BUĞDAYDA HASAT TÖRENİ GAZİANTEP’TE YAPILDI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, buğdayda, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), üretim maliyetlerini dikkate alarak, çiftçinin emeğinin karşılığını da alacağı bir fiyat belirlemesi gerektiğini bildirdi
03 Haziran 2016 Cuma 15:41
BUĞDAYDA HASAT TÖRENİ GAZİANTEP’TE YAPILDI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, buğdayda, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), üretim maliyetlerini dikkate alarak, çiftçinin emeğinin karşılığını da alacağı bir fiyat belirlemesi gerektiğini bildirdi.
Bayraktar, “Toprak Mahsulleri Ofisi, hasat döneminde, alım merkezlerini artırmalı, hasat döneminde ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçilerimizi toplayıcıların eline bırakmamalıdır” dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Gaziantep’in Şahinbey İlçesi’ne bağlı Hacıköprü köyünde düzenlen hasat törenine katıldı, biçerdöverle buğday hasadı yaptı.
Şemsi Bayraktar, törende yaptığı konuşmada, Gaziantep’in, Türkiye'nin en girişimci, sanayinin her dalında olduğu gibi tarımda ve tarıma dayalı sanayide de önde gelen illerinden biri olduğunu belirtti.
Hasadın önemli olduğunu, çiftçinin, bir yıl boyunca, gecesini gündüzüne katarak, yağmurda, çamurda, karda, kışta çalışıp, bin bir emekle, para harcayarak, borçlanarak mahsulünü yetiştirdiğine dikkati çeken Bayraktar, “Ayrıca, her yıl o üretim sezonunun mahsulünün nasıl olacağıyla ilgili tabiat şartları da çok büyük önem taşıyor. Çünkü, her zaman söylediğimiz ve hepinizin bildiği gibi tarım üstü açık bir fabrika… Bu yüzden, çiftçimizin ne zaman, nasıl bir durumla karşılaşacağı maalesef ürününü ambara koyuncaya kadar belli olmuyor” diye konuştu.
Çiftçinin bütün bu badireleri atlattıktan sonra, sarf ettiği emeğin, alın terinin ve harcadığı paranın karşılığını alıp alamayacağının hasada bağlı olduğunu belirten Bayraktar, “İyi bir mahsul ve fiyat elde edildiğinde, çiftçimizin sofrasında bereket, hanesinde bayram yaşanıyor. Kötü bir mahsul ve düşük fiyatta ise çiftçimiz büyük bir sıkıntıya giriyor. Bu nedenle, çiftçimizin o yılki kazancı, hem mahsule hem de mahsulün fiyatına doğrudan bağlı kalıyor” dedi.
TARIM ÜLKE EKONOMİSİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ
“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, biz de ürün hasatlarına katılmayı önemsiyoruz. Çiftçimizin sevincinde de sıkıntısında da yanında olmaya gayret ediyoruz” şeklinde konuşan Bayraktar, şunları söyledi:
“Hasat çiftçimiz için her açıdan çok önemlidir. Gençlerin evlenmesi, önemli ihtiyaçların alınması, borçların ödenmesi hep hasat sonrasına bırakılır.
Tarım, sağladığı istihdam, ürettiği katma değer, yaptığı ihracat, diğer sektörlere katkısı ile ülke ekonomisi için vazgeçilmezdir. Hububat ise tarımın en önemli ürün grubudur. Tahıl, en stratejik gıda hammaddesidir. İnsan ve hayvan beslenmesinin temel ürünüdür. Ayrıca, gıda sanayinin ana hammaddelerinden biridir. En gelişmişinden en geri kalmışına kadar yeryüzünde bütün ülkeler tahıl üretimine büyük önem vermektedir.
Bu yıl 115,5 milyon ton olması beklenen toplam bitkisel üretimin yaklaşık üçte biri, 35,2 milyon tonu tahıllardan oluşacak. Bitkisel ürün türleri içinde, tarımsal gelirimize katkısı en yüksek düzeyde olan ürün de tahıllardır.
Ülkemiz açısından en önemli tahıl buğdaydır. Anadolu’da bir söz vardır: ‘Buğday ile koyun, gerisi oyun’ diye. Bu söz bile, buğdayın tarımımızdaki yerini, önemi özetlemeye yeter.
