26 Kasım 2024
  • İzmir10°C

ÖZEL SEKTÖRE YATIRIM ÇAĞRISI

Bakan Eker, tarımda son verilere göre yaşanan % 5,6 oranındaki büyümenin sektöre yönelik güveni artırarak, yatırım yapılması görüşünü kuvvetlendirdiğini belirtti. Bakan Eker, tarımın bir iktisadi sektör olarak algılanması, rasyonel politikalarla geliştiri

Özel Sektöre Yatırım Çağrısı

2006-05-21 13:53:30

BAKAN EKER’DEN ÖZEL SEKTÖRE TARIMA YATIRIM ÇAĞRISI

Bakan Eker, tarımda son verilere göre yaşanan % 5,6 oranındaki büyümenin sektöre yönelik güveni artırarak, yatırım yapılması görüşünü kuvvetlendirdiğini belirtti. Bakan Eker, tarımın bir iktisadi sektör olarak algılanması, rasyonel politikalarla geliştirilmesi yönünde çaba harcadıklarını söyleyerek; “Bunu özel sektörün tarım alanındaki faaliyetini destekleyen bir anlayışla yapmaya çalışıyoruz. Özel sektörü tarıma çekmenin gayreti içindeyiz” dedi.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, “Forum İstanbul 2006” Toplantısı’na katıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada “Tarım insanlık tarihinin en önemli uğraşıdır” diyen Bakan Eker, insanın hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan beslenmeyi sağlaması, ürünlerinin çabuk bozulma özelliğine sahip olması ve tabiat şartlarına olan bağımlılığı gibi başlıca nedenlerle tarımın bütün ülkelerce desteklendiğini söyledi. Tarımdaki desteklemelerin rasyonel olması gerektiğine dikkat çeken Bakan Eker, “Desteklemeler gelişime öncülük etmezse, tarım sektörünün içe kapanmasına, içe kapanma da sektörün verimsiz çalışmasına yol açar” diye konuştu. Kırsal alanda yaşayan köylülerle, doğrudan iktisadi bir faaliyet içinde olan çiftçilerin aynı kişi kabul edilmemesi gerektiğine işaret eden Bakan Eker, “Çiftçilik bir iktisadi faaliyettir ve herhangi bir iktisadi faaliyet neyi gerektiriyorsa, tarımsal üretim de onları gerektirir. Yani bilgi ve teknoloji başta olmak üzere, kalite, standart, fiyat, rekabet, pazar gibi kavramları tarımsal üretimde de hesaba katmak mecburiyetindeyiz. Sadece maişet temin etmek bakımından yapılacak bir tarımsal faaliyet ile verimlilik esasına dayalı bir üretim anlayışından uzaklaşmış oluruz. Dolayısıyla Türkiye’de uygulanan destekleme politikalarının temel yanlışı da buradadır” dedi.

Bakan Eker, tarımın temel sorunlarından birinin verimlilik olduğunu ifade etti. İşletme büyüklüğünün yetersiz olmasının verimliliği olumsuz yönde etkilediğine dikkat çeken Bakan Eker, 27 Milyon Hektar tarım arazisine sahip Türkiye’de işletme ölçeğinin 55-60 dekar arasında değiştiğini söyledi. Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker, çıkardıkları Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu ile arazi parçalanmasının önüne geçmeyi hedeflediklerini belirterek, nihai çözümün Miras Hukukunda, Medeni Kanunda, Anayasanın ilgili hükmünde yapılacak değişiklik olduğunun altını çizdi. Genetik materyal konusunda da sıkıntıların yaşandığını hatırlatan Bakan Eker, bitkisel ve hayvansal üretimde verimli çeşitler geliştirmek için çalışma başlattıklarını ve Bitki Islahçı Hakları Yasası’nı da çıkardıklarını vurguladı.

