06 Kasım 2024
  • İzmir11°C

PROF.DR. TARHAN:HOCALI TRAVMASI İKİ ÜLKE HALKINI BİRBİRİNE YAKINLAŞTIRDI”

PROF. DR. NEVZAT TARHAN: HOCALI TRAVMASI İKİ ÜLKE HALKINI BİRBİRİNE YAKINLAŞTIRDI

Prof.Dr. Tarhan:Hocalı Travması iki ülke halkını birbirine yakınlaştırdı”

24 Şubat 2017 Cuma 10:24

Üsküdar Üniversitesi, Hocalı Katliamının 25. yıldönümünde “Hayatlarını Geride Bırakanların Trajedisi: Hocalı Gerçeği” başlıklı panele ev sahipliği yaptı.

Hocalı katliamını sadece Azerbaycan halkının değil, Türk toplumunun da unutmaması gerektiğine dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Geçmişini bilmeyen geleceği ile ilgili plan yapamaz. Yıllar önce yaşanan travma, iki ülke halkını birbirine yakınlaştırmış ve bağlarını güçlendirmiştir” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen “Hayatlarını Geride Bırakanların Trajedisi: Hocalı Gerçeği” başlıklı programa Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Konsolosu Yadullah Paşayev, Kıbrıs Gazisi Emekli Tümgeneral Cumhur Evcil, Kıbrıs Gazileri Dernek Başkanı Ahmet Kendigel ve Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir ile Kıbrıs gazileri de katıldı.  

PROF.DR. NEVZAT TARHAN: “TRAVMAYI ÖRTMEK DEĞİL, MİNYATÜRİZE ETMEK GEREKİYOR”
Sosyoloji Kulübü ve Turkuaz Kulübü’nün birlikte düzenlediği panelin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan, üzerinden 25 yıl geçen Hocalı katliamının yaşayanlar üzerinde travma etkisi yarattığını belirterek bu travmaları yeniden gündeme getirmenin önemli olduğunu söyledi.

Özellikle çocukluk döneminde yaşanan travmaların insanın yaşamını etkilediğini belirten Prof.Dr. Tarhan, yıllar önce yaşanan travmanın iki ülke halkını birbirine yakınlaştırdığını ve bağlarını güçlendirdiğini ifade ederek şöyle konuştu:
“Çoğu hastada çocukluk travması vardır ve bu travma çözülmemiştir, çözmediği için bu travma şekil değiştirmiştir. Bugünkü davranışlarına yansıyordur. Kompleksli davranmasına, içine kapanmasına, öfkeli olmasına neden oluyordur. Çocukluk döneminde çözümlenmemiş travmalar yıllar içerisinde geliştiren travma haline geliyor. Haydar Aliyev her zaman şunu söylerdi: İki devlet, bir millet. Bu travma kardeş olan iki toplumun birbirine daha çok kaynaşmasına ve birbirine sahip çıkmasına sebep oldu. Bunun sonucunda iki toplum arasındaki bağlar daha güçlendi, bu durum halen devam ediyor. Türkiye sıkıntıya girdiğinde Azerbaycan’ı yanımızda görüyoruz, Azerbaycan sıkıntıya girdiğinde Türkiye onunla beraber olmaya çalışıyor. Bu travmaların aslında orta ve uzun vadede böyle birleştirici etkileri var. Üsküdar Üniversitesi olarak bunu önemsiyoruz. Travmayı örtmek değil, minyatürize etmek gerekiyor. Travma tedavisinde şu vardır: Travmayı unutmayın tam tersine yaşatın ama dün olmuş gibi de yaşamayın. Kişi travmayı unutmamalı, ondan ders almayı bilmeli. Travmanın hatırasını yaşatmak gerekiyor. Yıldönümü geldiğinde yeni kuşakların bu travmadan ders almasını sağlamak gerekir.” 

Prof. Dr. Tarhan, Hocalı katliamını sadece Azerbaycan halkının değil, Türk toplumunun da unutmaması gerektiğini belirterek “Bundan dersler alınması önemli. Geçmişini bilmeyen geleceği ile ilgili plan yapamaz. Bu nedenle Üsküdar Üniversitesi olarak her yıl Hocalı katliamını anıyoruz” dedi.

TÜRK HALKINA TEŞEKKÜR ETTİ
Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Konsolosu Yadullah Paşayev de Hocalı katliamında sivil ve silahsız bir halka çocuk, kadın, yaşlı demeden soykırım yapıldığını belirterek her zaman Azerbaycan halkının yanında olan Türk halkına teşekkür etti.

Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sırrı Akbaba’nın oturum başkanlığı yaptığı panelde Üsküdar Üniversitesi SHMYO Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Öztek, Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu ve Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Abulfaz Süleymanov panelist olarak katıldı.

PROF. DR. İBRAHİM ÖZTEK: “AZERİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRİLMELİ”
Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Tarih Boyunca Ermeni İhanetleri” başlıklı sunumunda Azerbaycan halkı ile Türk toplumunun dayanışma halinde olduklarını belirterek sivil toplum kuruluşları ile beraber ortak çalışmaların sürdüğünü söyledi. Bu çalışmaların akademik, kültürel ve askeri alanlarda güçlenerek artırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Öztek, Azerbaycan tarihini anlatarak 6 bin yıldan bu yana bu toprakların Türklere ait olduğunu, küçük Ermeni toplulukların bu topraklar üzerinde yaşadığını belirterek “Ermeniler bu topraklarda yıllarca kendilerine hamilik yapan Türkler’e ihanet içerisindedirler ve üç T istiyorlar. Bu üç T şöyle: Benim istediklerimi Tanı, bana Tazminat öde ve bana Toprak ver” diye konuştu. 

