23 Kasım 2024
  • İzmir19°C

KIRSAL KALKINMA HAMLESİ

“Asıl amacımız, kırsal alanda yaşayan nüfusumuzun tarımsal verimliliğini, kalitesini, standardını, rekabet edebilirliğini ve tarım dışı istihdam olanaklarını artırmaktır. Bu kapsamda 2006, kırsal kalkınma hamlesinin başlatılacağı yıl olacaktır”

Kırsal Kalkınma Hamlesi

2006-01-16 03:40:28

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, AB’ye üyelik süreciyle beraber tarımsal nüfusun azaltılacağı yönündeki ifadelerin doğru olmadığını belirterek, “Asıl amacımız, kırsal alanda yaşayan nüfusumuzun tarımsal verimliliğini, kalitesini, standardını, rekabet edebilirliğini ve tarım dışı istihdam olanaklarını artırmaktır. Bu kapsamda 2006, kırsal kalkınma hamlesinin başlatılacağı yıl olacaktır” dedi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türkiye Ziraatçılar Derneği tarafından düzenlenen ve tarımın sorunlarının tartışılarak çözüm önerilerinin değerlendirildiği ‘5. Ulusal Tarım Kongresi’ne katıldı. Bakan Mehdi Eker burada yaptığı konuşmada, Türk tarımında üretimde değil, üretilen ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması alanında sorunlarla karşılaşıldığını söyledi. Bu sorunların çözümüne katkıda bulunacak olan Üretici Birlikleri Yasası’nı çıkardıklarını belirten Bakan Eker; “Ayrıca, tarımsal ürünlerin pazar ömrünü uzatan, bozulmalarını önleyen soğuk hava deposu, paketleme tesisi gibi yatırımlara da destek oluyoruz. 2006 yılı başından itibaren Köy Bazlı Yatırımları % 50 hibe yoluyla destekleyeceğiz. Böylece, hem kırsal kalkınmayı sağlayacağız hem de kırsal alanda istihdam olanaklarını ve pazarlama yolunda ürünlerin değerini artıracağız” dedi. Serada kilosu 200 bin TL olan domatesin manavda 2 Milyon TL den satıldığına dikkat çeken Bakan Eker, tüketicinin ödediği paranın büyük bir bölümünün üreticinin eline geçmesi yönünde de çalışma içinde olduklarını, bu amaçla Haller Yasası’nda değişiklik yapılması görüşünde olduklarını kaydetti. Türk tarımında yaşanan diğer bir sorun olarak da verimlilik eksikliğini gösteren Tarım ve Köyişleri Bakanı, tarımın parçalı yapıda olmasının verimliliği azalttığını söyledi. Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nu çıkararak tarım arazilerinin parçalı yapıdan kurtarılması yönünde önemli bir adım attıklarını belirten Bakan Eker, Avrupa Birliği’ne üyelik süreci çerçevesinde tarımda başlayan tarama çalışmalarıyla ilgili olarak da; “Tarama süreci başladı. Tarım ve Kırsal Kalkınma başlığının tanıtıcı tarama kısmını geride bıraktık. Avrupa Birliği yetkilileri bize AB Mevzuatını anlattılar. 23 Ocak 2006 tarihinde biz de gidip AB yetkililerine Türk tarımını anlatacağız” dedi. Avrupa Birliği’nin kırsal alanda yaşayan nüfusun azaltılması yönünde herhangi bir baskısının olmadığını söyleyen Bakan Eker, bu yanlış anlaşılmayı ise şu şekilde düzeltti: “Bize kimse ‘tarımdaki nüfusunu şuradan şuraya çekeceksin’ demiyor. ABD’de nüfusun % 40’ı kırsal alanda yaşıyor ama kırsal alanda yaşayan insanların temel geliri tarım değil. Buralarda tarımın toplam gelir içindeki payı % 10 civarında. Dolayısıyla üretimimizi verimli, kaliteli, rekabet edebilir hale getirmek, kırsal alanda yaşayan insanlarımızın gelir seviyesini tarım dışı yollarla da artırmak gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman kırsal alanda yaşayan nüfusumuzun azaltılması konusu