NARANCİYEDE İHRACAT ATAĞI
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, Türkiye’nin Akdeniz Bölgemizden sonra ülkemizin en önemli narenciye üretim bölgesi olan Ege Bölgesi’nin
2006-07-25 23:30:49
EGE BÖLGESİ’NİN NARENCİYE REKOLTESİ’NDE YÜZDE 19’LUK ARTIŞ NARENCİYE İHRACATINDA HEDEF 500 MİLYON DOLARI GEÇMEK
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, Türkiye’nin Akdeniz Bölgemizden sonra ülkemizin en önemli narenciye üretim bölgesi olan Ege Bölgesi’nin 2006 yılı narenciye rekoltesinin, 2005 yılı rekoltesine göre yüzde 19’luk artışla 428 bin 817 ton olacağını söyledi.
Türkiye’nin 2005 yılında narenciye ürünleri ihracatından 405 milyon 285 bin dolarlık döviz girdisi sağladığını vurgulayan Türkmenoğlu; “Rekolte Tespitlerimize göre 2006 yılında verimli bir sezon geçireceğiz. Doğa şartlarında ve döviz kurlarında bir olumsuz yaşanmadığı takdirde narenciye ihracatında 500 milyon doları geçeceğimizi düşünüyorum” dedi.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin koordinatörlüğünde, Dış Ticaret Müsteşarlığı Batı Anadolu Bölge Müdürlüğü, İzmir Zirai Karantina Müdürlüğü, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve İzmir Ziraat Odası uzmanlarından oluşan Narenciye Rekolte Tespit Komisyonu, İzmir, Balıkesir, Aydın ve Muğla illerinde 15 gün süreyle arazide yürüttüğü rekolte çalışmasını tamamladı.
Bu yıl 3. kez rekolte tespiti yapan Narenciye Rekolte Tespit Komisyonu, Ege Bölgesi narenciye üretiminde yüzde 1 ve üzerinde paya sahip Aydın’ın 10, İzmir’in 7, Balıkesir’in 3 ve Muğla’nın 5 ilçesinde çalışma yürüttü. Turizmin etkisi ile Ege Bölgesi narenciye üretimindeki payı yüzde 1’in altına düşen Muğla’nın Bodrum ve Milas ilçeleri ile İzmir’in Çeşme ilçesi çalışma kapsamından çıkarıldı.
REKOLTE ARTIŞINDA REKOR YÜZDE 32 İLE MANDARİN’DE
2005 yılında 157 bin ton olan Ege Bölgesi portakal rekoltesi bu yıl yüzde 5’lik artışla 164 bin 894 tona çıktı. Geçen yıl 160 bin ton olan mandarin rekoltesi ise yüzde 32’lik artışla 210 bin 773 tona ulaştı. Ege Bölgesi limon rekoltesi ise 40 bin tondan, 51 bin 300 tona çıktı, limondaki artış yüzde 20 olarak gerçekleşti. Greyfurt rekoltesi de yüzde 28’lik artışla, 1.366 tondan, 1.750 tona sıçradı.
2006 yılında Ege Bölgesi narenciye rekoltesinde mandarin yüzde 49.1’lik pay ile en büyük dilimi oluştururken, portakal yüzde 38.4, limon yüzde 12 ve greyfurt yüzde 0.5’lik pay aldı. Ege Bölgesi’nin narenciye rekoltesi artışının sevindirici olduğunu belirten Türkmenoğlu, Rekolte Tespit Komisyonumuzun tespitlerine göre toplam üretimin yüzde 60’ına tekabül eden 259 bin 069 tonluk ürünün ihraç edilebilir nitelikte olduğunu ifade etti.
NARENCİYE’DE ASLAN PAYI MUĞLA’NIN
EİB Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, Ege Bölgesi’nde narenciye rekoltesinin en fazla olduğu ilin Muğla olduğunu, Muğla’yı sırasıyla İzmir, Aydın ve Balıkesir’in takip ettiğini belirtti. Rekolte Tespit Komisyonu’nun araştırmasına göre; 2006 yılında Muğla’da toplam 177 bin 163’luk bir narenciye rekoltesi gerçekleşecek. Muğla’da 103 bin 683 ton ile portakal ilk sırada yer alırken, 50 bin 473 ton limon, 21 bin 338 ton mandarin ve 1.669 ton greyfurt (altıntop) üretiminin gerçekleşmesi bekleniyor. Muğla’daki rekoltenin yüzde 75’i ihracata uygun ürünlerden oluşuyor.
Ege Bölgesi’nin ikinci büyük narenciye deposu İzmir’de, 2006 yılında 123 bin 898 ton narenciye üretimi yapılacağı tahmin ediliyor. İzmir’deki toplam rekolte içerisinde yüzde 99’luk pay ile 122 bin 809 tonluk mandarin ezici bir üstünlüğe sahip. İzmir’de ayrıca, 762 ton portakal ve 327 ton limon üretimi bekleniyor. İzmir’deki üretimin yüzde 72’si ihraç edilebilir ürünlerden oluşuyor.
Toplam 10 ilçesinde narenciye üretimi yapılan Aydın’ın 2006 yılı narenciye rekoltesinin 101 bin 362 ton olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Aydın’daki toplam üretimin sadece yüzde 28’si ihraç edilebilir ürünlerden oluşuyor. Aydın’da portakal üretimi 60 bin ton ile ilk sırada yer alırken, mandarin üretimi 40 bin ton, limon üretimi 420 ton ve greyfurt üretimi ise 80 ton olarak tahmin edildi.
