25 Kasım 2024
  • İzmir10°C

TROL TEKNELERİNE DÜZENLEME

Geçtiğimiz hafta gazetemiz Ege Hakimiyet’in manşetinden yayımlanan Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Ramazan Özkaya’nın balıkçılık dünyasını yakından ilgilendiren iddialı açıklamalarının yer aldığı röportaj haberine kaldığı yerden

Trol Teknelerine Düzenleme

10 Ekim 2009 Cumartesi 19:53

TROL TEKNELERİNİN %10"U BALIKÇILIKTAN GERİ ÇEKİLECEK.

Hasan ESER / Foça

 

Geçtiğimiz hafta gazetemiz Ege Hakimiyet"in manşetinden yayımlanan Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Ramazan Özkaya"nın  balıkçılık dünyasını yakından ilgilendiren iddialı açıklamalarının yer aldığı röportaj haberine kaldığı yerden devam ediyoruz.

 

BİZ  KURALLARA UYMAYAN KURALLARI SEVMEYEN BİR TOPLUMUZ”

Yakın gelecekte balıkçılara uzun vadede fayda sağlayacağına inandığı yeni kurallar geleceğinin altını çizen Özkaya, “Ancak bu kurallar ilk anda balıkçılarımızı sıkıntıya sokacaktır. Yine AB"den örnek vermek gerekirse AB ülkelerinde balık çıkıştan satışa kadar bir dizi gözlemden geçmektedir.Türk balıkçısı buna hazır değildir.Filo olarak her şeye hazırız.Gemilerimiz son modeldir.Fakat biz  kurallara uymayan kuralları sevmeyen bir toplumuz.Bugün ülkemizde hamsi balığına kota uygulanıyor.Geçen dönem bu uygulamada başarılı olamadık.Fakat bu dönem kaptan ve reislerimiz bu uygulamaya uyacaklarının sözünü verdiler.Bizde koruma kontrol ile bu uygulamanın takipçisiyiz.”dedi.Özkaya, “Trol ve sürütme ağları ile ilgili bir sıkıntımız var.Balıkçılarımıza bu konuyu buradan aktarmak istiyorum.AB ülkeleri bizden isteği  trol sürütme ağlarının %10 azaltılmasıdır.Bunun için koruma kontrol kaynak bulabilirse değerini ödeyerek trol teknelerinin %10"u balıkçılıktan geri çekilecek. Şayet kaynak bulunamazsa bu balıkçılık için büyük bir tehlike olacaktır.yani yasaklar biraz daha uzayacaktır.Dünya"nın hiçbir yerinde bu kadar fabrikan kapanmaz hem bacasız sanayi diyoruz,hem istihdam kapısı, hem de Türkiye halkına taze balık yediriyor diyoruz.Ancak 5,6 ay  gibi bir yasak dönemi gelecektir.”diye konuştu.

 

“2010 YILINDAN İTİBAREN KIYI BALIKÇISINA MİSİNA AĞ YASAK” Kıyı balıkçıları  tarafından kullanılan misina ağ ile balık avcılığının  2010 yılından itibaren yasak olduğunu belirterek balıkçılara uyarılarda bulunan Özkaya, “Misina ağ dediğimiz takımlar ile avlanmanın yasak olmasının nedeni bu ağlar deniz dibindeki kayalara çok çabuk takılabiliyor ve yırtılarak deniz dibinde kayalar üzerinde kalan ağlar hayalet avcılığı olarak anılan avlanmaya devam ediyor.Kayalar üzerinde takıla kalan ağlar o bölgede yaşayan balıkları ürkütüyor ve balıkların oradaki yuvalarını terk etmesine neden oluyor.Misina ağların seçiciliği de çok fazla bu bakımdan desteklediğimiz bir konu.”dedi.

 

“MAALESEF TÜRKİYE"DE KAÇAK AVCILIK BİRAZ FAZLA” 

Merkez Birliği olarak Sahil Güvenlik ile koordineli olarak çalıştıklarını dile getiren, Özkaya, “ Kaçak avcılık maalesef  Türkiye"mizde biraz fazla  bu konuda Sahil Güvenliklerimiz 7/24 çalışıyor. Merkez birlik ve kooperatifler olarak bizde kaçak avcılığın takipçisiyiz.Biz kaçak avcılığı yapanlara şunu söylüyoruz.Kaçak avcılık balıkçıyı günü birlik kurtarıyor.Belki de balıkçımızın cebine para giriyor.Fakat ileriye dönük düşündüğümüzde  çocuklarımızın aç kalacağı, denizlerimizin balık vermeyeceğini,balığa giden bir balıkçının denizden eli boş döneceğini lütfen balıkçılarımız unutmasın. Kaçak balıkçılık tamamen engellenebilir.Bu anlamda balıkçılık politikası ve caydırıcı cezalar çok önemli bundan daha önemlisi de balıkçılarımız para kazanacak duruma geldikten sonra niçin kaçak avcılık yapsın ki? Balıkçılarımızı kaçak avcılığa iten borçlarını ödeyememesi , yaptığı yatırımım karşılığını alamaması ve yanında çalışan tayfasının parasını vermemesidir.Balıkçılarımız zaman zaman bizim tasvip etmediğimiz onaylamadığımız kaçak avcılığa yönelmektedir. Biz balıkçılarımızla yaptığımız 2"li konuşmalarımızda bize zor durumda kaldığı için yaptığını söyleyenler oluyor.Bizde kaçak avcılığı cezasının ağır olduğunu, tekrarı halinde ruhsatına el konulacağını bildiriyoruz. İnşallah bu konuda başarılı oluruz  balıkçılarımızı kaçak avcılığa teşvik edecek her türlü hareketten men ederiz.”ifadesinde bulundu.