Yeteri düzeyde örgütlenmemiş çiftçilerin bilgi ve teknolojiye ulaşması, pazarlama organizasyonu oluşturması ve üretim planlaması yapmasının zorluğuna değinen Bakan Eker, Üretici Birlikleri Kanunu’nu çıkararak, çiftçilerin bir araya gelerek kendi üretim faaliyetlerine yön vermeleri yönünde bir gelişim sağladıklarını söyledi. Kanunun çıkmasının ardından 150 civarında üretici birliğinin oluşturulduğunu da belirten Bakan Eker, Tarım Sigortaları Kanunu ile de doğal afetler gibi nedenlerle zarara uğrayan çiftçilerin zararlarının karşılanabileceğini kaydetti. Sigorta Primlerini desteklemek için bütçeden 2 Trilyon TL ayırdıklarını belirten Bakan Mehmet Mehdi Eker, sigorta yaptıran çiftçilerin poliçelerinin yüzde 50’sini Hükümet olarak ödeyeceklerini açıkladı.

Yine kendi dönemlerinde çıkarılan Gıda Kanunu ile de gıda güvenliğini ve insan sağlığını garanti altına almaya çalıştıklarını belirten Bakan Eker, tarımı yasal bir çerçeveye kavuşturan Tarım Kanunu hakkında da şu bilgileri verdi;

“2006 yılına kadar, Türkiye’deki tarımsal desteklemelerin genel yasalar dışında bir dayanağı yoktu. Bu yıl çıkardığımız Tarım Kanunu ile hem geçen zaman içinde tarım sektörüyle ilgili temel kavramların tanımlanması yapıldı, hem de desteklemelerin çerçevesi çizildi. 2002 yılına kadar yapılan desteklemeler tamamen Bakanlar Kurulu kararlarına dayanıyordu. 2002 yılında Tütün Alkol Piyasası Kanunu’na eklenen bir maddeyle tarımsal desteklemeler bir yasal mevzuatla ilişkilendirildi. Biz ise ilk defa böyle bir kanun çıkardık. Bundan sonraki tarım sektörüyle ilgili politikalar, alınacak olan bütün kararlar bu yasa çerçevesinde ele alınacak. Bu kanun sayesinde ilk defa tarıma bütüncül bir politika ile yaklaşılacaktır.”

Son yıllarda tarımda meydana gelen gelişmelerle ilgili de açıklamalarda bulunan Bakan Eker, yapısal düzenlemeler ve yeni politikalarla tarım sektörünün son üç yılda önemli bir büyüme sürecine girdiğini belirtti. Nisan ayı itibariyle yayınlanan ihracat verilerine göre tarım ürünleri ihracatının bir önceki yıla göre % 23 oranında artarak yaklaşık 10 Milyar Dolara ulaştığını söyleyen Bakan Eker, “Türkiye’de buğday üretiminde her sene 750 bin ton tohumluk kullanılıyordu. 750 bin ton kullanılan tohumluğun içerisinde sadece yüzde 10’u yani 75 bin tonu sertifikalıydı. Biz bunu 280 bin tona çıkardık. Havadan yapılan süne mücadelesi yerine yer aletleriyle mücadeleyi başlattık. Bu iki parametreyle birlikte ekim alanı değişmediği halde Türkiye’nin buğday üretimi iki yıl içinde 19.5 milyon tondan 21.5 milyon tona çıktı. Ayrıca eskiden miktar olarak ihtiyacının üzerinde buğday üretmemize rağmen kalite sorunu sebebiyle, her sene ayrıca 1-1.5 ton kaliteli buğday ithal ediyorduk. Şimdi ise ithalata gerek olmayacak bir seviyedeyiz. Ayçiçeğinde yine önemli artışlar oldu. Mısır üretimi yüzde 20’nin üzerinde arttı. Her sene 1.5-2 milyon ton mısır ithal eden Türkiye, bugün mısır ithal etmiyor” dedi. Tarımsal potansiyelimizi iyi değerlendirdiğimiz takdirde bölgesel bir güç olacağımızı söyleyen Bakan Eker, “Türkiye’de kültürel anlamda üretimi yapılan 120 tane bitki türü mevcuttur. Bu önemli bir zenginliktir. Türkiye’de tanımlanan bitki türü sayısı ise 12 bine yaklaşmıştır. Bunların 3 bin tanesi endemik bitki dediğimiz Türkiye’ye özgü bitkilerdir. Ve bunların akraba türleri vardır. Esas zenginlik de buradadır. Mesela tahıl grubundan buğdayın 6, arpanın 8, çavdarın 4, yulafın 6 yabani akrabasına ait denilen gen kaynakları Türkiye’de bulunmaktadır. Yine baklagillerin, meyve-sebzelerin genetik materyal olarak akraba türleri, bizim coğrafyamızda bulunmaktadır. Bunların her birinin geliştirilmesi, araştırılması, ticari hale getirilmesi ve dünya piyasalarına sunulması imkânı vardır” şeklinde konuştu.

Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker, bu yıl sektörde meydana gelen % 5.6 oranındaki büyümenin, tarım sektörünün istikrarlı bir sektör olarak değerlendirilmesi ve tarıma yatırım yapılması görüşünü de gündeme getirdiğini kaydetti. Bakan Eker özel sektörü tarıma yatırım yapmaya davet ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Türkiye’deki tarım sektörünü ileri götürmenin yolu kesinlikle profesyonel bir yaklaşımdan geçer. Yani ölçek itibariyle değil, standardı, kaliteyi esas alan, dünya pazarlarını hedefleyen bir profesyonel işletmecilik anlayışıyla Türkiye’deki tarım ve hayvancılığın gelişmesinin mümkün olduğunu düşünüyorum. O nedenledir ki Türkiye’deki özel sektörün tarıma yatırım yapmasını ve bu konuda ciddi çaba içinde olmasını hem tavsiye ediyorum hem destekliyorum hem de bu alanda gayret içinde olduğumuzu belirtiyorum. Hayvancılık için yatırım yapacak yatırımcılarımızın önünde bir takım engeller var. Birincisi, yem bitkileri üretimi için arazi sorunu, diğeri de damızlık sorunu.

Yem bitkileri üretimini biz 215 bin hektardan 454 bin hektara çıkardık. Türkiye’nin kaba yem ihtiyacı yılda 27-28 milyon tondur. Her sene tohumlanması gereken hayvan 5-5.5 milyon. 2002 yılında bunun ancak 600-700 bini suni tohumlama ile tohumlanıyordu. Bu rakam 2005 yılı içinde 1 milyon 600 bine çıktı. Bu sene 2 milyonu aşacağız. Geçen sene 2 bin 600 tane veteriner hekimle bu konuda sözleşme yaptık. Ve bunlara 16.5 trilyon TL. ödeme yaptık.

Arazi sorununu da TİGEM işletmelerini uzun vadeli kiraya vererek çözüyoruz. 38 tane olan tarım işletmemizin 14 tanesini uzun süreli olarak kiraya verdik. Bunların toplam alanı 143 bin dekar. Buralara bir yıl içinde 50 Trilyon TL yatırım yapıldı. 2006 ve 2007 için şu anda 7 tane daha işletmemiz programa alındı. Ayrıca 19 tane üretme istasyonumuzun da 18’ini kiraya verdik. Yerli ve yabancı bütün yatırımcılara biz bu işletmeleri kiraya veriyoruz. Ayrıca TİGEM, belirli ölçekte ithalat yapıp damızlık işi yapacak işletmelerin çekirdek ihtiyaçlarını giderme noktasında da çalışma başlattı.

Türkiye’de tarım sektörünün bir iktisadi sektör olarak algılanması, buna göre rasyonel politikalarla yönlendirilmesi, geliştirilmesi hususunda fikir ve politika sahibiyiz ve buna dair politikaları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Kuşkusuz bunu yaparken devletçi bir yaklaşımla değil, özel sektöre öncelik veren, özel sektörü teşvik eden, özel sektörün bu alandaki faaliyetini destekleyen bir anlayışla bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu alandaki temel yasaları, temel mevzuatı oluşturduk, uygulamaları başlattık. Bazı konularda netice aldık. Bazılarında alıyoruz, bazılarında da alacağız. Ama her halükarda biz Türkiye’de özel sektörün önünü açma gayreti içindeyiz.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.