PROF.DR. NESRİN SARIAHMETOĞLU: “HOCALI STRATEJİK ÖNEME SAHİPTİ”
Prof. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu ise Hocalı katliamına giden süreci ve yaşanan olayları anlatarak o döneme ışık tuttu. Dağlık Karabağ’da bulunan Hocalı’nın stratejik öneme sahip olduğunu belirten Prof.Dr. Sarıahmetoğlu, “Karabağ’da Hocalı’nın çok önemli bir karayolu bağlantısı var. Ermeniler 1988’den beri burayı ele geçirmek için faaliyet halindeydi. Hocalı’nın ele geçirilmek istenmesinin en önemli sebeplerinden biri büyük bir askeri havaalanına sahip olmasıydı” dedi.  Prof. Dr. Sarıahmetoğlu, 25 yıl önce yaşanan Hocalı katliamında yaşananların sorumlularının yargılanması için uluslararası güçlerin üzerine düşenleri yerine getirmesi gerektiğini belirterek “BM, Avrupa Birliği, NATO ve buna benzer pek çok örgüt aslında bu olaylar karşısında sınıfta kaldı. Hocalı’da yaşanılanlar uluslararası kamuoyunun suç olarak kabul ettiği tanıma uymaktadır. Cenevre Sözleşmesi, İnsan Hakları Beyannamesi, Vatandaş ve Sivil Haklar konusundaki uluslararası Sözleşme, bütün bunlara karşı işlenmiş bir suçtur ” dedi.  

DOÇ. DR. ABULFAZ SÜLEYMANOV: “HOCALI İNSANLIK UTANCIDIR, SORUMLULARI MUTLAKA YARGILANMALIDIR”
Doç. Dr. Abulfaz Süleymanov ise Hocalı soykırımında yaşanan vahşetin ayan beyan ortada olduğunu belirterek “Sorumluların halen adalet önüne çıkarılmaması uluslararası toplumun tepkisizliğini kanıtlar niteliktedir. 1994 yılından bu yana Azerbeycan milleti, sivil toplum kuruluşları yaklaşık 100 ülkede bulundukları ülkenin vatandaşı olan gönüllülerle birlikte Hocalı’yı anlatmak ve anlaşılmasını sağlamak için yürütülen Hocalı’ya Adalet Kampanyası giderek daha çok başarıya ulaşmaktadır. Bu bir insanlık utancıdır. Hocalı’da Karabağ’da soykırım işleyen caniler şu an Ermenistan’da önemli görevlerdedir. Halen adalet önünde hesap vermemişlerdir. Dünyanın insan hakları diyerek bas bas bağıran kuruluşları, devletleri 1 milyon insanın kendi elinden yaşama hakkının Ermenistan tarafından elinden alınmasına halen ses çıkarmamaktadır” dedi. Doç. Dr. Süleymanov, Hocalı’ya Adalet Kampanyası’nın Türkiye’de başarıyla yürütüldüğünü belirterek Üsküdar Üniversitesi olarak bu yöndeki kampanyalara destek verdiklerini söyledi.
PROF.DR. SIRRI AKBABA: “KARABAĞ BİR GÜN MUTLAKA SAHİPLERİNE ULAŞACAKTIR”
Prof. Dr. Sırrı Akbaba ise Karabağ’ın Azerbeycan için çok önemli olduğunu belirterek “İstanbul Türkiye için neyse Karabağ da Azerbaycan için odur. Karabağ, Azerbaycan’ın kültür merkezidir. Karabağ, bir gün mutlaka asli sahiplerine ulaşacaktır. Bundan hiçbir şüphemiz yoktur. Biz tek milletiz ve her zaman acımız acıları, acıları acımızdır. İnşallah bir gün orayı da asıl sahiplerine kavuşturacağız” diye konuştu. 

Programın sonunda Doç.Dr. Abulfaz Süleymanov, Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Konsolosu Yadullah Paşayev’e plaket takdim etti. Prof. Dr. Sırrı Akbaba ise Prof.Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu ve Prof.Dr. İbrahim Öztek’e plaket verdi.

HOCALI KATLİAMI’NDA NE OLMUŞTU?
Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan'a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde öldürülmesi olayıdır. 1988'de başlayan Azeri ve Ermeni halkı arasındaki Karabağ Savaşı devam ediyordu. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisindeki Hocalı kasabası Ermeni güçleri için önemli bir askerî hedef niteliği taşıyordu. 
Azeri resmî kaynaklarına göre, 1992 yılında Ermeni güçleri 25 Şubatı 26 Şubat'a bağlayan gece Hocalı kasabasının giriş ve çıkışını kapadılar. 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri vahşice öldürüldü, toplam 487 kişi ağır yaralandı.Sekiz aile tamamen yok oldu, 487 kişi sakat kaldı ve 1275 kişi esir alındı. 
 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.