BABAM, BEN VE MERCEDES...
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi Başyazarı /Bundan çok uzun yıllar önce, hastalık derecesinde Mercedes otomobil kullanıcısı ve tutkunu olan rahmetli babam Recep Eser’e, “Neden Mercedes?” diye sorduğumda, bana şu yanıtı vermişti: “Dünyada iki çeşit otomob
30 Mart 2016 Çarşamba 13:21
BABAM, BEN VE MERCEDES...
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
Bundan çok uzun yıllar önce, hastalık derecesinde Mercedes otomobil kullanıcısı ve tutkunu olan rahmetli babam Recep Eser’e, “Neden Mercedes?” diye sorduğumda, bana şu yanıtı vermişti: “Dünyada iki çeşit otomobil vardır. Bu iki sınıftan birincisi Mercedes olanlar, diğerleri ise Mercedes olmayanlardır”
SIFIR OTOMOBİL FİYATINA 2. EL MERCEDES AKIL KARIMI?
Ben çocukluk yıllarımda soru sormayı, yani sorgulamayı ve irdelemeyi çok severdim. Huyum kurusun, hala seviyorum. Bunun için olsa gerek; yine sevgili babam ile yaptığımız bir sohbette kendisine şöyle demiştim: “Mercedes’ten başka otomobili tercih etmiyorsun. Ancak dikkat ediyorum da bugüne kadar sahip olduğumuz Mercedes’lerin en yüksek modeli 5 yaşındaydı. Hâlbuki 2. El bir Mercedes’e ödediğimiz miktar ile başka marka bir otomobilin sıfır kilometresini çok rahat bir şekilde alabiliriz. Ortada bir çelişki yok mu sence de?”
YILDIZA RÜTBE SORULMAZ!
Model yılı üzerinden yaptığım tespiti her zaman ki gibi bıyık altından tebessüm ederek mukabele eden sevgili babam , “Yıldıza rütbe sorulmaz!” yanıtını verdi ve ekledi: “Asalet sonradan alınmaz, doğuştan gelir. Mercedes de ilk üretildiği günden bugüne dünyanın en asil otomobili olarak kabul edile gelmiştir. Diğer segmentteki otomobilleri üreten firmalar otomobillerini ne kadar modernize ederlerse etsinler, onlar hiçbir zaman asaletin simgesi olan Mercedes’in kalitesine ulaşamayacaktır”
MERCEDES DEDİK YA…
Şimdi konu Mercedes’in modelinden açılınca aklıma gelen bir hikâyeyi paylaşmadan geçemeyeceğim. Özetle anlatmamız gerekirse; iki çocukluk arkadaşı olan Ali ile Ahmet Türkiye’den Almanya’ya çalışmaya giderler. Farklı şehirlerde iş bulurlar ve çalışmaya başlarlar. Birbirlerinden bir daha haber alamazlar. Yıllar sonra çoluk çocuk derken emekli olup Türkiye’ye dönerler. Memleketlerine döndüklerinde kahvede karşılaşırlar. Çok sevinen çocukluk arkadaşları hal hatır derken sohbete başlarlar. Ahmet, “Ee neler yaptın bakalım?” diye sorar Ali’ye… Ali gururlu bir şekilde, “Çoluk çocuk evlendi. Kendime 5 katlı bir bina bir de sıfır doğan aldım” der ve ekler, “Sen neler yaptın görüşmeyeli Ahmet?” Tebessüm eden Ahmet, şöyle yanıtlar Ali’nin sorusunu: “Aynılarını ben de yaptım, üstüne üstlük bir de Mercedes aldım” Mercedes’i işiten Ali, merakla sorar “Mercedes’in kaç model?” Ahmet’in cevabı ise hazırdır: “Mercedes dedik ya Ali…”
FİLMLERE BİLE KONU OLAN OTOMOBİL
Evet, günümüzde en az Mercedes konforunda farklı markalar da otomobillerin üretildiği kabul edile bilinir. Ancak dünyada Mercedes kadar tüketici zihninde yer eden bir otomobil daha var mıdır? Açıkçası hiç sanmıyorum! Zira havada, karada ve denizde evrensel bir marka olduğunu tasvir eden emsalsiz yıldız amblemi ile hafızalara kazınan Mercedes, sinema filmlerine bile konu olmuştur. Ayrıca otobanda seyir ederken dikiz aynasında Mercedes’in geldiğini fark eden diğer otomobil sürücülerinin sağ şeride yanaşıp, ona yol vermesi, Mercedes’in yine zihinlerde yatan görkeminden kaynaklanmıyor mu?