Stratejik bir ürün olan buğdayın üretiminde istikrar sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Uluslararası piyasada fiyatlar üretim rakamlarına göre değişmekte, buğdaydaki fiyat değişiklikleri gerek ekmek gerekse undan yapılan gıda maddelerinin fiyatlarını doğrudan etkilemektedir.”
BUĞDAYIN BESLENMEDEKİ ÖNEMİ TARTIŞILMAZ
Buğdayın beslenmedeki öneminin tartışılmaz olduğunu, tüketiminin gelişmiş ülkelerde daha az olmasına karşın, ülkemizde ve kişi başına gelir düzeyi düşük olan ülkelerde ekmeğe dolayısıyla buğdaya dayalı beslenme oldukça önemli olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Yapılan bir araştırmaya göre, ülkemizde insanların günlük kalori ihtiyacının en önemli bölümü buğdaydan karşılanmaktadır. Son yıllarda dünya buğday fiyatlarındaki iniş ve çıkışlar, insanların beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler ve dünya nüfusundaki artış buğdayın stratejik önemini güçlendirmiştir. Dünyadaki bu gelişmeler sonucu birçok ülke, yüksek fiyattan dahi temininde güçlük çektiği buğdayın, üretimi açısından kendi kendine yeterli olmayı ve stoklarında yeterince buğday ürünü bulundurmayı strateji olarak benimsemiştir.
Nüfusumuz her yıl yaklaşık 1 milyon kişi artmaktadır. Buğday ihtiyacı, gıda sanayi ve tohumluk kullanımı da dikkate alındığında yurt içi kullanım 20 milyon tonu bulmaktadır.
Sonuç olarak çiftçimiz, her ne kadar ülke genelinde sulama yatırımlarının artmasıyla diğer üretim alanlarına yönelse de buğdaydan vazgeçmemektedir. Türkiye’de 2015 yılında yaklaşık 7,9 milyon hektar alanda buğday ekildi ve 22,6 milyon ton üretim yapıldı. Ülkemizin yüzölçümünün onda birinden fazlasına buğday ekiliyor. Türkiye’de buğday ekilen alanın büyüklüğü, Hollanda, Belçika ve Lübnan’ın toplamı kadar. İngiltere’nin üçte biri… Ekim alanı bakımından ülkemizde toplam ekili, dikili tarım alanlarının yaklaşık yüzde 32,8’ini buğday oluşturuyor.”
TABİİ AFETLER ÇİFTÇİMİZİN PEŞİNİ BIRAKMADI
Bu yıl tarımsal üretim döneminin başladığı Ekim ayından bu yana hava sıcaklıkları genel olarak mevsim normalleri üzerinde gerçekleşirken, yağışların normallerin altında kaldığını, özellikle Nisan ayında oldukça gerilediğini vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:
“Bu durum hububat gelişimine olumsuz etki yaparken, diğer taraftan don afeti başta olmak üzere, bazı illerimizde gerçekleşen dolu, fırtına, hortum, sel gibi afetler çiftçinin peşini bırakmamıştır.
Hububat ekiminin ardından ve gelişme döneminde bazı illerimizde beklenen yağışların gerçekleşmemesi, tohumlarda çıkışların zayıf, başak boylarının kısa kalmasına ve dane dolum döneminde yeterli gelişim gösterememesine neden olmuştur.
Yağışların oldukça azaldığı alanlarda üretici tarlayı yeniden sürmüştür. Mayıs ayının ilk günlerinden itibaren gerçekleşen yağışlar ise yeni ekimi yapılan ürünler ve İç Anadolu Bölgesinde hububat için faydalı olmuştur.
Ancak, yağışla birlikte gerçekleşen dolu, hububata zarar vermiştir. Hasadın başladığı Akdeniz Bölgesinde ise aşırı yağış yatmalara neden olmuştur.
Bu bölge ve diğer bölgelerde doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin, tarımdan uzaklaşmamaları önemlidir. Tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için çiftçilerimizin, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi gerekir.”
ÜRETİM BUĞDAYDA 20,5 MİLYON TONDA, ARPADA 6,75 MİLYON TONDA KALACAK
Tahminlere göre, bu yıl buğday üretiminin, geçen yıla göre yüzde 9,3 civarında gerileyeceği tahminlerinin yapıldığını belirten Bayraktar, şöyle konuştu:
“Üretimin 20,5 milyon tonda kalacağı tahmin ediliyor. 2015 yılında 8 milyon ton arpa üretiminin de yüzde 15,6 azalışla 6,75 milyon tona düşeceği öngörülüyor. Bu düşüşe rağmen, tüketim için 20 milyon ton dolaylarında bir ürün yeteceği için, buğday sıkıntısı yaşanması beklemiyoruz.
