TÜKETEN TÜRKİYE RAPORU
Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Milli Gelir İstatistikleri veri tabanından yararlanarak hazırladığı “Tüketen Türkiye” raporuna göre, Türkiye gelirinin çok önemli bir kısmını tüketiyor. Satın al
2006-08-19 11:35:25
ZENGİN ÜLKELERDE HANELERİN TÜKETİMLERİ YILLAR İÇİNDE DÜŞME EĞİLİMİ GÖSTERİRKEN TÜRKİYE’DE KRİZ YILLARI ÖNCESİNDE TÜKETİM ARTIŞI GÖZLENİYOR.
Avrupa Birliği’ne üye ülkelerle karşılaştırıldığında, 2005 yılı itibariyle kişi başına gelir bakımından “en fakir ülke” konumundayız. Buna karşılık gelirine oranla “hanelerin en fazla harcama yaptığı ülke”yiz.
HER 100 EURO’NUN 80.5’İNİ HARCIYORUZ
Ankara Ticaret Odası’nın (ATO) Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Milli Gelir İstatistikleri veri tabanından yararlanarak hazırladığı “Tüketen Türkiye” raporuna göre, Türkiye gelirinin çok önemli bir kısmını tüketiyor.
Satın alma gücü paritesi hesaplamalarına göre, Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 31’i kadar kişi başına gelir yaratabilen Türkiye, ürettiği her 100 euro’nun 80.5’ini tüketime harcıyor. Oysa Avrupa’nın en zengin ülkesi Lüksemburg, ürettiği her 100 euro’nun 56.3 euro’sunu harcıyor. AB’nin en zengin ikinci ülkesi olan İrlanda’da ise her 100 euro’nun 60.2 euro’su tüketime gidiyor.
Tüketime Türkiye’den daha fazla pay ayıran 9 AB ülkesi bulunuyor: Yunanistan, Fransa, Kıbrıs Rum Kesimi, Litvanya, Letonya, Malta, Polonya, Portekiz ve İngiltere…Bu ülkelerin içinde tüketime en yüksek payı yüzde 88.6 ile Malta ayırıyor.
HANELER ÇOK DEVLET AZ TÜKETİYOR
Milli gelir hesaplarında nihai tüketim üç sektörün nihai tüketimlerinden oluşuyor. Haneler, hanelere hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve devlet…Satın alma gücü paritesi hesaplamalarına göre Türkiye’de 2005 yılında kişi başına 5 bin 800 euro’luk toplam tüketimin 4 bin 900 euro’su haneler tarafından gerçekleştirilirken, IMF’ye verdiği taahhütler nedeniyle kemer sıkan devlet sadece 900 euro harcıyor. Sağlık ve eğitim dahil tüm harcamaları kısan devlet, büyümeyi tüketim ile sağlamaya çalışıyor.
Yüksek tüketim oranlarına sahip ülkeler ile Türkiye karşılaştırıldığı, bu ülkelerin tüketimlerinde hane harcamaları yerine devlet harcamalarının daha yüksek pay aldığı görülüyor. Örneğin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içinde devlet tüketimi Fransa’da yüzde 23.7, Malta’da yüzde 22 iken Türkiye’de bu pay sadece yüzde 13.1…
Avrupa Birliği’nin en zengin ülkesi Lüksemburg’da 32 bin 700 euro’nun 22 bin eurosu’nu haneler, 9 bin 600 euro’sunu devlet tüketiyor.
Türkiye, hane tüketimlerinin toplam içinde yüzde 84.5 ile en yüksek payı aldığı ülke durumunda…
AB’ye üye ülkeler arasında hanelerin oransal olarak en az harcadıkları ülke İsveç. Bu ülkede, her 100 euro’nun 61.9’u haneler tarafından harcanırken en zengin Lüksemburg’da her 100 euro’nun 67.3’ü, Yunanistan’da her 100 euro’nun 80.1’i haneler tarafından harcanıyor.
