BETİN GÖNENÇ YAZDI
Zinde kal, formunu koru, fit ol, hastalıklar seni bulmasın, doymuş yağ asitleri, doymamış yağ asitleri, selülitler, kırışıklıklar, bin bir çeşit diyetler, haplar, tozlar, çaylar, kondisyon aletleri, pasif jimnastik aletleri, sauna beltler, özendirici rekl
2007-01-17 22:51:48
Sağlam kafa, Sağlam vücut
Zinde kal, formunu koru, fit ol, hastalıklar seni bulmasın, doymuş yağ asitleri, doymamış yağ asitleri, selülitler, kırışıklıklar, bin bir çeşit diyetler, haplar, tozlar, çaylar, kondisyon aletleri, pasif jimnastik aletleri, sauna beltler, özendirici reklamlar, ünlü insan profilleri… Gerçi ben bu oyunlara gelmem ama…
Yine da aklım iyice karıştı tüm kadınlar gibi…
Yaklaşık iki senedir hafiften kilo almalar bende de başladı. Eskiden ne güzel kaburgalarımı sayabiliyordum. Sanki üstümde ince, yarı şeffaf bir deri tabakası, sadece kemiklerimi örtüyordu. Ters bir hareket yapsam, cırt diye yırtılıp bir kemik parçası orta yere fırlayacak gibiydi. Gerçi o günlerde, kilo almak için spor salonuna gittiğim de olmadı değil. Spor hocasına “Aynada kendimi göremiyorum! Lütfen bana kilo aldırın.” dediğimi hatırlıyorum. Maalesef mazi, artık çoook geçmişte kaldı. Bir daha asla geri dönmemek üzere… Artık yağ dediğimiz ağır, beyaz, kokulu, homojen gereksiz ayrıntı kaplıyor, günden güne tüm iç organlarımı… Amma da ajitasyon yaptım ama, hiç de haksız sayılmam.
Yavaştan artan bir panikle tüm 30 yaş üstü insanlar, yerçekimine karşı durma dürtüsü içindedir eminim. Bende ki gibi. Bu yoksa; sizde de başka bir şey vardır. Saçınız dökülüyordur, göz etrafınız kırışmıştır, eskisi gibi güldüğünüzde beyaz değil, artık kahverengi dişleriniz göz alıyordur, kemikleriniz ağrıyordur, depresifsinizdir ya da başka bir şey… Her şeye rağmen mutlaka herkes kendini yüzündeki çizgiler, saçındaki beyazlarla seviyor ve beğeniyordur eminim. Lakin memnuniyetsizlik. Her zaman var insan doğasında. Nasıl zayıfken varsa, şimdi de var. Tek bir farkla. O zaman hiç olmadığım bir şeyi istiyordum. Şimdiyse eskiyi istiyorum.
Fit günlerimi bana geri verin!
Ne yapmalı? Ne etmeli? Aslında spor yapmak, özellikle de aletli jimnastik hiç bana göre değil. Ben mekanik hareketleri sevmiyorum. Yani mekanik bir işim olsa, onu da sevmezdim. Kendinden bir şey katamama hissi veriyor. Zannedersem sebep bu. Oyun gibi olmalı. Ben anlamadan eğlenerek hem kilo versem, hem fit olsam. Mesela tenis ya da voleybol gibi… O olsa bu olsa… Olmuyor işte! Zaman yok. Bir gün maç ayarlasan bir daha nereden ayarlayacaksın. Arkadaş mı var seninle tenise gelecek? Üstelik zamanlarınız uyuşacak. Gidip duvarda da oynanmaz ki? Sinerji lazım.
Üzgünüm Betincim. Zaman yok, zaman olsa eşlik edecek birileri yok. Üstelik git gel. Arabanda yok artık. Spor yapmak eziyete dönüşmesin…
En iyisi body building olayı. Yani vücudu yeniden yapılandırma, inşaat işi. Mecburen yapılan mekanik hareketler’e ne oldu?... Yok yok tam bana göre…
Ve ben Pazartesi tekrar spora başladım(gerçi bugün gidemedim ama?!). Hesaplarıma göre iki ay sonunda beş kilo vermiş olacağım. Eee sonra? Böylece kendimle bir oyun daha oynamış olacağım kazansam da kaybetsem de… Yaparsam “Evet zaten demiştim.” Olacak, Yapamazsam “Aman canım sağolsun…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.