzde 66.1'i cirosunun arttığını yüzde 25.3'ü değişmediğini yüzde 8.6'si ise azaldığını açıklamıştı.Rifat Hisarcıklıoğlu, 2005 yılının ilk 6 ayının şirketler kesiminde beklenenden daha durgun geçtiğini belirtirken, 2005'in ikinci yarısında da cirolarda kayda değer bir artış beklenmediğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, söz konusu sonuçların ekonomide bir yavaşlama olduğunu, ancak henüz bir durgunluk beklentisi olmadığı sonucunu gösterdiğini kaydetti.Rapora göre, 2004 yılında kar artışı elde eden firmaların ancak üçte biri, 2005 yılının ilk altı ayında bu kar artışını sürdürebilirken, kar azalışı yaşayanların oranı ise yüzde 45.7'yle önceki yılın 4 katına çıktı. Ankete katılan firmaların yüzde 24.6'si yurtiçi satışlardan elde etmeyi bekledikleri karın artacağını, yüzde 33.4'ü değişmeyeceğini, yüzde 42'si ise azalacağını tahmin etti.

Hisarcıklıoğlu, "Şirketlerimizi de uyarmak istiyoruz. Artık eski usul çalışma dönemi sona ermiştir. Kar marjları azalmaktadır ve eskisi gibi 3-4 yılda yatırımın geri dönüşü

beklenmemektedir. Bu nedenle maliyet muhasebesine, yatırım analizlerine daha fazla önem verilmelidir. Üretim ve yatırım faaliyetleri gözden geçirilmelidir" dedi.

Şirketlerin sadece satış hacmine, üretim kapasitesine ve şirket büyüklüğüne değil, ne kadar katma değer sağlandığına ve ne kadar verimli çalışıldığına odaklanmak gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Kurumsallaşmaya ve ortak iş yapmaya yönelmeliyiz" dedi.

KARIN AZALMASI İHRACAT PERFORMANSINI DÜŞÜRÜYOR

İhracat karlılığının hızla azaldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu gelişmede Türk Lirası'nın değer kazanmaya devam etmesinin yanı sıra girdi maliyetlerinin rekabet içinde olunan ülkeler seviyesine çekilememesinin de büyük rol oynadığını kaydetti. Rapora göre, ihracat karlılığının 2005 yılının ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre arttığını söyleyen firmaların oranı yüzde 26.3, değişmedi diyenlerin oranı yüzde 34.5, azaldı diyenlerin oranı ise yüzde 39.2 olarak gerçekleşti. ihracat satışlarından elde edilen

kara ilişkin olarak 2005 yılının ikinci yarısında ise firmaların yüzde 27.2'si artış, yüzde 29.7'si herhangi bir değişim beklemiyor. Yüzde 43.1'i ihracat satışlarından elde edilen karda azalma bekliyor.

İSTİHDAMDAKİ ARTIŞ SİNYALİ KUVVETLİ DEĞİL

2004 yılının ilk 6 ayıyla karşılaştırıldığında 2005 yılının ilk altı aylık döneminde firmaların yüzde 24.7'si çalışan sayısının arttığını, yüzde 54.9'u değişmediğini, yüzde 16'si ise azaldığını açıkladı. Bu yılın ikinci yarısında ise firmaların yüzde 20.2'si çalışan sayısının artacağını, yüzde 57.2'si değişmeyeceğini, yüzde 22.6'sı ise azalacağını tahmin ediyor. Hisarcıklıoğlu, istihdam maliyetlerinin yüksekliği, mevzuat kaynaklı engeller ve sanayi ara malı ithalatındaki hızlı artışın istihdamı olumsuz etkilediğini söyledi.

YATIRIMLARDAKİ ARTIŞ HIZI YAVAŞLIYOR

Hisarcıklıoğlu, özellikle bu yılın ikinci yarısında ekonominin büyüme temposunda beklenen yavaşlamaya paralel olarak yatırımlarda da yavaşlama beklendiğini söyledi. Ankete göre bu yılın ikinci altı aylık döneminde firmaların yüzde 22'si yatırım artışı hedefliyor. Firmaların yüzde 53.3'ü yatırımlarında bir değişiklik olmayacağını, yüzde 24.7'si ise azalacağını açıkladı. Yılın ilk 6 ayında ise firmaların yüzde 36.6'sı yatırımlarının arttığını, yüzde 46.7'sı değişmediğini, yüzde 16.6'sı ise azaldığını açıkladı. Firmaların yüzde 39'u yılın ilk yarısının önceki yıla göre daha olumlu geçtiğini belirtirken, yüzde 22.5'i daha olumsuz bir gelişme yaşadıklarını ifade etti. "Değişmedi" diyen firmaların oranı ise yüzde 38.5 olarak gerçekleşti. 2005 yılının ikinci altı aylık dönemindeki gelişmelerin kendileri için olumlu olacağını bekleyen firmaların oranı yüzde 32.6'ya kadar geriledi.

