ÇOCUĞUNUZU BAHAR ALERJENLERİNDEN UZAK TUTUN
Alerjik astım, saman nezlesi, atopik dermatit–egzama ve besin alerjileri…
28 Mart 2017 Salı 09:47
Alerjik astım, saman nezlesi, atopik dermatit–egzama ve besin alerjileri… Çocukluk döneminde görülen en önemli sağlık problemleri arasında yer alan bu hastalıklar, özellikle bahar aylarında şiddetini artırabiliyor. Kontrol altına alınamayan alerjik hastalıkların hem çocuğun hem ebeveynlerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğini belirten Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Alerji Bölümü’nden Doç. Dr. Cevdet Özdemir, çocuklarda alerjik hastalıklara karşı ailelere önerilerde bulundu.
Alerjenlerden en çok solunum yolları etkileniyor
Alerji oluşturabilme kapasitesine sahip maddelere alerjen denir. Ev tozu akarları, polenler, küf mantarları, hayvan epiteli ve tüyleri ile besinler en önemli alerjenlerdir. Bu maddelere vücudun gösterdiği aşırı duyarlılık reaksiyonları, alerjik hastalıkların oluşumunda rol oynar. Alerjik hastalıklarda bir veya birden çok organ sistemi etkilenebilmektedir. Bu konuda en sık solunum yollarında sorunlar yaşanır.
Hışıltı ve nefes darlığı astım habercisi
Alerji şikayetleri üst hava yollarında olursa halk arasında saman nezlesi olarak adlandırılan tablo ortaya çıkar. Belirtiler arasında burun tıkanıklığı ve akıntısı, burun kaşıntısı ve hapşırık yer alır. Alt hava yollarında ise özellikle bu bölgede oluşan reaktiviteye bağlı olarak uzayan öksürük, hışıltı ve hatta nefes darlığı atakları ile seyreden astım görülür. Çocukluk çağında görülen astım, en sık alerjiye bağlı olduğu için tek organa bağlı bir hastalık olarak görülmemeli, üst ve alt hava yollarının ortak sorunu olarak değerlendirilmelidir.
Tanı için kan ve alerji deri testleri yapılıyor
Alerji tanısında hastanın klinik hikayesi büyük önem taşır. Doğru tanı ve etkin tedavi için hangi alerjenlerle temas sonrası sorunun tetiklendiği bilinmelidir. Alerji tanısında laboratuvar ve alerji deri testlerinden yararlanılır. Bu tanı yöntemleri mutlaka çocuk alerji uzmanları tarafından uygulanmalı ve değerlendirilmelidir. Söz konusu rahatsızlıklarda alerjenden kaçınmanın yanı sıra takip ve tanı da büyük önem taşır. Önemli olan atağı geçiştirmek değil, çocuk sorunlu alerjenle karşılaşmaya devam ettiği sürece sorunları artarak devam edeceği için uzun dönemli takip gereklidir.
Ailede alerjik bireyler varsa çocuklar mutlaka incelenmeli
Anne karnında başlayabilen alerjene yatkınlık doğum sonrası dönemde şekillenir. Besin alerjileri süt çocukluğu döneminde sindirim ve deri sistemlerinde bulgu verir. Sindirim sistemindeki bulgular sık kusma, kilo alamama, mukuslu ya da kanlı dışkılama gibi bulgularla ortaya çıkabilirken, deride özellikle yanaklarda, dirseklerde, diz bölgesinde kuruluk, kabuklanma, kaşıntı ve kızarıklıkla giden egzama türü reaksiyonlar olur. Atopik dermatit olarak adlandırılan bu tablo alerjiyi düşündürebilir. Bu bulgularla başvuran hastalarda tanı sonrası sorumlu alerjenden kaçınarak belirtilerin kontrol altına alınması sağlanabilir. Belli bir süre bekledikten sonrada hastanın tekrar değerlendirilerek bu gıdalara karşı tolerans geliştirip geliştirmediğine bakılmalıdır.
Alerjik rinit okul öncesi dönemde yaygın görülüyor
Çocuklarda okul öncesi dönemde hava yoluyla karşılaşılan ev tozu akarı, polen gibi alerjenlere karşı reaksiyon görülür. Bu tabloda üst havayollarında burun tıkanıklığı, akıntısı ve kaşıntısı, hapşırık ile seyreden saman nezlesi, diğer adı ile alerjik rinit görülür. Alerjik rinitli çocuklar sık üst solunum yolu enfeksiyonları geçirmekte ve antibiyotik tedavileri almaktadır. Geniz eti ve bademcik büyümesi, sık orta kulak enfeksiyonları ve tekrarlayan sinüzit bu çocuklarda görülmektedir.
Alerjenin ortamdan uzaklaşması şart!
Kontrol altına alınamayan alerjik hastalıklar, iyi tedavi edilemediğinde kalıcı hasar ya da komplikasyonlar görülmekte, okul gün kaybı, tedavi maliyetlerinin artması gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu hastaların mutlaka bir çocuk alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesi, uygun tanı ve tedavi yöntemleriyle takip edilmesi gerekir. Bunun için öncelikle doğru bilgi ve tetkiklerle astıma yol açan alerjen tespit edilir. Alerjenlerden ve astım ataklarını tetikleyici diğer faktörlerden kaçınılmalı, medikal ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Ayrıca bu hastaların takip altında tutulup, tedavilerinin düzenlenmesi gerekir. Uygun hasta gruplarında da bu önlem ve tedavilere ek olarak alerjen spesifik immünoterapi, bir diğer adı ile alerji aşıları hastalığın doğal seyrini değiştirerek, kontrol altına alınmasını sağlamaktadır. // EGE BASIN GRUBU aliağa haber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.