TÜRKİYE’DE MERCEDES’E BİNMENİN DİYETİ VAR!
Fanatik Galatasaraylı olan rahmetli babam, ne yaptıysa bana cimbomu sevdiremedi. Ama… Mercedes tutkusunu iyi aşıladı. Babamın birçok Mercedes’inden hariç bugüne kadar 3 tane Mercedes’im oldu. Şu anda da 2007 model c 180 kompressor sport edition serisine ait bir Mercedes'im var. Şu ahir ömrümde en büyük hayalim de bir Mercedes otomobil'in sürücü koltuğuna ilk oturan kişi olmak... Bu hayalim bir gün gerçek olur mu, bilemem ama çocukluk yıllarımdan bugüne kadar Mercedes’in farkındalığını en iyi yaşayanlardan biriyim ben. Örneklemek gerekirse, siz bugün 90, 100 Bin TL değerinde bana göre sıradan bir otomobil ile oto yıkamaya, lastik tamircisine ya da vale servisi yapan her hangi bir işletmeye gittiğinizde, orada çalışanlar sizden bahşiş beklemezler. Ama 40 - 50 bin TL değerinde 10 yaşında bir Mercedes ile gittiğinizde ise; aynı mekânda aynı personel bahşiş için gözünüzün içine bakar. Eğer bahşiş bırakmazsanız, “Adama bak ya, Mercedes’e biniyor da bize 3 kuruş bahşişi çok görüyor” şeklinde arkanızdan tepki de alırsınız. Yani Mercedes’e binmenin bir diyeti vardır.En azından bizim ülkemizde…
BENZİN PARASINI DÜŞÜNEN ZATİ MUHTEREM
Yıl 2001, Babam Almanya’dan özel getirilmiş bir Mercedes satın aldı. Mercedes’in üzerinde orijinal LPG sistemi vardı. O zamanlar bu kadar yaygın değildi LPG’li otomobiller. Ben, hem Mercedes, hem de tüplü diye çocuk gibi seviniyorum, bol bol gezerim artık diye geçiriyorum aklımdan. Lakin sevincim fazla uzun sürmüyor. Aracı aldığımız gibi, soluğu Mercedes servisinde alıyoruz. Derken burada söktürüyor babam Mercedes’in tüpünü… Hiç unutmuyorum, ustabaşı şöyle demişti babama: “Amca durduk yerde niye söktürüyorsun ki, yazık değil mi parana?” Babam da anında yapıştırmaz mı cevabı: “Mercedes’e binen zati muhterem, eğer benzin parasını düşünecekse; hiç binmesin anasını satayım!” Siz siz olun Mercedes’e tüp takmayın!”
AKLIN YOLU BİR
Geçenlerde tesadüfen elime geçen bir otomobil dergisinde okuduğum makalede gözüme şu ayrıntı ilişti: “Maddi ve sosyal statüsünün ne kadar yüksek olduğunu, başka bir deyişle ne kadar güçlü olduğunu göstermek isteyenlerin çoğunun garajlarında yıldız logolu bir otomobil var. İstediğimiz kadar tartışalım, şu bir gerçek ki Mercedes otomobiller lüks sedanlar arasında farklı ve özel bir yerde. Devlet başkanları veya iş adamları gibi güç gösterisini önemseyen karakterler, imajına dikkat etmek zorunda olan sanatçı veya sporcular ya da sadece çok iyi bir otomobile sahip olmak isteyen zenginler bugüne kadar çoğunlukla ilk önce Mercedes’in kapısını çaldı.” Eee ne demişler: Aklın yolu birdir.
MERCEDES ANLATILMAZ, YAŞANIR!
Uzun yazının kısası, elbette zevkler ve renkler tartışılmazmış. Amma velakin hayatında hiç Mercedes kullanmamış bir insana Mercedes’i kelimelerle anlatmak imkânsızdır. Kaldı ki sürücüsüne ve yolcusuna yolda her daim güven veren, yolda ölüsü bile giden, kolay kolay sahibini yolda bırakmayan ve insana kendisini farklı hissettiren Mercedes anlatılmaz, yaşanır.Mercedes’im beni bekliyor, hadi şimdi bana müsaade…
Not -1-: Mercedes'e yatırdığım her kuruş, anamın ak sütü gibi helal olsun.
Not -2- : Mercedes'im de yaşadığım tek sorun, sevgilimin onu kendisine rakip görmesi ve Mercedes'ime olan büyük tutkumu kıskanıyor olmasıdır.
Not-3- Rahmetli babam ile iki ortak aşkımız var bizim, biri Annem, diğeri Mercedes sevgimiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.