23 Kasım 2024
  • İzmir18°C

FOÇA'YA BİR VAPUR GELDİK, BİR SANDAL KALDIK

Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi / Ege Haberleri / Aliağa Haber / Foça HaberAliağa / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber /

Foça'ya bir vapur geldik, bir sandal kaldık

03 Mayıs 2016 Salı 14:39

FOÇA’YA BİR VAPUR GELDİK, BİR SANDAL KALDIK…
 
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi 
Coğrafi güzelliğiyle dillere destan olan Foça, güler yüzlü, sıcakkanlı ve hayat dolu insanların yaşadığı rüya gibi bir kasabaydı bir zamanlar.
 
Hicvetmeyi çok iyi bilen, şakacı, hoş sohbet ve açık sözlü insanların yaşadığı o günlerin Foça'sında nice yaşanmış hikayeler var ki, her biri fıkra tadında…
 
Bazen güldüren, bazen düşündüren, bazen de hayata dair dersler veren o hikayeler, Foça'nın yerli halkının ne kadar temiz kalpli insanlar olduğunun da tezahürüdür aslında…
 
Bu arada belirtmek isterim ki; yıllardır dilden dile anlatılan Foça hikayelerinin bir bölümü de rahmetli dedem Hasan Eser’e (Kasap Hasan)  atfedilir. (fırsat buldukça sizlerle paylaşacağım)
 
Kıymetli ağabeyim İbrahim Gürsu da (Kuzu İbo) yaşanmış bu Foça hikayelerini  zaman zaman kaleme alıyor.  
 
Sevgili İbrahim ağabeyimin kağıda döktüğü,  yine çok sevdiğim Coşkun Saygılı ağabeyimin ise anlatmaya bayıldığı Foça hikayeleri, belki bazı neo Foçalılar için hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Ancak atalarımızdan yadigar kalan o hikayelerin her biri çok büyük anlam taşıyor biz öz Foçalılar nezdinde... 
 
Ne yalan söyleyeyim her bir satırını büyük bir keyifle okuduğum, ya da her bir kelimesini zevkle dinlediğim o güzel hikâyeler, beni çocukluk yıllarıma götürüyor.
 
Foça’nın küçük bir balıkçı kasabası konumunda olduğu günler canlanıyor gözlerimin önünde…
 
Kaldı ki Foçalıların biz bize yaşadığı, insanların kapısını bile kilitlemediği,  komşuluğun, dostluğun ve dayanışmanın zirvede olduğu günlerdi o günler.
 
İnsanlar şimdilerde, 'neden yan bakıyorsun' gibi sudan bahaneler ile kavga çıkarırken, o yıllarda Foçalıların her bir günü şenlik havasındaydı.Foçalıların birbirine şaka yapmadığı tek bir gün bile yoktu…
 
Elbette bazen kantarın topuzunu kaçıranlarda oluyordu. Ama Foçalılar kin tutmayı hiç bilmezlerdi.
 
Onları kavga ederken görseniz, “Her halde bunlar bir daha ömür boyu birbirleriyle hiç konuşmazlar” derdiniz, ama bu yorumu yapmakla da büyük bir yanılgı içine düşmüş olurdunuz ki, birbirleriyle tartışan o iki Foçalıyı daha yaşanan hadisenin üzerinden 24 saat geçmeden yine kol kola görürdünüz.
 
Velhasıl bir zamanlar birbirinden renkli simalarıyla neşeli günlerin yaşandığı o Foça’dan çok fazla eser kalmadı günümüzde.
 
Zira başta Yunanistan’ın Limni Adası’ndan gelenler olmak üzere; mübadil Foçalıların kullandığı çok manidar bir deyiş vardır: Bir vapur geldik, bir sandal kaldık…
 
Söz uçar, yazı kalırmış! Gönül ister ki Foça'nın o güzel hikayeleri, bir bütün olarak tek bir kitapta toplansın ve gelecek nesillere aktarılsın. Zira o hikayelerin kahramanları birer birer göçüyor aramızdan.
 
Lakin bizim en büyük talihsizliğimiz, Gökhan Demirağ gibi Foça’nın öz değerlerine sahip çıkmayan bir belediye başkanımız olması…
 
Aslına bakarsanız o hikayelerin içinde Gökhan Başkan’ın ataları da var.
 
 Ama…
 
İbrahim Gürsu’yu gelecekte kendine rakip gören Sayın Demirağ, neden desteklesin ki, böyle bir projeyi?
 
Gerçi önemli değil, bizler Foça Belediyesi’nden kuruş destek almadan yaklaşık 10 yıl Ege Hâkimiyet Gazetesi’ni düzenli olarak çıkarmayı bile başarmışız ki, alt tarafı bir kitabımı bastıramayacağız?
 
