İNSANLARDA AYDINLATILMALI
"Çocukların, hayvanların üzerine attıkları patlayıcı maddeler kedi ve köpekleri sakat bırakırken kendilerinin de sakatlanması riskini taşıyor. Çocukların oyun ve oyuncak olarak patlayıcı maddeleri seçmeleri, şiddetin tohumlarının çocuk yaşta atılmasını sa
2005-09-30 09:52:52
Son dönemlerde medyada sık sık gündeme gelen düğünlerde kullanılan silahlar, yitirilen canlar, şiddetin kol gezdiği televizyon programları, çocukları şiddete yöneltiyor. Çeşitli patlayıcı maddeleri mahalle bakkallarından edinen çocuklar, gelecekte ellerine silah alıyor. Bu maddelerin satılmasına göz yuman yetkililer, şiddete yönelimin de sorumluluğunu taşıyor.Mahalle bakkalında tanıştığı patlayıcı maddeleri sokak hayvanlarına atarak, onların yaralanmasına sebebiyet veren çocukların eyleminden ve geleceğinden aile, satıcı, sosyal çevre, eğitim kurumları ve denetim yetkisine sahip resmi kurumların müştereken sorumlu olduğunu belirten Prof. Dr. Tatlıdil, sadece sokakların aydınlatılması hizmet olarak yeterli değil, insanlar da aydınlatılmalı” dedi.Büyüklerinden silahı, kavgayı gören, şiddetin kol gezdiği dizileri izleyen çocuklar şiddete yöneliyor. Bir taraftan düğünlerde patlatılan silahlarla insanlar hayatlarını kaybederken; çocukların oyuncak-oyun olarak seçtiği patlayıcı maddeler tehlike saçıyor. Özellikle sokakta yaşayan hayvanların üzerine atılan patlayıcı maddeler kedi ve köpekleri sakat bırakırken, çocukların kendileri de sakatlanma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, aile, okul ve çevrenin eğitim görevine dikkat çekerek, “Çocuğa patlayıcı maddeyi satan bakkaldan, denetim görevini yerine getirmeyen resmi kurumlara kadar herkes sorumlu” diyor.Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Sibel Sönmez, çocuk üzerinde uygulanan ve çocuğun uyguladığı şiddetin fiziksel ve duygusal boyutlarına değinerek, “Gerek aile, gerekse okulun çocukları doğru tanımlayıp ona göre eğitim planlamasının yapılması gerektiğini” söylüyor.
ŞİDDET GÖREN ŞİDDET UYGULUYOR
Yrd.Doç.Dr. Sönmez, çocuklara uygulanan fiziksel şiddet ve onları olumsuz yönde etkileyecek sözler gibi duygusal şiddetin zamanla birikerek ileriki dönemlerde çocukların ya içine sinik bireyler olmasına ya da sorunların çözümünde şiddet uygulayan bireylere dönüşmesine yol açtığını ifade ediyor. Aile fertlerinin sorunları çözmede demokratik yolları tercih etmek yerine şiddeti ve ağır sözleri kullanmaları onları örnek alan çocukların da gelecekte aynı davranışları sergilemelerine neden olduğuna dikkat çeken Yrd.Doç.Dr. Sönmez; “Geleceğin sağlıklı bireylerini ve ailelerini yetiştirmek için aile içi sorunların sağlıklı yöntemlerle çözülmesi gerek. Görsel unsurların çocukların davranışlarının oluşumundaki yeri büyük. Bu yüzden anne ve babalar birbirlerine karşı davranışlarında dikkat etmek zorundalar” diyor.
TELEVİZYONA SANSÜR
Günlük etkinliklerimiz arasında televizyon izlemenin büyük bir yeri olduğuna değinerek, televizyonlarda sunulan davranış kalıplarının çocukları önemli ölçüde etkilediğini belirten Yrd.Doç.Dr. Sönmez, görüşlerini “ Televizyonlar güçlü olan kazanır mantığıyla kişiler yaratıyor. Bu programlar çoğunlukla prime time saatlerinde ekrana geldiği için çocuklar tarafından da yoğun bir şekilde izleniyor. Ayrıca reality showlar ve kadın programları gibi yayınlarda bu programlara katılan kişilerin birbirlerine şiddete varan sözlü saldırıları da çocukların duygusal gelişimine olumsuz katkıda bulunuyor. Televizyonun izlenmesi konusunda ailenin çocuk üzerinde bir sansür geliştirmesi lazım” şeklinde ifade ediyor.
YEREL YÖNETİMLER, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE MEDYA BİRLEŞMELİ
Eğitimin sadece okulda değil aynı zamanda ailede verilmesi gerektiğini dile getiren Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, “Şehirlerimiz sadece ekonomik ilişkilerin içinde cereyan ettiği oluşumlar değildir. Kültür ve eğitim gibi bireylerini geliştirecek faaliyetleri sunması gerekir. Ne yazık ki ülkemizde şehirlerimiz, bu misyonlarını yerine getiremiyor, yalnızca ekonomik oluşum olarak kalıyorlar. Böylece, ne eğitimin ilk olarak verildiği aile kurumunun kurucu bireyleri ebeveynler ne de yarınlarımızı emanet edebileceğimiz çocuklarımız, şehrin sunması gereken eğitim ve kültür hizmetinden faydalanabiliyor” diyor.Çocukların eğitimden gerektiği gibi yararlanabilmesi için şehirlerde çeşitli oluşumlara gidilmesi gerektiğini savunan Prof. Dr. Tatlıdil, şu görüşlere yer veriyor: “Seçim kampanyalarında hiç bir partinin vaatlerinde eğitim ve kültüre yönelik projeler göremiyoruz. Sadece sokakları aydınlatarak, şehirlerimizi aydınlatamayız. Aynı zamanda insanlarımızı da aydınlatmalıyız. Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve medya el ele vermeli. Ancak bu şekilde şiddeti çözebiliriz.Çocukların, hayvanların üzerine attıkları patlayıcı maddeler kedi ve köpekleri sakat bırakırken kendilerinin de sakatlanması riskini taşıyor. Çocukların oyun ve oyuncak olarak patlayıcı maddeleri seçmeleri, şiddetin tohumlarının çocuk yaşta atılmasını sağlıyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.