RAKAM OLARAK AZ, ORAN OLARAK ÇOK TÜKETİYORUZ
Türkiye, gelirine oranla çok tüketen bir ülke olmakla birlikte, rakam olarak 25 AB üyesi ile kıyaslandığında 5.800 euro ile kişi başına tüketimin en düşük olduğu ülke…
2005 yılı itibariyle AB ülkelerinde “kişi başına gelir” satınalma gücü paritesi ile 23 bin 500 euro, tüketim ise ortalama 18 bin 500 euro olarak gerçekleşti. Aynı dönemde Türkiye 7 bin 200 euro kişi başına gelire karşılık 5 bin 800 euro tüketti. Buna göre Türkiye, AB ortalamasının üçte biri kadar tüketti.
Kişi başına yıllık tüketimin en fazla olduğu AB ülkesi 32 bin 700 euro ile Lüksemburg… 23 bin 600 euro ile İngiltere ikinci, 21 bin 700 euro ile Danimarka üçüncü sırada yer alıyor.
EN ÇOK MİDEMİZE HARCIYORUZ
Sabit fiyatlarla yapılan milli gelir hesaplamalarına göre 2005 yılında Türkiye’de hanelerin harcamaları içinde en yüksek payı “gıda ve içki harcamaları” aldı. Haneler her 100 YTL’nin üçte birini gıda ve içkiye ayırıyor.
Gıda harcamalarından sonra ikinci sırada “dayanıklı tüketim malları” geliyor. Her 100 YTL’nin 22 YTL’si dayanıklı tüketim mallarına gidiyor. 2000 yılında özel nihai tüketim harcamaları içinde sabit fiyatlarla yüzde 20 pay alan dayanıklı mallar tüketimi, kriz yılında yüzde 15’e gerilemişti. Ekonomik krizle birlikte ödeme zorluğuna düşen haneler 2002 yılında temkinli davrandığı için pay değişmedi, ancak 2003 yılından itibaren artmaya başlayarak 2005 yılı sonunda rekor seviyeye ulaştı.
Dayanıklı tüketim mallarının harcamalar içindeki payı 2001 yılından 2005 yılına kadar yüzde 89 oranında büyüyerek yüzde 22’ye yükseldi.
2005 yılında sabit fiyatlarla yarı dayanıklı tüketim mallarına yüzde 16, enerji, ulaştırma ve haberleşme grubu harcamalarına yüzde 11, çeşitli hizmetlere yüzde 10 ve konut sahipliğine yüzde 7 pay ayırdık.
KRİZ ÖNCESİ TÜKETİM ARTIYOR
Zengin ülkelerde hanelerin tüketimleri yıllar içinde azalırken, Türkiye’de kriz yılları öncesinde hanelerin tüketimi artıyor. Örneğin 1996 yılında Lüksemburg’da hane tüketimlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içindeki payı yüzde 42 iken, bu oran 2005 yılında yüzde 37.8’e geriledi.
Buna karşılık Türkiye’de büyümenin ithalat ve özel nihai tüketime dayanması sonucu, ülkenin büyüdüğü dönemlerde hane tüketimlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’dan aldıkları paylar artıyor, kriz yıllarında en yüksek noktaya ulaşıyor, kriz sonrası ise düşüşe geçiyor.
Türkiye 1994 krizine Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içinde yüzde 70 oranında hane tüketimi ile yakalandı. 1996 yılında yüzde 67.3’e gerileyen bu oran 2000 yılında yüzde 71.5’e, 2001 yılında da yüzde 72’ye yükseldi. 2002 yılında tekrar yüzde 66.4’e düşen oran, sonra yeniden artmaya başlayarak 2005 yılında yüzde 67.4’e çıktı.