"Değişmeyecek" diyenlerin oranı yüzde 38.6 olarak gerçekleşirken, "Daha olumsuz olacak" diyenlerin oranı ise yüzde 28.8'e çıktı. Hisarcıklıoğlu, "Beklentiler zayıflamakla birlikte iyimserlik korunmaktadır. Ekonomide yavaşlama görünmesine rağmen, daha olumlu olacak veya geçen seneye göre değişmeyecek diyenleri topladığımızda karşımıza yüzde 70'lik bir rakam çıkmaktadır. Bu da yaşanan sıkıntılara rağmen iş dünyasının güveninin sürdüğünü göstermektedir" dedi.

BÖLGESEL EKONOMİK SORUNLAR

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Ağustos ayı içinde 9 bölgede ilgili Oda ve Borsaların katılımıyla bölge toplantıları gerçekleştirdiklerini belirterek, bu konudaki sonuçları da

Açıkladı. Raporda, "Türk iş dünyası hükümetin makro dengeler konusunda sağladığı iyileşmeyi, bölgesel ve mikro ekonomik sorunların çözümü için de göstermesini bekliyor" denildi.

Rifat Hisarcıklıoğlu, bölgesel ekonomik sorunları şöyle açıkladı: Yatırım teşvik sistemi kapsamındaki 49 ilden sadece 6'si (Düzce, Uşak, Osmaniye, Afyon, Çankırı ve Sivas) sistemden olumlu etkilendiğini ifade ederken, kalan 43 il ile sistem dışındaki 32 ilde yoğun şikayetler ortaya çıkmıştır. Yatırım teşvik sistemi, bölgelere ve sektörlere göre farklılık gösterecek şekilde yeniden dizayn edilmelidir. İstihdam maliyetinde Türkiye, OECD ülkeleri arasında ilk sırada. Bir işveren, asgari ücretle çalışan bir kişinin eline geçen net ücrete ilave olarak bu ücretin yüzde 70'i kadar vergi ve prim ödemektedir. AB ortalaması ise yüzde 25'tir. İstihdam artışının anahtarı, istihdam maliyetlerinin düşürülmesinden geçmektedir. Ancak yıllık açığı 17 milyar dolara ulaşan sistem durduğu müddetçe de istihdam maliyetlerinde mümkün görünmemektedir. Sistemin açığını ve dolayısıyla istihdam maliyetlerini azaltacak

Sosyal Güvenlik Reformu daha fazla gecikme yaşanmadan bir an önce tamamlanmalı ve 2006'da yürürlüğe girmelidir. İşsizlik Fonu başlangıçta amaçlananın dışında, faiz dışı fazla hedefinin tutturulmasında kullanılmaktadır. İşsizlik Sigortası, Kıdem Tazminatı sisteminin yerini alacaktı. Ancak başlangıçta planlananın aksine her ikisi de birlikte uygulanmaktadır. Fonun toplam kaynağı Ağustos ayı itibariyle 17 katrilyonu geçmiştir. Fon'un harcamaları, sadece bu kaynağın faiz geliri ile de karşılanabilmektedir. Fon tutarının artması ileride bu Fon'un kaynaklarının esas amacı dışında kullanılmasına yol açabilir ve mali disiplinini olumsuz etkileyebilir. Hem bu riski azaltmak hem de istihdam maliyetini azaltarak istihdam artışını teşvik etmek için, İşsizlik Sigortası ile Kıdem Tazminatı sistemleri birleştirilmeli, bu yapılamazsa, işçi ve işverenden yapılan kesintiler en az 5 yıl süreyle kaldırılmalıdır.

Elektrik satış fiyatında Türkiye halen OECD ülkeleri içinde en yüksek ilk 3 ülke içindedir. Doğalgaz dağıtımının özel sektör tarafından yapıldığı şehirlerde metreküp fiyatı, dağıtımın kamu tarafından yapıldığı şehirlere göre 50 ila 100 bin lira arasında daha ucuzdur. TRT payı tamamen kaldırılmalı, elektrik ve doğalgaz dağıtımında özelleştirme hızla tamamlanmalı, elektrik ve doğalgaz piyasaları serbest rekabete açılmalı.

