ALİAĞA’DA MI, KİMYASAL ÇÖPLÜK ?
Tuzla'da boş arazide ortaya çıkarılan atık variller Türkiye'nin bir çok yerinde “kimyasal atık” olabileceği iddialarını gündeme getirirken gözler Aliağa’ya çevrildi. Son 15 yıldır asbest ve çevre kirliliğiyle gündeme gelen Gemi Söküm tes
2006-04-21 10:12:06
ALİAĞA’DA MI, KİMYASAL ÇÖPLÜK ?
Tuzla'da boş arazide ortaya çıkarılan atık variller Türkiye'nin bir çok yerinde “kimyasal atık” olabileceği iddialarını gündeme getirirken gözler Aliağa’ya çevrildi. Son 15 yıldır asbest ve çevre kirliliğiyle gündeme gelen Gemi Söküm tesisleri çevresinde de kontrolsüz şekilde atıkların depolanmış olabileceği iddiaları yetkilileri harekete geçirdi. Greenpeace de Aliağa’daki atık sorununu gündeme getirerek yıllardır konuşulmayan bir gerçeği gün ışığına çıkardı.
Uluslararası çevre örgütü Greenpeace Akdeniz Ofisi Toksik Maddeler Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, Tuzla'da boş arazilerde bulunan gömülü varillerle görünür hale gelen kimyasal tehlikenin, Türkiye'de çok daha büyük boyutlarda olduğunu söyledi. Tuzla'da ortaya çıkan durum karşısında, kimyasal atık sorunun çözümü konusunda gösterilen yaklaşımın da en az mevcut durum kadar tehlikeli olduğunu savunan Dökmecibaşı, Türkiye'nin atık yakma tesisleri yerine atık düzeyini minimuma indirecek ve atıkları ekonomiye geri kazandıracak stratejiye ihtiyacı olduğunu belirtti.
Dökmecibaşı, yaptığı açıklamada, Türkiye'deki kimyasal atık sorununun, bugün için Tuzla'da görünür hale gelenin çok üzerinde olduğunu iddia etti. Zehirli varil olayında “Fail kim?” tartışması sürerken Greenpeace Akdeniz Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, “Fail, bir değil birçok. Analiz raporu bir an önce açıklanmalı. Bütün sanayi bölgelerinde aynı durum söz konusu. İzmit Körfezi, özellikle Dilovası, İzmir Aliağa, İskenderun ve Mersin tehdit altında” dedi.
ALİAĞA’DA DENETİMSİZ SANAYİ ÜRETİMİ
Türkiye'de bu konudaki en büyük eksikliğin ve Tuzla'da ortaya çıkan durumun nedeninin, kimyasal atık oluşumunda hiçbir kontrol mekanizması bulunmaması olduğunu dile getiren Dökmecibaşı, şunları kaydetti: “Bugün Türkiye'de, sanayi üzerinde kontrol sağlayacak denetim yok. İkincisi tehlikeli atıklarla ilgili envanter çalışması yok. Türkiye'nin en büyük sanayi bölgelerinden biri olan Aliağa'da geçen yıl yapılan araştırma çok ilginç sonuçları ortaya çıkardı. Bu araştırmayla Aliağa'daki tesislerin yüzde 50'sinin ruhsatsız olduğu ortaya çıktı. Ruhsatı olmayan, ÇED raporu olmayan sanayi veya bu konuda yetkili kuruluşlardan değil, belediyelerden izin almış sanayi. İstediği gibi üretim yapılıyor. Ne üretiliyor, sonuçta ne çıkıyor bilen yok.”
ALİAĞA’NIN TÜMÜ ATIK DEPOLAMA ALANI!
Dünyanın en büyük çevre örgütü Greenpeace Aliağa’daki tehlikeye dikkati çekerken, Greenpeace Akdeniz Ofisi Toksik Maddeler Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı Günaydın Aliağa’ya yaptığı açıklamada, “Aliağa’nın geneli atık depolama alanıdır” dedi.
Aliağa’da her gün binlerce dioksin’in havaya ve suya karıştığını söyleyen Dökmecibaşı, “Ne yazık ki Aliağa’nın tamamı atık mezarlığı durumuna getirilmiştir. Tuzla’da variller bulunurken, Aliağa’da durum daha da vahimdir. Aliağa’da atıklar variller içinde bile değil aşikar olarak havaya suya ve toprağa karışıyor.” Dedi.
Devlet’in Aliağa gibi Sanayi bölgelerini gözden çıkardığını savunan Dökmecibaşı, “Devlet buraları gözden çıkarmış. Genel çözüm planlaması dahi yapamıyor. Daha iki yıl öncesine Gayrı Sıhhi Müessese (GSM) ruhsatı dahi aldırılmayan sanayi kuruluşlarının atığını kontrol etme gibi bir lüks zaten söz konusu değil!” dedi.
ALİAĞA’DAKİ KİRLİLİĞE DEVLET EL KOYMALI”
“Aliağa’yı açık depolama alanı gibi kabul eden devlet, Başta Gemi Sökümler olmak üzere geriye dönük araştırma yapmak zorunda” diye konuşan Greenpeace Akdeniz Ofisi Toksik Maddeler Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, “Dilova (Gebze İzmit) ve Aliağa atık kirliliğinde bir aysbergin görünmeyen yüzüdür. Burada üretilen atıklar sahipsiz bir şekilde tamamen doğaya salınıyor. Varil aramaya kalksalar memlekette varil kıtlığı doğar. Bölgenin tamamı atık mezarlığıdır. Gelmiş geçmiş tüm hükümetler Aliağa’ya gözden çıkarılmış bölgeler statüsünde bakıyor. Buradan yetkilileri ve kamuoyunu uyarıyorum; Demir çelik, Kağıt, Petro kimya, Gemi Söküm gibi sektörlerin üzerine çok disiplinli bir şekilde gidilmeli. Aliağa’da mahalleler değil köyler, beldeler hatta ilçeler bu kirlilikten nasibini alıyor. Aliağa’daki kirliliğe devlet derhal el koymalıdır” dedi.
DENETİM ŞARTLARI ÇOK AĞIR OLMALI
Aliağa’da uzun yıllardır süren ihmalin sonucu olarak bölgenin kaderine terk edildiğini savunan Greenpeace Akdeniz Ofisi Toksik Maddeler Kampanya Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, Bölgenin yaşanabilir hale getirilmesi için denetimlerin başlatılmasını istedi. Dökmecibaşı, “Denetim şartları çok ağır olmalı, kimsenin vicdanına bırakılmamalı. Alabildiğince kirletmeyi sürdürmek için özellikle maddi kaynaktan yoksun yerel basını susturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak hatırlatmak isterim ki Basın susarsa kamyoncu konuşsun diye bir bekleme içine girme lüksümüz yok” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.