ATO BAŞKANI AYGÜN
ATO Başkanı Sinan Aygün, rapora ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye‘nin hem OECD’nin hem de AB’nin en fakir ülkesi söyledi. 1978 yılından bu yana “OECD’nin en fakir ülkesi” konumunda bulunduğunu belirten Aygün, “1978 yılına kadar OECD’nin en fakir ülkesi Kore idi. Savunmasına katkıda bulunmak için 1950 yılında asker gönderdiğimiz Kore‘nin geliri bugün Türkiye’nin 2.6 katına ulaştı“ dedi.
Ülkemizde hane tüketiminin gelire göre çok yüksek olduğunu kaydeden Aygün, Türkiye’nin Avrupa‘nın ve OECD‘nin en fakir ülkesi konumundan kurtulabilmesi için daha fazla tasarruf etmesi ve bunu yatırıma dönüştürmesi gerektiğini vurguladı.
“Türkiye tasarruf edemediği için büyüyemiyor” diyen Aygün, halkın büyük çoğunluğunun gelir düzeyinin düşük olduğunu, bu nedenle tasarruf imkanı bulunmadığını, devletin de ağır borç yükü nedeniyle yatırımları kıstığını söyledi.
Tablo 1: AB25 ve Türkiye‘de tüketimin GSYİH içindeki oranları %, 2005
Ülkeler Toplam tüketim % Hanehalkı tüketimi %
AB 25 79,1 ……….
AB 15 79,1 ……..
Lüksemburg 56,3 37,8
İrlanda 60,3 …..
Danimarka 74,3 47,6
İsveç 75,2 46,4
Hollanda 72,6 47,7
Finlandiya 73,9 49,5
Avusturya 74,3 54,3
İngiltere 86,5 62,1
Belçika 76,3 52,3
Almanya 77,8 57,6
Fransa 80,8 55,7
İtalya 79,1 58,5
İspanya 75,5 56,9
Kıbrıs rum 83,3 64,1
Yunanistan 83,5 66,8
Portekiz 86,5 63,4
Slovenya 75,0 63,4
Malta 88,6 64,9
Çek cumh 71,9 48,5
Macaristan 78,5 53,6
Estonya 72,0 52,1
Slovakya 76,0 56,4
Polonya 81,4 61,9
Litvanya 82,0 64,9
Letonya 81,7 63,7
Türkiye 80,5 67,4
Kaynak: Eurostat milli gelir veri tabanı
Tablo 2: Satın alma gücü paritesi tahminlerine göre hane tüketiminin toplam tüketim içindeki payları, 2005 yılı
Ülkeler Toplam tüketim,euro Hanelerin tüketimleri,euro Toplam tüketim içinde hane tüketimi,%
AB 25 18.500 …..
AB 15 20.100 ….
Türkiye 5.800 4.900 84,5
Yunanistan 16.100 12.900 80,1
Litvanya 10.000 7.900 79,0
Letonya 9.000 7.000 77,8
Kıbrıs rum 16.300 12.500 76,7
Polonya 9.500 7.200 75,8
İspanya 17.500 13.100 74,9
Slovakya 9.800 7.300 74,5
Almanya 20.000 14.800 74,0
İtalya 19.100 14.100 73,8
Avusturya 21.300 15.600 73,2
Portekiz 14.500 10.600 73,1
Malta 14.400 10.500 72,9
Slovenya 14.000 10.200 72,9
Estonya 9.700 7.000 72,2
İngiltere 23.600 17.000 72,0
Fransa 20.600 14.200 68,9
Belçika 21.000 14.400 68,6
Çek Cumh 12.200 8.300 68,0
Macaristan 11.200 7.600 67,9
Lüksemburg 32.700 22.000 67,3
Finlandiya 19.700 13.200 67,0
Hollanda 21.000 13.800 65,7
Danimarka 21.700 13.900 64,1
İsveç 20.200 12.500 61,9
İrlanda 19.400 ….. ….
Kaynak: Eurostat milli gelir veri tabanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.