İhracatçılar, TL'deki reel değerlenmenin sürmesi ve girdi maliyetlerindeki yükseklik nedeniyle rekabet güçlerini ve pazar paylarını korumada zorlanıyor. Rekabetçi olabilmek üzere daha fazla ithal girdiye yönelinmesi de hem içerideki sanayiyi ve istihdamı olumsuz etkilemekte hem de ihracatın sağladığı katma değeri azaltmaktadır. Döviz kurlarının seviyesindeki gerilemenin sebebi, özellikle son 2 senede yoğunlaşan sermaye girişidir. Son 1 sene itibariyle cari açık (döviz açığı) 19 milyar olmasına rağmen yurtdışından gelen kaynağın toplamı 31 milyar dolara ulaşmıştır. Bunun 10 milyar dolarını da kısa vadeli sermaye oluşturmaktadır. Kur üzerinde baskı oluşturan portföy yatırımlarının azalması, öncelikle reel faiz seviyesinin düşmesine bağlıdır. Reel faizlerin düzeyi ise risk primi ile ilgilidir. Risk priminin azalması, başarıyla sürdürülen mali disiplinin korunmasının yanısıra, yapısal reformlar yoluyla iş ve yatırım ortamının düzeltilmesini gerektirmektedir.Yapısal reformlar alanında atılacak kararlı adımlar Merkez Bankası'nın faiz indirimleri konusunda daha kararlı ve hızlı adımlar atmasını sağlayacaktır. Vergi, sosyal güvenlik, bankacılık ve altyapı sektörleriyle ilgili yapısal reformların tamamlanması, girdi maliyetlerini de düşüreceğinden, ihracatçımızın rekabet gücünü olumlu etkileyecektir. Sanayiyi haksız rekabet uygulamalarına karşı korumak için gümrüklere tarihi bir görev düşüyor. İthalatta kalite, fiyat ve mal kontrolü titizlikle yapılmalıdır. Gümrüklerdeki otomasyon ve modernizasyon tamamlanarak gümrüklerin etkin çalışması sağlanmalıdır. Turizm sektörü desteklenmek yerine, rakip ülkelerdekinin üstünde olan KDV'ye ilave olarak, ek vergilerle önü kesilmektedir. Ciro üzerinden getirilmesi planlanan yüzde 3'lük Konaklama Vergisi'nin kar üzerinden karşılığı yüzde 25'e gelmektedir. Konaklama Vergisi oranı daha makul seviyelere çekilmeli veya vergi matrahından mahsup edilmeli, KDV yükü rakip ülkelerdeki seviyeye indirilmelidir.

Tüketim malları ithalatındaki hariç, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu tamamen kaldırılmalıdır. Serbest bölgelerdeki teşviklerin büyük ölçüde sona erdirilmesi nedeniyle bölgeler cazibesini yitiriyor. Bölgelerde istihdam edilen personele ödenen ücretler AB'ye üyelik sonuna kadar Gelir Vergisi'nden istisna edilmelidir."

TAMAMLANMAYAN YAPISAL REFORMLAR BÜYÜME HİSSİNİ ENGELLİYOR

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, ekonominin son yıllarda sergilediği olumlu performansın altında yatan en önemli nedenin gerçekleştirilen yapısal reformlar olduğunu söyledi. Özel sektörde büyümeyi sağlayan esas faktörün verimlilik artışı olduğunu, büyümeyle birlikte enflasyonun da düşüyor olmasının arkasında verimlilik artışlarının yattığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Ancak bu büyüme iş dünyasının tamamı ve kamuoyunca aynı ölçüde hissedilmemektedir. Bunun sebebi tamamlanmayan yapısal reformlardır" dedi.