Türkiye’nin 35 milyon ton civarında olan hububat üretimini artırması bir zarurettir. Üretimi artırmanın tek yolu da verimi artırmaktan geçiyor. Dekar başına 287 kilogram olan verimin 400-500 kilogramlara çıkarılması gerekmektedir. Bunun için, sulama yatırımları tamamlanmalı, kaliteli tohumluk kullanılmalı, girdi fiyatları makul fiyatlara getirilmeli, optimal arazi büyüklüğü sağlanmalıdır.
Bitkisel üretimde üretim ve kullanımdaki kayıplarımız da büyük boyutlarda. Büyük bir emekle ürettiğimiz ürünleri, daha toplamadan tarlada, taşırken yolda, saklarken depoda, satarken tezgahta kaybediyoruz. Yani tüketemeden çöpe atıyoruz. Üretimde ve kullanımda kaybettiğimiz buğday, yılda 1,5 milyon tonu geçiyor. Dünyada 795 milyon insan açlık çekerken, bir Bulgaristan’a, bir Yunanistan’a yetecek kadar bir buğdayı kullanmadan kaybetmenin izahını yapmamız zor.
Bu büyük bir israftır. Unutmayalım ki dinimiz de israfı haram saymıştır.
Ziraat Odaları Birliği olarak savurganlık ve israfa karşı, gerek çiftçi eğitimleri gerek kamu spotlarıyla kendi camiamızı, gerekse televizyon ve radyolar yoluyla bütün halkımızı bilinçlendirmeye yönelik kampanyalar yaptık ve yapıyoruz.
Şunu asla unutmamalıyız üretmek kadar israfın önüne geçmek de büyük önem arz etmektedir.
Hasatta meydana gelen kayıpların en aza indirilmesi için tarım arazilerimizde tohum ekim aşamasında arazi iyi tesviye edilmelidir. Hasat sırasında meydana gelen tane ve sap kayıpları ile tane hasarlarının en aza indirilmesi gerekmektedir. Bu sebeple biçerdöverlerin ayar ve bakımları çok iyi yapılmalı, hasat olgunluğuna gelmemiş ürünlerin hasadına kesinlikle girilmemelidir.
Operatör belgeleri olan sürücülere hasat yaptırılmalı ve biçerdöverlerin hassas ayarları ürünün cinsi, durumu dikkate alınarak tekniğine uygun gerçekleştirilmelidir. Ayrıca biçerdöverlerin ilerleme hızı, biçerdöverin özelliğine, arazinin yapısına, ürünün cinsine göre belirlenmesine dikkat edilmelidir.
Kayıpların azaltılması için önem taşıyan bir konu da depolamada ambar zararlılarıyla mücadeledir. Özellikle depolamadan kaynaklanan kayıpların en aza indirilmesi için lisanslı depoculuğun teşvik edilmesi gerekmektedir. Ayrıca ürün depolanacak alana girmeden önce ve sonrasında alınması gereken kültürel önlemlere dikkat edilmelidir.”
BUĞDAYDA KALİTE DE ÇOK ÖNEMLİ
Buğdayda kalitenin de çok önemli olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Son yıllarda Toprak Mahsulleri Ofisi’nin buğday alımlarında protein oranını esas alması kaliteyi artıracak bir gelişmedir. Nitekim, ülkemizde buğday üretiminde bir kalite sorunumuz vardır. Bu kalite sorununu çözemediğimiz için, 2015 yılında yurtdışından 4,3 milyon tonun üzerinde buğday ithal ettik. Aldığımız bu ürünü işleyip, büyük bir oranını buğday ürünleri olarak ihraç ediyoruz. Un üretiminde dünyada bazen birinci, bazen ikinci oluyoruz. Çok önemli düzeyde makarna, bisküvi, pastacılık ürünleri ihracatımız var. Gaziantep de bu ürünlerin ihracatında önde gelen illerimizden biridir.
