KAYIP-KAÇAK BEDELİ GERİ ALINABİLİR
Son günlerde kamuoyunda sıkça gündeme gelen ve yaklaşık 33 milyon aboneyi ilgilendiren ‘kayıp kaçak bedelleri’ ile ilgili haberler vatandaşın kafasını karıştırdı. Foça Haberleri / Aliağa Haber / Ege Hakimiyet Gazetesi / Demokrat Foça Gazetesi / Günaydın E
31 Ocak 2015 Cumartesi 13:49
‘33 MİLYON ABONEYİ İLGİLENDİREN KAYIP-KAÇAK BEDELİ
Son günlerde kamuoyunda sıkça gündeme gelen ve yaklaşık 33 milyon aboneyi ilgilendiren ‘kayıp kaçak bedelleri’ ile ilgili haberler vatandaşın kafasını karıştırdı.
Kayıp kaçak bedeli nedir? Kayıp kaçak bedeli, dürüst elektrik tüketicilerinden ve abonelerinden alınabilir mi? Bu konuda dava açılabilir mi? Yapılması gereken nelerdir? Sorularına cevap arayan vatandaşlar, Enerji Hukuku Uzmanı Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Üyesi Avukat İrfan Medet Akpınar’ın kapısını aşındırır oldu.
Konuyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji Hukuku Uzmanı İrfan Medet Akpınar son günlerde basında yer alan ve kafalarda soru işareti bırakan ‘kayıp kaçak bedelleri’ ile ilgili haberlerine açıklık getirdi.
Kayıp kaçak bedellerine yönelik mahkemeler tarafından daha önce verilen kararların önemli bir rol oynadığını belirten Av. İrfan Medet Akpınar, kayıp kaçak bedelinin ödemelerini düzenli olarak yapan dürüst elektrik tüketicilerinden alınmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu söyledi. Kayıp kaçak bedelinin alınmaması gerektiğini savunan ve ‘niçin alınmamalı?’ sorusuna gerekçeleriyle yanıt veren Av. İrfan Medet Akpınar,“Kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden alınması hukuken doğru değildir” dedi.
Kayıp kaçak bedelinin aslında son döneme mahsus bir konu olmayıp, Tedaş döneminden beri tüketicilerden alındığını belirten Akpınar, şunları söyledi: “Söz konusu bu bedel daha sonra da günümüze kadar çeşitli tarifelerde ve çeşitli kalemler içerisine giydirilerek elektrik tüketicilerinden tahsil edile gelmiştir. Bunun farkına varılması ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun faturaların tüm detayları içerir şekilde anlaşılabilir ve net olarak dağıtım şirketleri tarafından düzenlenmesi gerektiği yönündeki talimattan sonra olmuştur. İlk defa faturada kayıp kaçak bedeli ile karşılaşan tüketiciler haklı olarak bu konuda tepkilerini dile getirmişler ve Türkiye’nin dört bir tarafından konuya ilişkin davalar açılmıştır. Söz konusu davalar birer birer tüketiciler lehine sonuçlanmış olup, konu ile ilgili son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu koymuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih 2013/7-2454 E. sayılı kararı bu konudaki tartışmaları sona erdirmiştir. Bilindiği üzere, kayıp kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetini ve kayıp kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacı ile belirlenen bir bedeli kastetmektedir. Dolayısı ile kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden alınması hukuken doğru değildir”
Anayasa’nın 73.maddesini hatırlatan Akpınar, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Aynı şekilde dağıtım bedeli, dağıtım sistem kullanım fiyatını kapsamakta olup, dağıtım hizmeti sunabilmek için dağıtım sistemine ilişkin yatırım harcamaları, işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan bedeldir. Sayaç okuma bedeli, sayaç okuma maliyetlerini yansıtan bedeldir. Benzer şekillerde perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelleri de alınmaktadır. Tüm bunlar EPDK tarafından çıkarılan yönetmeliklerle yapılmaktadır. Ancak Anayasa’nın 73.maddesi oldukça açık ve net hükümler içermektedir. Anayasa’nın 73.maddesinin 3.fıkrası “vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır” hükmünü içermektedir. İşte tüm bu kayıp kaçak vb. bedeller kanuna dayanmaksızın EPDK tarafından çıkartılan yönetmelikle belirlendiği için hukuken bu bedellerin tahsil edilmesi mà ¼mkün değildir. Aynı şekilde hukuken alınması mümkün olmayan kayıp kaçak bedeli üzerinden KDV, BTV, TRT payı, Enerji fonu alınması da hukuka uygun değildir. Bunun içindir ki; Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından sonra mevcut durumu telafi edebilmek için hükümet tarafından acilen ve süratli bir şekilde yeni yasa hazırlama girişiminde bulunulmuştur. Her ne kadar yasa hazırlığı devam etse de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na istinaden artık geçmişe yönelik olarak 10 yıllık kayıp kaçak bedelini talep etmenin meşruiyeti oluşmuştur. Söz konusu kayıp kaçak bedelleri yapılan abonelik sözleşmelerine dayandığından, Borçlar Kanunu hükümleri gereğince geçmişe yönelik 10 yıllık süreç için bu bedellerin iadesi ve tahsili istenebilir. En önemli husus ise, bu bedelleri talep etme hakkının sadece tüketiciler mevzuatı kapsamında kalan tüketiciler yönünden değil, ticari işletmeler yönünden de talep edilebilmesidir.