 

“MALİYE VE TARIM BAKANLARIMIZA,HATTA SAYIN BAŞBAKANA SESLENİYORUM. 15 BİN KİŞİ Aǔ

Balıkçılıktan para kazanamadığı  için akaryakıt giderini dahi karşılayamayan büyük balıkçı gemisi sayısının  150 rakamına  ulaştığını vurgulayan Özkaya “Herkes balığa çıkmışken bu tekneler borçlarından ötürü ötv"siz mazot defterlerine maliye tarafından el konulduğu için yakıt alamıyor ve bu nedenle de seferlerine çıkamamaktadırlar. En basit örneği ile 100  teknenin balığa çıkamaması ile her birinde çalışan 30 tayfayı 100 ile çarptığımızda 3000 kişinin aç kalması,bu rakımı yine dolaylı yoldan 5 ile çarptığımızda ise 15 bin kişinin aç kaldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır.Bu nedenle Maliye ve Tarım Bakanlarımıza,hatta sayın Başbakana sesleniyorum. Bağlı teknelerimizin defterleri ellerine verilmesi ve çalıştığı sürece borçlarını ödeyeceğini,işsizliğin hat safhada olduğu ülkemiz de bu olayın işsizliği azaltacağına inandığımız için hayata geçmesini istiyoruz.”talebinde bulundu.

 

“DIŞ  İŞLERİ BAKANIMIZ VERDİĞİ SÖZ TUTSUN”

Ramazan Özkaya sözlerine şu şekilde devam etti.”AB Ülkelerine hükümet adına söz veren Dış İşleri Bakanlığımızın taahhüttü olan Su Ürünleri Genel Müdürlüğü veya balıkçılık bakanlığının kurulması sözünün yerine getirilmesini talep ediyoruz.AB uyum yasaları çerçevesinde Bir çok sektörde olduğu gibi  balıkçılık sektörü de bazı değişiklikler yaşıyor. Bizim Türk balıkçısından istediğimiz değişiklikleri AB istediği için istemiyoruz.Bu değişikliklerin faydalı olduğuna inandığımız bir çok yönleri var.Fakat biz bu değişikliklere hazır mıyız ? değimiyiz ? uyar mıyız? Uyamazmıyız?  bunu araştırmamız lazım Türk halkı başkaları istediği için değil,kendi isteği ve menfaatleri doğrultusunda değiştirmesi gerektiğine inanıyorum.AB faydası var mı? olacaktır. Dünya küreselleşti hiç kimse tek başına hareket edemiyor.Biliyoruz ki Aykat dediğimiz orkinos avcılığı ile ilgili  dünya üzerindeki orkinos balıkçılığı bir kurala bağlandı.Verilen kotlar dışında balık avlama,avladığınız balığı pazarlamanız mümkün değil. Demek ki dünya küreselleşmiş denizlerimizde ki balıklarımız sadece balıkçılık yapanların değil ülke gelen insanlarının ortak mirasıdır.Bu mirası da korumak hepimizin görevidir.AB ülkeleri içersinde refah payı en yüksek olan balıkçılar ,bu niçin ülkemizde de olmasın,neden tekneler mazot alamadığı için bağlansın? ,niçin o kadar insan işsiz kalarak aç kalma durumuna düşsün? Niçin Avrupa gibi ülkemizde de balık tüketilmesin ?” 

 

“400,500 BİN  TON BALIK ÜRETİLİYOR”.

Özkaya, “Tarım bakanlığının kültür balıkçılığına bakışı 2030 yılına kadar avcılık ile üreticiliği eşit duruma geleceği yani yakalanan 550 bin ton balık kadarda 550 bin ton balık üretmek,dünya bunu yapıyor. Yapmak lazım ancak Türkiye"deki sistem gibi yapmamak lazım şu anda Türkiye"nin 140 bin ton projeli üretim kapasitesi var ancak ben inanıyorum ki 400,500 ton balık üretiliyor.Demek ki burada kuralları aşıyoruz. Günümüzde Danimarka ülkesi bir model uyguluyor. Ürettiği balık kadar da fabrikaları yem üretiyor.Ülkemizde de bunu kontrol altına aldığımız ve tonaja uyulduğu zaman  tabi ki yapılması lazım. Halkımız 12 ay balık tüketiyor. Tabi bunu yaparken üreticilerden istediğimiz  üretim alanlarında da kendilerinin  tuzak dediğimiz şekilde balık yakalayıp ,piyasaya sürüp dengeleri bozmaması gerekmektedir. Biz üretim olmasında yanayız uygun yerlere,yapılması yapılırken balıkçı kooperatiflerinden ve balıkçılardan görüş alınması lazım tonaj ve arz talep dengesi korunduğu

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.