23 Kasım 2024
  • İzmir14°C

ADNAN SAKA YAZDI

1960'lı yılların başına kadar tarımsal yoğunluklu ekonomik etkinliğe sahip olan Aliağa, 1961 Anayasası ile “Planlı dönem”e geçildiğinde dönemin hükümetleri tarafından “Ağır Sanayi Bölgesi” olarak kabul edilince, 1970'lerden itibare

Adnan Saka Yazdı

2006-06-23 09:50:42

Aliağa Ekonomisi ve Demir Çelik Sektörü 

Tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri, ve coğrafi özellikleri nedeniyle farklı bir çok potansiyeli barındıran Aliağa, demir çelik Sektörü, Kağıt, Petro Kimya ve Rafineri sanayinin kurulmasıyla birlikte 15-20 yıl içinde dev bir sanayi kentine dönüşmüştür.

1960'lı yılların başına kadar tarımsal yoğunluklu ekonomik etkinliğe sahip olan Aliağa, 1961 Anayasası ile “Planlı dönem”e geçildiğinde dönemin hükümetleri tarafından “Ağır Sanayi Bölgesi” olarak kabul edilince, 1970'lerden itibaren sanayi yoğunluklu ekonomiye dayalı bir karakter kazanmaya başlamış, önce TÜPRAŞ rafinerisi kurulmuş, 1980 ve 90’lı yıllarda demir çelikLER, haddehaneler ve PETKİM kurularak üretime geçmiştir. 1990’lı yıllarla birlikte enerji sektörünün de konuşlandığı en önemli yerlerden olan Aliağa’da demir çelik sektörü ise lokomotif özelliğini korumaktadır. Bugün sadece demir çelik nakliyeciliğinden en az 1000 kişi geçimini sağlarken, sektörde de en az 5000 kişi de doğrudan istihdam edilmektedir.Aliağa’da demir çelik ve haddehane sektöründe; İzmir Demir çelik, Çebitaş, Sözden Haddecilik, Kardemir, Ege Çelik, Erege Metal, Özkan Demir çelik, Akdemir Haddecilik, Habaş Demir Çelik ve Haddecilik, Dört Yıldız Demir Çelik ve Kocaer Haddecilik olmak üzere 11 kuruluş ve ithal kömürü torbalama işi yapan kömür işletmeleri faaliyet göstermektedir.

Aliağa’daki demir çelik sektörünün yerel ölçekte ve küresel boyutta olmak üzere iki farklı alanda sorunları mevcuttur:

KÜRESEL SORUNLAR:

1- Çin Baskısı

Ucuz insan gücü ve düşük maliyet imkanlarını kullanarak, tekstilden oyuncağa kadar birçok sektörde global ölçekte rekabet avantajı yakalayan Çin, Türk demir-çelik sektöründe de sıkıntıya neden olmaktadır. Öte yandan Ocak ayında 200 dolar civarında bulunan hurda demirin tonunun 270 dolara çıktığına düşünüldüğünde girdi maliyetlerindeki artış ürün fiyatlarına da yansımaktadır.

Çin'in yoğun talebi nedeniyle, son 4 yılda hareketlenen Türk demir-çelik sektörü, 2005 yılında Çin’de büyük üretim artışı nedeniyle dış ticaret açısından doyuma ulaştı. Ucuz insan gücü ve düşük maliyetleriyle rekabette önemli avantaja sahip olan Çin'in artık bu sektörde de ihracata yönelmesi nedeniyle sektör çeşitli rekabet sorunları yaşayacaktır.

Çin, Bangladeş, Hindistan gibi ülkelerin dünya piyasasından çok fazla hurda demir çekmesinden dolayı bizim firmalarımız hurda alımında fiyatlarla çok zor rekabet edebilmektedir. Adı geçen ülkelerdeki işçilik ve enerji fiyatları ülkemize oranla çok daha düşük olduğundan demir çelik sektörümüz rekabette güçlüklerle karşılaşmaktadır.

Son yıllarda gerek ülke içinde gerekse de uluslar arası piyasalardaki olumsuz gelişmeler sonucu sektörde kar marjlarının düşmesi üzerine sektör çeşitli önlemler alarak maliyetleri düşürmeye ve tasarrufa ağırlık vermeye çalışmaktadır. Bunun sonucu olarak da büyük enerji maliyetleri getiren filtre sistemlerinin devre dışında tutulması başta olmak üzere çeşitli yöntemler denenmektedir.

2- AB’nin beklentileri:

Avrupa Birliği ile üyelik müzakerelerine başlayan Türkiye, her sektörde ve her alanda olduğu gibi demir çelik sektöründe de yeniden yapılanmak zorundadır. AB kurum ve normlarına uyum için yapılması gerekenler yeni yatırımlar ve finans imkanları gerektirdiğinden Aliağa’daki demir çelik sektörünü de bu süreçte sıkıntılar yaşayacaktır.