YAPILMASI GEREKEN İSE...
Şuan da pek çok ticari işletmenin geçmişe yönelik olarak kendisinden tahsil edilen bedellerin iadesi için davası açtığını ifade eden Akpınar, ‘Peki böyle bir durumda ne yapılması gerekir?’ sorusuna da şöyle cevap verdi: “Tüketici yasası kapsamında olan tüketiciler, geçmişe yönelik olarak talep edebilecekleri rakam şuan ki yasal parasal sınırlar dikkate alındığında Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde 2.200 TL’nin altında ilçe hakem heyetlerinde, 2.200 TL ile 3.300 TL arasında il hakem heyetlerinde, 3.300 TL üzerinde olması halinde doğrudan Tüketici Mahkemelerinde dava açmak hakkına sahiptirler. Bu bedellerin altında olması halinde öncelikle Tüketici Hakem Heyetine başvurmaları gerekmektedir. Tüketici yasası dışında kalan mesleki ve ticari elektrik tüketicilerinin ise, doğrudan Ticaret Mahkemeleri'nde dava açmak hakları bulunmaktadır.”
Basında; “TBMM’ye sunulan kanun teklifine göre; dava açanlara ödenen kayıp-kaçak bedeli faturalandırılarak tüketiciden geri alınacak” şeklinde yer alan haberlerin ‘kanunun çıkması halinde durum ne olacaktır?’ sorusunu da beraberinde getirdiğini sözlerine ekleyen Av Akpınar, “Öncelikle davanın açılmış olup olmaması yönünden ayırım yapmak gerekecektir. Eğer yasada geçmişe yönelik olarak kayıp kaçak bedelinin talep edilemeyeceği ve bunun mevcut olan davalar için de geçerli olacağı yönünde düzenleme yapılır ise, bu durumun Anayasa’ya aykırılık teşkil edeceği düşüncesindeyim. Kaldı ki; hukukta her davanın açıldığı tarihteki dava şartları ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple açılan davalara devam edilmesi kanaatindeyim. Aksi halde bu dava açma hürriyetinin ve hak arama özgürlüğünün ihlâli olacaktır. Çünkü ortada kazanılmış bir hak vardır. Bunun ortadan kaldırılması hukuku n evrensel ilkeleri ile bağdaşmayacaktır. Yasadan sonra açılacak olan davalar yönünden ise, hakim yasa ile bağlı olacağından davaların görülmesi tartışmalı olacaktır. Bu sebeple hak sahiplerinin ileride haklarını gerek Anayasa Mahkemesine gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyabilmeleri için yasadan önce davalarını açmalarının uygun olacağı düşüncesindeyim” diyerek şuan da Türkiye’nin pek çok yerinden benzer nitelikte davalar mahkemelere açıldığını söyledi.’ Foça Haberleri / Aliağa Haber / Ege Hakimiyet Gazetesi / Demokrat Foça Gazetesi / Günaydın Ege / Alfa Tivi / Bergama
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.