Bu bağlamda; İbrahim ağabeyimin arkasındayım ve kendisine bu konuda her daim maddi manevi destek vermeye hazır olduğumu da deklare etmek istiyorum. 
 
Şimdi isterseniz bugünlük hani “çorbada bizim de tuzumuz olsun”  misali güzel bir Foça hikayesiyle noktalayalım yazımızı.
 
NEREDEN BİLEYİM? 
 
Bu hikayemizin baş kahramanı Arife teyzemiz...
 
Foça'nın renkli simalarındandır Arife teyze...
 
Eskiler iyi tanır Arife teyzeyi; güler yüzlü, şakacı, şeker gibi hoşsohbet  bir kadındır.
 
 Öyle şimdi ki sosyete kokanalar gibi pek şık giyinmeyi sevmez ama Eczacı Önder'in özel olarak hazırladığı ve   'Foça Geceleri' ismini verdiği o meşhur kolonyayı dökülmeden de asla çıkmaz sokağa...
 
Dükkanımıza alışverişe geldiğinde, "Arife ablam yine kokarsın misler gibi" diye takılırdı rahmetli babam  Arife teyzeye... Hoşuna giderdi: "FOCA CECELERİ SÜRDÜM, REGEBİM..." diye övünürdü...
 
Arife teyzenin nezdinde günümüzün en pahalı parfümlerinden de kıymetliydi, Foça Geceleri kolonyası... 
 
Kaldı ki  Foçalılar itibar etmezlerdi öyle pahalı parfümlere...
 
Hem kim ne eylesin yahu mis gibi Foça Geceleri kolonyası dururken parfümü, deodorantı?
 
Arife teyzeyi anlatmakla bitiremeyiz. Lafı dağa da uzatmadan isterseniz hikayemize geçelim...
 
Eskiler iyi bilir. Foçalılar  bir zamanlar  her hafta perşembe günü; Menemen pazarına giderdi alışverişe...
 
Perşembe sabahları, deyim yerindeyse tıka basa doluyordu; Foça-İzmir seferi yapan yolcu otobüsleri...
 
Sadece İlçe merkezinden değil, Foça'ya bağlı köylerden de çok insan gidiyordu; Menemen pazarına...
 
O zamanlar Foça'nın  turizmde de en şaşalı  olduğu yıllar.. Mevsim yaz olduğunda 72 buçuk milletten adam gelip gidiyor Foça'ya...
 
Yani o yıllarda Foça'ya tatil için gelen ve  insanlara olağan dışı görülen küpeli, uzun saçlı, dövmeli gençlere de rastlamak mümkün  Foça otobüslerinde...
 
Mamafih yine böyle bir Perşembe günü Menemen pazarına gitmek üzere; Arife teyzemizde bindi Foça otobüsüne...
 
Her zaman ki gibi otobüs yine tıka basa doluydu!
 
Arife Teyze: "Olsun, insan evladının biri nasıl olsa yer verir bana" diye geçirdi aklından ve bir sonraki otobüsü beklemeden ayakta yolculuk etme pahasına bindi otobüse...
 
Lakin düşündüğü gibi olmadı, bir tane centilmen çıkmadı koskoca otobüste, kimse yer vermedi Arife Teyzeye...
 
Ee bu duruma sinirlenmedi değil Arife teyze...
 
"Koridordan arka tarafa doğru ilerleyeyim, belki gençlerden bir utanır da yerini bana verir" diye aklından geçiren Arife teyze; kendisi gibi ayakta seyahat eden yolcuların arasından başladı otobüsün arka tarafına doğru gitmeye...
 
Arife teyze tam otobüsün ortalarına gelmişti ki; upuzun sırma saçlı bir delikanlı, sırtı dönük bir şekilde dikeliyordu koridorda.
 
Genç delikanlı birazda iri yarıydı,  adeta koridoru kaplıyordu. Yer bulma niyetiyle otobüsün arkalarına doğru gitmeyi kafasına koyan Arife teyze: "Kızcağızım; az çekilesin de geçeyim arkacıklara doğru " diyerek, müsaade istedi genç delikanlıdan...
 
Bunun üzerine kendisine, 'kızım' denilmesinden rahatsız olan delikanlı; Arife Teyze'ye dönerek şöyle dedi: "Teyze ben kız değilim!"
 
Pekiyi Arife teyzemiz delikanlıya ne cevap verse beğenirsiniz? 
 
"Evladım ben nereden bileyim senin dul olduğunu?"
 
 
 
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi / Ege Haberleri / Aliağa Haber / Foça HaberAliağa / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber /
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.