Bu ürünlerde kullanılacak kaliteli buğdayı da üretebilsek, buğday ithal etmek durumunda kalmayız. Üretimde ve kullanımda gerçekleşen kayıpları önlemek, kaliteli buğday üretmek, milli ekonomiye katkıyı artırmak konusunda çiftçi kardeşlerim sizlere de büyük görev düşmektedir.
Bu sene bazı bölgeler hariç ülke genelinde iklim şartları hububat üretimi açısından uygun seyretti. Ancak hasadın başlangıcından bu yana gerçekleşen aşırı yağışlar hububatta bazı bölgelerde külleme, pas ve kök çürüklüğüne sebep oldu. Dolayısıyla aşırı yağış, hububatta kalite düşüklüğüne yol açacak.”
GAZİANTEP’TE YAĞIŞLAR OLDUKÇA YETERSİZ KALDI
Üretim döneminde Gaziantep’te yağışların oldukça yetersiz kaldığını bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:
“Öyle ki kuru tarım alanlarının birçoğu biçerdöver giremez haldedir. Nitekim, il genelinde buğdayda yüzde 50 dolaylarında bir kayıp beklendiği Ziraat Odalarımız tarafından bize bildirilmiştir.
Çiftçimize, üretimini yaparken tabiatın şartlarından doğabilecek riskleri en aza indirecek şartlar sağlanmalıdır. Örneğin arpa, buğday üretirken, bu yıl olduğu gibi yağışın az olduğu dönemlerde, sulamayla kuraklığın üstesinden gelebilmelidir. Bunun için sulama yatırımlarının tamamlanarak çiftçimizin hizmetine sunulması, toprak suyun buluşturulması çok önem taşımaktadır.
Sulama açısından Gaziantep’e baktığımızda, ilin teknik ve ekonomik olarak sulanabilir 148 bin 432 hektarlık tarım arazisinin halen sadece 56 bin 673 hektarı sulanabiliyor. Bunun yeterli bulmamız mümkün değildir. Halen yüzde 38 olan sulanabilir arazi oranı en kısa zamanda yüzde 100’e yaklaştırılmalıdır.
Güneydoğu Anadolu’muzun en önemli illerinden olan Gaziantep’te, geçen yıl 1 milyon 214 bin dekar alanda tahıl ekimi yapılmıştır. 352 bin ton buğday, 108 bin ton arpa, 39 bin ton mısır üretilmiştir. Toplam tahıl üretimi 500 bin tona dayanmıştır. Gaziantep, Antep fıstığı üretiminin de yüzde 38’ini tek başına karşılamaktadır. Türkiye’de üretilen 140 bin ton Antep fıstığının 53 bin tonunu gerçekleştiren Gaziantep, iller arasında birinci sıradadır. Yalnız, ağaç başına verim 3 kilogramda kalmaktadır. Verimi artırmak için sulama yatırımlarının tamamlanması gerekmektedir. İhracat yeterli değildir. Uluslararası pazarların ihtiyaçlarını karşılayacak miktar ve kalitede Antep fıstığı üretilmelidir. Girdi maliyetlerinin yüksekliği verilen destekleri yetersiz bırakmaktadır. Fındıkta olduğu gibi Antep fıstığında da alan bazlı destek uygulaması başlatılmalıdır. Kaçak fıstık girişleri önlenmelidir. Antep fıstığında üretici örgütlerine ihtiyaç vardır. Üretici birlikleri ve kooperatifler kurulmalıdır.
Kırmızı biber üretiminde Şanlıurfa’nın ardından ikinci sırada gelen Gaziantep, 204 bin tonluk kırmızı biberin 41 bin tonunu üretmektedir. Önemli üzüm üretim bölgelerimizden biri olan Gaziantep, sofralık çekirdekli üzümde Kahramanmaraş ve Mersin’in ardından üçüncü, kurutmalık çekirdekli üzümde Kahramanmaraş, Mardin ve Konya’dan sonra dördüncü, sofralık çekirdeksiz üzümde, Manisa, Denizli, İzmir ve Mersin’in ardından beşinci sırada gelmektedir. Gaziantep, 12 bin tonu aşkın kırmızı mercimek üretimiyle Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve Batman’ın ardından beşinciliği almaktadır. Yağlık zeytin üretiminde Aydın, İzmir, Hatay, Muğla ve Mersin’in ardından altıncı olan Gaziantep, 99 bin 540 ton yağlık, 4 bin 379 ton sofralık zeytin üretmektedir. Bölgedeki yerel zeytin çeşitleri ülkemiz için büyük bir zenginliktir. Bu çeşitlere gereken önemin verilmesi, yerel çeşitlerin ayrı ayrı işlenerek ambalajlanması, markalaşmaya gidilmesi ülkemiz zeytinciliğine önemli bir katkı sağlayacaktır.
