ÇEVRE BAKANLIĞI İZİN VERMİŞ
Kanserojen maddeyle kaplı olduğu için 7 yıldır Amsterdam limanında bekletilen bir geminin Türkiye'ye gönderileceği haberi kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Eyleme hazırlanan çevre örgütleri, ‘doğru şekilde imha edilene kadar gemiden çıkarılan zehirl
2006-07-30 11:56:55
EYLEM HAZIRLIĞI BAŞLARKEN, GEMİNİN TÜRK SULARINA GİRİŞİ İÇİN BAKANLIĞIN İZİN VERDİĞİ ORTAYA ÇIKTI.
Kanserojen maddeyle kaplı olduğu için 7 yıldır Amsterdam limanında bekletilen bir geminin Türkiye'ye gönderileceği haberi kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Eyleme hazırlanan çevre örgütleri, ‘doğru şekilde imha edilene kadar gemiden çıkarılan zehirli maddenin büyük risk oluşturacağına' dikkat çekti. TBMM Çevre Komisyonu üyesi Mehmet Boztaş ise soru önergesiyle konuyu gündeme getireceğini kaydetti. Meksika bandıralı Otopan adlı geminin söküm işlemi için İzmir Aliağa'ya üç hafta içerisinde ulaşması beklenirken, Çevre Bakanlığı'ndan da konuyla ilgili çelişkili açıklamalar geldi. Zaman'ın dün manşetten verdiği haberde bakanlık yetkilileri, izin alınmadığını, dolayısıyla geminin Türk karasularına sokulmayacağını belirtmişti. Ancak kaplamasında bir ton amyant (kanserojen madde) barındıran gemi için onay verildiği ortaya çıktı. Genel Müdür Yardımcısı Fevzi İşbilir imzasını taşıyan belgede, izne gerekçe olarak geminin atık veya yük bulundurmaması gösterildi. Alınan bilgilere göre, 7 Temmuz'da gemiye ithalat izni verildiği Hollanda yetkililerine bildirildi. Bakanlık kaynakları, geminin Aliağa'da inceleneceğini ve tehlike görülmesi halinde geri gönderileceğini ifade ediyor. Aliağa Gemi Söküm Sanayicileri dernek yöneticisi Nevzat Sarıaslan da, izin konusunda kendilerinin 10 Temmuz'da bakanlık tarafından bilgilendirildiğini aktardı. Gemideki bir ton amyant'ı rahatlıkla bertaraf edecek ekip ve teknolojiye sahip bulunduklarını belirten Sarıaslan, “Bu işlemleri yönetmeliklere uygun bir şekilde yaparız.” dedi. Dernek yöneticisi Nevzat Sarıaslan, Türkiye’ye gelmesi planlanan ‘Otopan’ adlı Meksika bandıralı gemideki tehlikeli atığın bir hafta içerisinde temizleneceğini savundu. Gemi söküm işinin Türk ekonomisine katkısının artırılması gerektiğini dile getiren Sarıaslan, “Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Buraya radyasyonlu veya zehirli atık taşıyan gemiyi getirtmeyiz. Biz yurtdışında kendimizi anlattık. Ama Türkiye’de anlatamıyoruz.” ifadelerini kullandı. Çin ve Hindistan’ın sektörün lideri konumunda olduğunu söyleyen Sarıaslan, Türkiye’nin senede 150 bin ton gemi söktüğünü belirtti. Çin’in ise bir yıl içerisinde 2,5 milyon ton gemi söktüğünü anlatan Sarıaslan, yakın zamanda Fransız Savunma Bakanlığı’ndan temsilcilerin de Aliağa tesislerini incelediklerini söyledi. Fransa’nın 270 savaş gemisinin sökümü için ülke arayışlarını sürdürdüğünü ifade eden Sarıaslan, “Geldiler, biz de tesisleri onlara gezdirdik. Keşke anlaşsak da Türkiye ekonomisi bundan kazanç sağlasa.” şeklinde konuştu.
TEFTİŞ KURULU'NUN ULLA RAPORU
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporunda, içindeki tehlikeli atıkla birlikte İskenderun Limanı'nda batan M/V Ulla gemisinin Mavi Denizcilik firması tarafından sahte belgelerle Türkiye'ye sokulduğu belirtiliyor Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporuna göre, 6 Eylül 2004 tarihinde içindeki tehlikeli atıkla birlikte İskenderun Limanı'nda batan M/V Ulla Gemisi'nin Mavi Denizcilik Firması tarafından sahte belgelerle Türkiye'ye sokulduğunu tespit etti. Raporda Mavi Denizciliğin "hukuka karşı hile" denilebilecek yöntemlerle geminin İspanya'ya gönderilmesini önlediği kaydedildi.
