DERİCİLİĞİN TARİHİ 9000 YIL
İstanbul Sanayi Odası’nın kurucularından ve deri sektörünün duayen isimi Hasan Yelmen’in 25 yıl süren araştırmaları sonucu hazırladığı “Türk Dericiliği 2400 yaşında” adlı kitabın tanıtımı, Esma Sultan Yalısı’nda yapıldı. Düny
2006-05-26 01:17:21
TÜRKLER 2400 YILDIR İŞLENMİŞ DERİ GİYİYOR
İstanbul Sanayi Odası’nın kurucularından ve deri sektörünün duayen isimi Hasan Yelmen’in 25 yıl süren araştırmaları sonucu hazırladığı “Türk Dericiliği 2400 yaşında” adlı kitabın tanıtımı, Esma Sultan Yalısı’nda yapıldı. Dünya dericilerinin buluştuğu, IULTCS 2. Avrupa Kongresi çerçevesinde sektör temsilcileri, sanatçılar ve basın mensuplarının hazır bulunduğu konferanla tanıtılan kitap, Orta Asya’dan günümüze Türklerin deri işlemeciğindeki serüvenini anlatıyor. Deri giyimin öncü markası Derimod’un sponsorluğunda hazırlanan, İngilizce ve Türkçe olarak yayınlanan kitapta, Türklerin aynı sıra, Anadolu, Ege ve Mısır uygarlarındaki deri işlemeciliğine de değiniliyor. Konferansın açılış konuşmasını yapan Derimod Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Zaim, “Sayın Yelmen’in kaleme aldığı kitap, sadece Türk deri sektörü için değil, Türk tarihi açısından da önemli bir kaynakça özelliği taşıyan bir eserdir” dedi.
30. YILA YAKIŞAN ESER
Derimod’un kuruluşunun 30. yılında sektöre bir armağan sunmak istedikleri için Hasan Yelmen’in çalışmasına destek sağladıklarını söyleyen Zaim, “Amacımız, kuruluşumuzun 30. yılında, bu değerli kaynakçanın ortaya çıkmasında görev almaktı. İnsanoğlunun amacı daima, hayattan geçerken geride bir iz bırakmak olmuştur... Ancak, bırakılan iyi ve kalıcı bir iz olmalıdır. Bu eser, kimi için bir yapı, kimi için bir evlat, kimi için de bir kurum olabilir. Ancak sadece eser bırakmak da yeterli değil; önemli olan bırakılan eserin kalitesidir. Ve tabii ki o esere koyulan yürek, verilen emektir. Hasan Bey’e bu anlamlı ve değerli eseri için yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu.
ORTA ASYA KAZILARI
Konferansta konuşan Hasan Yelmen, insanoğlunun tarihin ilk dönemlerinde avladığı çeşitli hayvanların derilerini ham olarak örtünme maksadı ile yüzbinlerce yıl kullandığını söyledi. Hasan Yelmen, “Ham deri organik yapısı nedeniyle zamanla çürümeye mahkum olduğu için bir süre sonra savrularak atılmıştır. Ham derinin ömrünü artırma, diğer bir deyimle mamul deri haline getirmek insanoğlunun en büyük isteği olmuştur. Bilindiği üzere doğadaki bir çok bitkilerin içerdiği tanenler birer debagat unsurudur. Nitekim binlerce yıl boyunca çeşitli bitkilerle mamul deri üretile gelmiştir” dedi.
