23 Kasım 2024
  • İzmir14°C

GEÇMİŞİNİ UNUTAN GELECEĞİNİ İNŞA EDEMEZ!

Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi / Aliağa Haber / Foça HaberAliağa / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber / İzmir

Geçmişini unutan geleceğini inşa edemez!

07 Mart 2016 Pazartesi 18:02

GEÇMİŞİNİ UNUTAN  GELECEĞİNİ İNŞA EDEMEZ! 
 
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi 
 
Siz hiç siyah beyaz eski cadde fotoğraflarına dikkatlice baktınız mı?
 
Mesela İstanbul’un İstiklal'inde, Ankara'nın Kızılay'ında ya da İzmir’in Konak Meydan’ında çekilmiş panoramik fotoğraflara…
 
O fotoğraflarda görünen insanların ne kadar da şık giyimli oldukları;  mutlaka sizin de dikkatinizi celp etmiştir.
 
İlk bakışta o fotoğrafların dini veya milli bayramlarda görüntülendiğini düşünebilirsiniz. Ancak tamamının özel günlere ait olmasının imkânsız olduğunu söylüyor bize mantığımız.
 
Zira o dönemde yaşayan insanların sanki sokağa değil de podyuma çıkar gibi giyindiğinin şahidi sayılmaz mı o eski fotoğraflar?
 
Yine o fotoğraflarda birbirinden şık entarileriyle arz-i endam eden  hanımefendileri fark etmemek mümkün mü?
 
İnsan gıpta ediyor. Şık takım elbiseleriyle, fötr şapkalarıyla ve birçoğunun da aksesuar olarak taşıdığını düşündüğüm bastonlarıyla gezen beyefendileri ve amiyane tabirle baştan aşağıya üzerinden adeta asalet akan hanımefendileri o eski fotoğraflarda görünce…
 
Biraz hafızamı zorlayıp çocukluk yıllarıma dönüyorum! Evet, o fotoğraflar gerçeğin ta kendisi…
 
Konak Meydan’ında ütülü pantolonları, boyalı ayakkabıları, kalın kravatları, kolalı gömlekleri, kol düğmeleri, köstekli saatleri ve kıyafeti öne çıkaran ince yelekleriyle yürüyen soylu beyefendileri, hayal meyal de olsa hatırlıyorum çocukluk yıllarımdan… 
 
Adabı muaşeret kuralları çerçevesinde yaşamayı kendilerine şiar edinen o güzel insanların nesli neredeyse tükendi artık… 
 
Şimdilerde etrafıma, en azından yaşadığım kent olan Foça’ya bakıyorum da; Eski Belediye Başkanımız Sayın Süleyman Ege’den gayrı çok fazla insan yok öyle kılık, kıyafetine dikkat eden… 
 
Mevcut Belediye Başkanımız Gökhan Demirağ bile blucin pantolon ile geziyor sokakta… 
 
Foça gibi sayfiyelik bir ilçede yaşayan insanlardan tabi ki fazlasını bekleyemeyiz. Bu arada istirham ediyorum bu satırlarımı bir eleştiri olarak kabul etmeyiniz. Benimkisi sadece geçmişi yâd etmek,  hatırlamak ve anmak…
 
Elbet bu tespitler ışığında, eleştiriye muhtaç konular da var. 
 
Kaldı ki günümüz toplumunda yer alan bir kesim, çağdaşlaşma ile batılılaşmayı birbirine tamamen karıştırmış durumda. 
 
Muhtelif örnekler ile betimlemek gerekirse; 
 
Elindeki yanan sigarayı tüttüre tüttüre sokakta yürüyen kadınlardan iğrendiğimi söyleyebilirim. 
 
Yine yaşına yakışmayacak şekilde abuk subuk giyinen kokanaları gördüğümde gülmekten kendimi alamıyorum! 
 
Öte yandan beyaz kıyafetin içine siyah veya kırmızı  iç çamaşırı giyen orta yaş sınıfında ki hanımlara acaba ne demeli?
 
Ya da saçlarını papağan gibi boyatan, vücudunun hemen her yerine piercingler taktıran, saçma sapan dövmeler yaptıran genç kızlarımıza? 
 
Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra birileri mutlaka şu yorumu yapacaktır: “Nacizane köşe yazarınız Hasan Eser her halde şeriatın geri gelmesini istiyor. Haremlik selamlık kaidesini savunuyor. Modernleşmeye karşı çıkıyor” 
 
Bu noktada yazıma tepki göstermesi muhtemel kesimin ne diyeceğine bakarsak, onlara göre; Türkiye’de güya İran’a dönüşecekti. 
 
13 yıldır Türkiye bir türlü İran’a dönüşemedi. Ama onların bir zamanlar İran’da İslam devrimi yapan Humeyni misali...
 
Fettullah Gülen’inde Türkiye'nin başına dini lider olarak geçeceği tezleri çürüdü ve yapılan arınma operasyonları ile bu umdeden hızla uzaklaşıldı.  
 
Öyle ki bu zevatın bundan birkaç yıl öncesine kadar Türkiye için tehdit olarak gösterdiği Fettullah Gülen  ile şimdilerde aynı saflarda yer almaları da takdiri ilahi olsa gerek… 
 
Yazımın eki’nde yer alan fotoğraf tarafımdan çekildi. Fotoğrafa dikkatli bakarsanız yolda tanga bikinileriyle yürüyen kadınlar ile başörtülü bir kadını aynı karede görebilirsiniz. 
 
Sahiden ya…  Hani CHP’ye oy vermezsek, yaşam standartlarımıza sınırlama gelecekti, ne oldu? 
 
Eskilerin deyimiyle; laf-ı güzaf… 
 
Türkiye’de herkes istediği gibi giyinmekte ve süslenmekte özgürdür. 
 
Hatta benim gibi, zamanın getirdiği bazı yenilikleri geleneklerimize ihanet olarak görenlerin tepki göstermesine rağmen özgürdür. 
 
Aslına bakarsanız benimkisi tepki de değil, özlemdir. Zira ‘kadın’  demek asalet, ‘kadın’ demek zarafet ve ‘kadın’ demek nezaket demek değil midir? 
 
Buraya kadar yazdıklarımın tamamını unutun, boş verin, dikkate almayın. Pekâlâ, köklü Türkçe katliamına neden olan bazı TV dizilerimiz sayesinde;  lisan-ı münasip kavramından uzak, son derece kaba ve yoz  konuşan bir topluma dönüşmeye doğru gittiğimiz konusunda benimle hemfikir olmadığınızı söyleyebilir misiniz? 
 
foca.jpg
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.