Ege Bölgesi’nde narenciye üretiminde dördüncü sırada Balıkesir yer alıyor. Rekolte Tespit Komisyonu’nun çalışmalarına göre, Balıkesir’in 2006 yılı rekoltesi 26 bin 393 ton olacak. Balıkesir’deki üretimin yüzde 31’i ihraç edilebilir ürünlerden oluşuyor. Balıkesir’de 25 bin 913 ton mandarin, 300 ton portakal ve 180 ton limon üretiminin gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
TÜRKİYE DÜNYA’DA İLK 10 ÜLKE ARASINDA
Türkiye’nin 2.3 milyon tonluk narenciye üretimi ile dünyanın en büyük 10 üretici ülkesinden birisi olduğunu belirten Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlar Kurulu Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, 2005 yılında 405 milyon 285 bin dolarlık narenciye ihracatı gerçekleştirildiğini söyledi. Narenciye ihracatında ilk sırayı 170 milyon 683 bin dolarlık ihracatla limon’un aldığını kaydeden Türkmenoğlu, “2005 yılında 110 milyon 912 bin dolarlık mandarin, 72 milyon 741 bin dolarlık portakal ve 50 milyon 945 bin dolarlık greyfurt ihracatı gerçekleştirdik. Narenciye üretimi ve ihracatı bölgemiz ve ülkemiz açısından büyük önem taşıyor. Yaklaşık 150 bin kişi narenciye sektöründen geçimini sağlıyor” şeklinde konuştu.
Narenciye Rekolte Tespit Komisyonu’nun gördüğü yanlışlıkları da rapor ettiğini vurgulayan Türkmenoğlu; komisyonun tespit ettiği yanlışlıkları ise şöyle sıraladı;
-Bölgede bazı hastalık ve zararlılara konukçuluk eden meyve ağaçlarının narenciye ile iç içe veya bitişik plantasyonlar halinde yetiştiriciliği halen devam etmektedir. Bu durum tarımsal mücadeleyi sınırlamakta, hatta etkisiz kılmaktadır. Bu tip uygulamalara yasal düzenlemelerle sınırlamalar getirilmelidir.
-Narenciye ağaçlarının aşı kısımlarının toprak seviyesinden 25 cm. yukarıda olması gerekirken toprağın altında kalmış olduğu gözlenmiştir.
-Hatalı budamadan dolayı, ağaçların yeterli ışığı alamadığı, bunun verim ve kalite düşüklüğüne yol açtığı gözlenmiştir.
-Bölgede ağırlıklı olarak salma sulama yöntemi kullanıldığından, bahçelerde toprak kaybının oluştuğu, ağacın sulamadan yeterince faydalanamadığı tespit edilmiştir. Salma sulamanın yaygın olmasının en önemli nedeni olarak, damlama yöntemi için tarımsal elektrifikasyon altyapısının eksik olması ve maliyetinin yüksek olması gösterilmiştir. Diğer yandan, damlama sulama yapılan bazı bahçelerde ise sistemin tekniğine uygun tesis edilememesi nedeniyle istenilen amaca ulaşılamadığı gözlenmiştir.
-Bölgede toprak yapısında gerekli mikro elementlerin noksanlığı açıkça görülmüştür. Buna rağmen toprak ve yaprak analizlerinin yeterince yapılmadığı, gerekli önlemlerin alınmadığı ve gelişigüzel gübreleme yapıldığı gözlenmiştir.
-Bölgede üreticilerin organik tarıma yönlendirildiği, ancak, organik tarıma ilişkin şartların tam olarak yerine getirilmediği görülmüştür.
-İhracatımızın geleceği ve üretimimizin Avrupa pazarlarına arz edilebilmesi için büyük önem taşıyan “İyi Tarım Uygulamaları (EUREPGAP)”nın yaygınlaştırılması, bu konuda gerekli destekleme ve düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
-Rekolte çalışması yapılan alt bölgeler itibariyle bazı Tarım İl/İlçe Müdürlüklerindeki teknik elemanların nitel ve nicel olarak yetersiz kaldıkları, üretim sezonunda çiftçilerin yanında olması gereken teknik personelin, DGD, ÇKS ve prim uygulamaları gibi işler için büroda çalışmak zorunda bırakıldıkları, araziye inemedikleri, bu nedenle temel tarımsal uygulamalar (örneğin; toprak, yaprak örneği alma, gübreleme, sulama, aralama-budama, hastalık ve zararlılarla mücadele) konusunda üreticileri eğitemedikleri; diğer yandan, bitkisel üretim ağırlıkta olduğu halde bazı bölgelerde Veteriner Hekim pozisyonunda olan kişilerin tarım teşkilatlarının başına atandığı, bu yüzden tarım ile ilgili gerekli teknik hizmetin alınamadığı yönünde üreticilerin serzenişleri olmuştur.
-Geçmiş yıllardan beri devam eden bu durum mutlaka düzeltilmelidir. Bunun için yeni bir yapılanmaya gidilmeli, bitkisel üretimin yaygın olduğu bölgelere konusunda eğitim almış nitelikli ve yeterli sayıda teknik personel ataması yapılmalı ve bu teknik personelin masa başında değil, arazide çiftçinin yanında görev yapması sağlanmalıdır. Öte yandan, tarım danışmanlıkları yaygınlaştırılmalı ve yeterli donanıma sahip hale getirilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.