Arkeolojik kayıtlara göre Türklerin varlığı M.Ö. 4000’li yıllara kadar uzandığını kaydeden Yelmen, “Türkler MÖ 2000’li yıllara kadar Altay Sayan dağları kuzey bölgesinde yaşamışlar daha sonraları Ural-Altay arasındaki bölgelere dağılmışlardır. Orta Asya’da yapılan arkeolojik kazılara nazaran M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanan çeşitli kültür yapılarına ulaşılmıştır. Rus bilgini, arkeolog Rudenko, 1947 ile 1949 yılları arasında Yukarı Altay Bölgesinde Pazırık Kurganları (mezarları) üzerinde yaptığı arkeolojik kazılarda çeşitli ayakkabı, deri giysi, deri kürk, deri koşum takımları, deri tezyinatları, renkli deri eşyaları, koyun derisi yan ürünü yün ile keçe– halı–yünlü kumaş gibi deriden üretilmiş çok çeşitli eşyaları ele geçirmiştir. Bunlar Leningrad şehrinde dünyanın sayılı Müzelerinden Hermitage’da muhafaza altına alınmıştır. Müzenin mahzenlerinde saklanan bu deri örneklerinin resimlerini bizzat çekerek tespit ettim” diye konuştu.
ANADOLU’DA 9 BİN YILDIR DERİCİLİK YAPILIYOR
Mısır, Ege ve Anadolu uygarlıklarının dericilikte çok ileriye gittiklerini kaydeden Hasan Yelmen, Anadolu’da 9 bin yıldır dericilik yapıldığını söyledi. Yelmen, “Alacahöyük’de yapılan kazılarda mağara resimleri bize gösteriyor ki, Anadolu’da dericiliğin tarihi 9000 bin yıl öncesine dayanıyor. Mağara resimlerindeki tasvirlerde kaplan ve yabani hayvan postlarının kullanıldığı görülmekte” dedi.
Selçuklu Dönemi ve Ahi Evran Büyük Selçuklular devrini Türk tarihinin en parlak uygarlık devresi olarak niteleyen Hasan Yelmen, “Özellikle mimarlık alanında inşa olunan camiler, medreseler, kervansaraylar, ticaret yolları büyük ün taşımaktadır. Horasan bölgesinde Selçuklular devresinde Ahilik kurumu deri üreticileri arasında kurulmuştur. Ahi Evran (1171-1261) bu kurumu geliştirmiş ve diğer esnaf kuruluşlarına yaymıştır. Bilahare Anadolu’ya göç etmiş olan Ahi Evran önce Kayseri’de deri imal etmiş daha sonra Ahilik merkezini Kırşehir’e nakletmiştir. Deri üreticilerinin Piri olarak tanınmaktadır” dedi.
Türk devletlerinde, savaşların at üstünde cereyan ettiğini ve deriden malzemelere çok ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Yelmen, Osmanlı döneminde dericilik sanatının istisnasız devam ettiğini söyledi. Hasan Yelmen, “Fatih Sultan Mehmed dönemine kadar gelen hükümdarlar ve sadrazamlar Ahilik kurumuna büyük önem verir ve onlardan yararlanırdı. Dericilik alanında çalışanların Ahi olması istenirdi. Faslı ünlü bilgin İbni Batuta, Hac görevini ikmal ettikten sonra baştanbaşa bütün Anadolu’yu gezmiş ve Ahi zaviyelerinde misafir olunmuştur. İbni Batuta yazdığı ünlü Seyahatname’de Anadolu’nun pek çok şehrinde dericiliğin Ahiler tarafından yönetildiğini yazmıştır” diye konuştu.
OSMANLI’DA DERİCİLİK
Fatih Dönemi’nde dericiliğinde büyük önem kazandığını ve Yedikule Bölgesi’nin dericiliğin kalbi haline geldiği kaydeden Yelmen, Osmanlı döneminde deri işleme atölyelerinin İstanbul’a ve Anadolu geneline yayıldığını söyledi. Hasan Yelmen, “Araştırmalarım sırasında Osmanlı arşivlerinde ulaştığım Fatih Sultan Mehmet’in fermanları Osmanlı’nın dericiliğe ne kadar önam verdiğini ortaya koyuyor. Fermanlarda tabakhenelerdeki işleyiş, deri temini, tabakhanelerin konuşlanması ve derinin işlenmesi gibi konular kurallara bağlanmış” dedi. Cumhuriyet Dönemi ile birlikte dericiliğin bir sanayi koluna dönüştüğünü kaydeden Yelmen, dericiliğin günümüzdeki gelişmine ilişkin izlenimlerini anlattı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.