Gaziantep’te arazilerde tapu sorunu bulunmaktadır. Tapuların birçoğunda parsel kayması vardır. Çiftçimizin belli bir mevkide olması gereken arazisi, başka bir çiftçinin üzerinde çıkmaktadır. Bu ciddi sorunlara yol açmaktadır.
İl genelinde şehirleşmenin artması, tarım arazilerin bir kısmının yerleşim yeri ve sanayi bölgesi haline gelmesine yol açmıştır. Verimli tarım arazilerinin korunması Gaziantep özelinde çok daha önemli hale gelmiştir.
Son yıllarda yaşanan başta kuraklık olmak üzere tabii afetler çiftçilerimizi ciddi oranda mağdur etmiştir. Üretimde büyük kayıplar verilmiştir.
Kuraklık nedeniyle tarımda sulama çok daha önemli bir hale gelmiştir. İl genelinde kuru tarım yaygındır. Yeraltı suları da yalnızca bazı ürünlerin kısmi olarak sulamasına yetmektedir. Bundan dolayı sulama maliyetleri il genelinde yüksektir. Çiftçimiz, sulama için daha fazla elektrik kullanmakta, bu da çiftçimizi ciddi oranda mağdur etmektedir. Elektrikte maliyet azaltılmalı, KDV oranı yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmeli, yüzde 2’lik TRT payı ve yüzde 1’lik Enerji Fonu tarımda kaldırılmalıdır.”
TMO TARAFINDAN MÜDAHALE ALIM FİYATLARI ÖZENLE TESPİT EDİLMELİDİR
Hububat piyasa fiyatlarının çiftçilerimizin emeğini boşa çıkarmayacak şekilde teşekkül etmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından müdahale alım fiyatları özenle tespit edilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
“Ofis, 2015 için Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğday müdahale alım fiyatını ton başına 862 lira olarak açıkladı. Bu rakam, prim, mazot, gübre, tohum ve toprak analizi destekleriyle 989 lirayı buldu. Ofis, bu yıl, üretim maliyetlerini dikkate alacak, çiftçimizin emeğinin karşılığını da alacağı bir fiyat belirlemelidir. Toprak Mahsulleri Ofisi, hasat döneminde, alım merkezlerini artırmalı, hasat döneminde ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçilerimizi toplayıcıların eline bırakmamalıdır. Tarım sektöründe yapısal sorunların çözümlenmesi, çiftçilerimizin gelirlerinin istikrara kavuşturulması ve kırsal refahın artması, tarım sektöründeki politikaların istihdam ve sosyal politikalar içinde yer alması ve üreticilerimize tarım ürünlerinin dünya pazarlarındaki kaliteye erişiminin teşvik edilmesi şarttır. Özellikle sertifikalı tohumluk kullanımı, gübreleme, ilaçlama gibi kültürel işlemlerde daha hassas davranmamız gerekiyor. Bunlar yapılırsa, birim alandan alınan verim daha da artacak, protein oranı yüksek, süne zararı olmayan buğday sadece ülke içinde değil dünya pazarlarında da iyi fiyatla alıcı bulacak, ithalat da olmayacaktır.
Ülkemizin neredeyse her noktasında, gecesini gündüzüne katarak, yaz, kış, yağmur, çamur, soğuk, sıcak demeden, yüksek girdi fiyatlarıyla, doğal afetlerle mücadele ederek, bütün zorluklara göğüs gererek üretimini sürdüren tüm çiftçilerimize, Cenabı Allah’tan hayırlı ve bereketli bir hasat dönemi diliyorum.”
Törene, Gaziantep ile bölge Oda başkanları ve çok sayıda çiftçi katıldı.
Gaziantep Ziraat Odaları İl Koordinasyon ve Şehit Kamil Ziraat Odası Başkanı Cuma Yiğit ile Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak, TZOB Genel Başkanı Bayraktar’a plaket verdiler.
Bayraktar, okunan duanın ardından biçerdöverle buğday hasadı yaptı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.