da gündemi meşgul etmeyecektir” Devlet İstatistik Enstitüsü’nün rakamlarına göre Türkiye’de 23 Milyon çalışan bulunduğunu ve bunların 7,5 Milyonunun tarım alanında istihdam edildiğini söyleyen Bakan Eker, “Ülkemizde çalışan her üç insandan birinin tarım kesiminde istihdam edildiği görülüyor ama bunların çoğu çiftçi değil. Geçimlik ve yarı geçimlik çalışıyorlar. Yapmamız gereken bu kesimin tarım dışı yollarla istihdamını sağlamak ve gelir seviyesini yükseltmektir” dedi. “Türkiye’nin, tarıma destek veren ülkeler sıralamasında sonlarda geldiği yönündeki ifadeler gerçeği yansıtmıyor” diyen Bakan Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında tarıma en az destek veren ülke olduğu doğru bir ifade değil. OECD ülkeleri arasında tarımını çok büyük oranlarda destekleyen ülkeler var. Mesela Japonya. Bu gibi ülkeler destek ortalamasını artırıyor. Türkiye ise Gayri Safi Milli Hasılası’nın yüzde 4.49’unu tarıma destek olarak veriyor. Dolayısıyla milli gelirimizi 300 Milyar Dolar olarak kabul edersek 13.5 Milyar Dolar tarıma destek olarak veriliyor. Ayrıca tarıma verilen destek miktarı da her yıl bir önceki yıla göre önemli ölçüde artış gösteriyor. Mesela 2002’de toplam 2.4 Katrilyon Lira tarıma destek olarak verilirken, bu sayı 2003 yılında 2.6 Katrilyona çıktı. Yine 2004’de 3.06 Katrilyon olan tarımsal destek miktarı, 2005 yılında 3.8 Katrilyonu bulmuş durumda. Yıl sonuna kadar bu rakamın 4 Katrilyonu aşacağını tahmin ediyoruz. Yine prim ödemelerinde % 300’lük bir artışın yaşandığını görüyoruz. Hayvancılık sektöründe ise 2002 yılında 75 trilyon olan destek miktarı 2005 yılında 600 Trilyon’a ulaştı. Kısacası, 3-4 yıl öncesine göre tarımsal desteklerde yüzde 36 oranında bir artış var.” Son dönemde desteklemeler konusunda köklü politika değişikliklerin yaşandığına da işaret eden Bakan Eker, sözlerini şöyle tamamladı: “Dünya Ticaret Örgütü son toplantısında aldığı bir kararla ABD’nin pamuğa verdiği desteği kaldırdı. Avrupa Birliği ülkeleri de 2013 yılına kadar ihracat sübvansiyonlarını kademe kademe indirecek. Dünyadaki yeni anlayış, piyasa koşullarına ve girdilere müdahale edilmemesi yönünde gelişiyor. Yeni anlayışta şu söylem güç kazanıyor; eğer çiftçin fakir ise -tarım kesimi dünyada ve Türkiye’de diğer sektörlere göre her zaman daha az kazanan bir sektördür, onu doğrudan ödeme yoluyla destekle. Bizim uyguladığımız Doğrudan Gelir Desteği ise üreticimizin sahip olduğu arazinin çok küçük olması hasebiyle adaletli olmuyor. Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı 2 Milyon 800 Bin çiftçimiz var. Bu çiftçilerimizin yüzde 83’ünün arazisi 100 dönümün altında. Bu % 83’lük kesimin %16’lık kısmının ise arazi varlığı 10 dönümün altında. Geriye kalan yüzde 17’lik kesimin ise arazi büyüklüğü yüz dönümün üstünde. Bu kapsamda, Doğrudan Gelir Desteği ödemelerinin yarısı yüzde 83’lik kesime giderken, diğer yarısı yüzde 17’lik kesime gidiyor. Dolayısıyla ortaya adaletsiz bir tablo çıkıyor. Biz DGD’nin toplam destekler içindeki payını yüzde 80’lerden yüzde 50’lere çekiyoruz. Daha sonraki yıllarda daha da indireceğiz. Artan bölümü ise hayvancılık, prim ödemeleri, Ar-Ge, çevre ve kırsal kalkınmaya ayıracağız. Amacımız desteklerin arazi sahibinden çok üreticiye gitmesi ve üretim, kalite ve standartın artması.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.