SAHİPLİK GİZLENDİ
TBMM Dilekçe Komisyonu, Ulla Gemisi'nin zehirli atık yüküyle birlikte batması sonrasında gelen şikayetleri görüştü. Görüşmede Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporu ele alınırken, raporu hazırlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişi İbrahim Yiğit, Mavi Denizciliğe ağır suçlamalar yöneltti. Geminin İspanyolların değil Mavi Denizciliğin olduğunu, ancak bunun gizlendiğini kaydeden Yiğit, daha sonra da firmanın kendi gemisine haciz koydurarak İspanya'ya gönderilmesini engellediğini söyledi. Yiğit, mahkemenin haciz kararı almasını da eleştirerek, "yükün atık madde" olduğunun anlaşıldığını ve atık yükü ve geminin bu nedenle maddi değerinin bulunmamasına karşın haciz konulmasının yanlış olduğunu anlattı. Yiğit, ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığı'nın da yükümlülüklerini yerine getirmediği iddisında bulundu.
İSTEKSİZ DAVRANDILAR
Rapora göre Ulla Gemisi'nin yükünün zehirli atık olduğunun anlaşılmasıyla birlikte Basel Sözleşmesi'nin gereklerinin yerine getirilmesi için yükün sahibi Lafarge-Asland firmasının ve İspanyol Hükümeti'nin atığın alınmasında isteksiz davrandığı kaydedildi. Raporda, Mavi Denizciliğin sahte belgelerle Ulla Gemisi'ni Türkiye'ye soktuğu, hiç ilgisi olmadığı halde Türkiye'yi taraf haline getirdiği tespitine yer verilerek, "Mavi Denizcilik Firmasının, Ulla Gemisini içinde tehlikeli atık yüküyle birlikte, Türk Makamlarının bilgisi ve muvafakatı dışında İskenderun Limanına getirilerek sahte oldukları anlaşılan konşimento ve manifesto ile yükü ülkemize sokmaya çalıştığı ve Basel Sözleşmesinde belirtilen Yasadışı Trafik kapsamında değerlendirilen bir fiil işleyerek, yükle hiç alakası olmadığı halde ülkemizi taraf haline getirdiği..." denildi.
YETKİLİLER YANILTILDI
Ulla Gemisi'nin yenilenmesi gereken sertifika, liman, bakım ve işletme giderlerinin de Mavi Denizcilik tarafından devlete ödettirilmeye çalışıldığının belirtildiği raporda, "Mavi Denizcilik Firması adeta hukuka karşı hile denebilecek yöntemlerle icra ve haciz işmlemleri başlattığı, söz konusu icra takibinde gerçeği yansıtmayan ve hiçbir makbuz, fatura vb. belgeye dayanmayan bir hesap hülasası kullanarak yetkili makamları yanıltmaktan kaçınmadığı..." ifadeleri yer aldı.
SHP'DEN "OTOPAN" TEPKİSİ
Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Recai Ersoy, İzmir Aliağa'ya sökülmek üzere yola çıkan "Otopan" isimli gemide kanserojen asbest içeren yalıtım maddelerinin bulunduğu ve bunun Türkiye'de sökülmesine mani olunup, Aliağa'ya sokulmamasını istedi. Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Ersoy, insanın en önemli haklarından olan sağlık hakkını meta haline getiren AK Parti Hükümeti'ni bu vurdum duymaz tutumu nedeniyle kınadıklarını ifade etti. Tüm dünyada kanserojen olduğu için ancak geri kalmış ülkelerde ve oradaki işçilerin sağlıkları hiçe sayılarak, bu tür gemilerin parçalandığını kaydeden Ersoy, "Halen Otopan'a benzer birkaç gemi Türkiye'de bulunmakta ve hiç kimse geri almadığı için bu tür gemiler limanlarımızda yatmaktadır. AK Partili Çevre ve Orman Bakanı'nın bu konuda yazılı açıklama yapmaya çağırıyoruz. Hükümet, yapılacak olanlar yasalara uygunsa, yapacak bir şey yok diyerek bizleri uyutmaya çalışmaktadır. Bu gemi karasularımıza girdikten sonra gerçekten yapacak bir şey kalmayacaktır. AK Parti Hükümeti acil önlem almalıdır. Kanser gemisi geri gönderilmelidir" dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.