Hisarcıklıoğlu, şirketler kesiminin katlanmak zorunda kaldığı maliyet artışlarına çözüm getirmek için vergi, sosyal güvenlik ve bankacılık reformlarının tamamlanması gerektiğini belirterek, "Vergi oranlarının yüksekliğinden dolayı sadece üç sektördeki (petrol, içki, sigara) kaçağın boyutunun 5 milyar dolar ulaştığı tahmin edilmektedir. Devamlı yükseltilen vergiler, kaçakçılığı teşvik etmekte ve dolayısıyla hem haksız rekabete ve hem de kamu maliyesinin olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır. İlginç olan bir husus da, 2005 yılının ilk 6 ayında ham petrol ithalatının miktar bazında yüzde 6 azalmış olmasıdır" diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, faiz giderlerindeki azalmaya rağmen, faiz dışı harcamaların yüzde 25'le enflasyonun üzerinde artmaya devam etmesinin vergi yükünün de yüzde 21 oranında artmasına neden olduğunu söyledi. Faiz dışı harcamalarda 12 katrilyonluk bir artış olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, bunun vergi gelirlerindeki artışla ayni düzeyde olduğunu ifade etti. Hisarcıklıoğlu, "Kamu idaremiz, işin kolayına kaçmak yerine, makro dengelerdeki iyileşmenin bütün yükünün, üreticiler ve tüketiciler üzerine binmesini önlemek için, kendi harcamalarında da tasarrufa gitmelidir" dedi.Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonomide yüksek büyüme temposunun ve ihracatta sağlanan performansın nasıl sürdürülebileceğinin önem taşıdığını belirterek, "Zira, istihdam sorununa kalıcı bir çözüm bulabilmemiz hem ihracat artışının devamına, hem de yüksek bir büyüme hızını koruyabilmemize bağlıdır. Ancak, gerek çeşitli bölgelerdeki tüccar ve sanayicilerimizden edindiğimiz gözlem ve gerekse de makro ekonomik rakamlar, başta sanayi sektörü olmak üzere ekonomide bir yavaşlama olduğunu göstermektedir" diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, büyüme oranında yavaşlamanın gerisinde verimliliğin artık eskisi kadar hızla artmamasının bulunduğuna işaret ederek, "Bu nedenle Türkiye'nin bugünkü meselesi, verimlilik artışlarının devam ettirilmesidir. Zira, istihdam tasarrufu yoluyla gerçekleştirilen verimlilik artışlarının da sonuna gelinmiştir" dedi.

Ekonominin büyüme hızının azaldığı bir ortamda ara malı ithalatındaki artışın hızla devam etmesinin gelecek dönemde ekonomide önemli sıkıntılara yol açabileceği uyarısında bulunan Hisarcıklıoğlu, döviz kurundaki dezavantaj ve girdi maliyetlerinin indirilememesi nedeniyle sanayi ara mali ithalatının iç piyasada kullanılır hale geldiğini ifade etti.

Hisarcıklıoğlu, ara malı ithalatındaki hızlı artışın iç piyasada, karşılıksız çek-senet hacminin hızlı bir şekilde artmasına da neden olduğuna da işaret etti.

ŞARTLAR RAKİPLERLE EŞİT OLMALI

Devletten bir kuruş para istemediklerini, sadece maliyetlerin rakiplerinki düzeyine çekilmesini istediklerini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, vergi, istihdam vergilerinin yüksekliği, enerji maliyetlerinin yüksekliği, ihracatçılarımızın rekabeti için dövizin kendi dengesi içinde artması konularında sıkıntı olduğunu söyledi.

Hükümet programlarında bu söylenenlerin bir çoğunun bulunduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, sadece reform sürecin hızlandırılmasını istediklerini söyledi.

Çin'den gıda ithalatının yüzde 385 oranında arttığına dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, gümrüklerin önemini vurgularken, "İthal edilen bavulların içinde ne getirildiğinin farkında değiliz. 10 dolarlık bavulların içinde 1000 dolarlık eşya var. O bavulun içini kimse görmüyor" diye konuştu.

İŞ DÜNYASININ REÇETESİ

Hisarcıklıoğlu, ekonomideki yüksek büyüme hızının sürdürülebilirliğinin yapısal reformların hızlandırılmasına bağlı olduğuna işaret ederek, gelecek dönemde siyasi otoriteden beklenen reformları şöyle sıraladı:

Kamuda başarıyla devam eden mali disiplin korunmalı, hukuk ve yargı sistemi iyileştirilmeli ve hızlandırılmalı, mevzuattan arındırma reformu yapılmalı, kamu yönetimi reformu tamamlanmalı, kamu personel sistemi değiştirilmeli, eğitim reformu yapılmalı, vergi sistemi yeniden dizayn edilmeli, şirketlerin girdi maliyetlerini azaltmak için, altyapı

sektörlerinde serbestleşme sağlanarak rekabet artırılmalı, sosyal güvenlik sistemi reformu tamamlanmalı, sanayi stratejisi belirlenmeli, Tarım Çerçeve Yasası hazırlanmalı ve turizm politikası belirlenmeli."

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.