AB’nin sektörden beklentileri içerisinde Aliağa’yı da yakından ilgilendiren Sürdürülebilir kalkınma ve çevre yükümlülükleri gelmektedir. “Türk Demir Çelik Sektörünün Yeniden Yapılandırılması Plânı” kapsamında, başta enerji ve çevre olmak üzere devlet tarafından destekleme çalışması yapılmalıdır.

AB, sektörden; Çevreye yönelik olarak, Endüstriyel kirliliğin kaynağında kontrolünü amaçlayan, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü, Endüstriyel tesislerden kaynaklanan hava kirliliği ile mücadele edilmesi,  Büyük yakma tesislerinden havaya yayılan bazı kirletici maddelerin sınırlanması ve Tehlikeli maddeler içeren büyük kaza risklerinin kontrolü konusunda AB Normlarında projeler üretilerek hayata geçirilmesini istemektedir.

YEREL SORUNLAR:

Artık Türkiye’nin tartışması gereken bir konuyu burada dile getirmek durumundayız; Sanayi üretiminde seçilen teknolojiler son derece önemlidir. Artık gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi çok yoğun enerji tüketen teknolojilerden az yoğun enerji tüketen teknolojilere doğru bir geçiş yapılmalıdır. Aliağa’da sadece ark ocaklı demir çelik üretimine yönelik olarak 4.500 MVA’lık bir kurulu güç vardır. Bugün demir çelik teknolojisindeki gelişmeler değişik ebattaki profillerin doğrudan demir çelik fabrikasında üretilmesini olanaklı kılmaktadır. Aliağa’daki tesislerin ekonomikliği bu açıdan çok iyi değerlendirilmelidir.

Bu atıkların çevreye zarar vermeyecek hale getirilmesi için Avrupa’da olduğu gibi metal ağırlıklardan ayrıştırılarak dolgu malzemesi ya da başka bir ürün olarak değerlendirilmeli, bunun için de Avrupa ve Türkiye çevre Fonlarından işletmelere destekleme yapılarak soruna çözüm aranmalıdır.

1- Atık Sorunu:

20 yıl önce kurulmaya başlayan ve bu gün 11 demir-çelik ve haddehanenin bulunduğu Aliağa'da, bu tesislerden üretim sonrası ortaya çıkan curuflar çevre sorunu yaratmaya başlamıştır. Bugün, 500 bin m2’lik bir alanı kapsayan 10 milyon ton cürufun ciddi bir atık ve depolama sorunu haline geldiği açıktır. Bu stoka saatte 150, yılda 720 bin ton ilave olmaktadır. Aliağa’daki cüruf ve tufal sorununa kalıbı bir çözüm bulabilmek için sektör temsilcileri, meslek odaları, yerel yönetimler ve AB’nin Çevre  Kurumlarının işbirliğinde projeler üretilmelidir.

2- Planlama :

BÖLGEYE HİZMET EDEBİLECEK GERÇEK BİR PLANLAMA YAPILMALIDIR.

Nemrut iskeleler bölgesi ve Biçerova olarak bilinen Ağır Sanayi Bölgesinin acil olarak binlik revize planlarının hazırlanarak, en azından gelecekte kurulacak olan sanayi kollarının neler olacağı, büyüklük, çeşitlilik ve sektörel çeşitlerine karar verilmelidir. Bu kararı da Yerel Yönetimler, Meslek Odaları ve devlet otoriteleri hep birlikte almalı ve bölgeye hizmet edebilecek gerçek bir planlama yapılmalıdır. Aksi takdirde, her yatırımcı kendi istediği işi veya sektörü buraya getirmekte ve kendi isteği doğrultusunda planlama yapılmasını arzu etmektedir. Bu durum sonuç olarak yörenin çok karmaşık bir hal almasına sebep olmaktadır.

Aliağa ağır Sanayi bölgesinde; Hangi Sektörlerin yöreye faydalı olacağı, hangi sektörlerin bölgede olması gerektiğine yerel yönetimler ve yörede yaşayanlar karar verip, ona göre planlama yapılmalıdır.

Aliağa Nemrut Körfezinde, halen faal vaziyette 5 adet iskele mevcut olup, her iskelenin kendine ait müstakil karayolu bağlantısı bulunmaktadır. Mevcut 5 iskele, kendi geri sahalarındaki demir çelik ve haddehaneler olmak üzere fabrikalara hizmet vermek üzere projelendirilmiştir. Aynı bölgede 6 adet iskelenin yapımı için de çeşitli çalışmaların sürdüğü bilinmektedir. 

Nemrut Körfezi’nin liman statüsüne kavuşturabilmesi ve ciddi boyutlara ulaşan sorunlarının çözümü için bölgenin bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak re organizasyona tabi tutulması gerekmektedir. Bu yeniden planlama ve re-organizasyon ihtiyacı Aliağa’daki demir çelik sektörünü de yakından ilgilendirmektedir. Bunun için Aliağa-Nemrut'ta bulunan iskeleler bir liman statüsüne sokulmalı, limana kara ve demiryolu ulaşımı sağlanmalı ve bir limanda olması gereken fonksiyonlar Nemrut'a da kazandırılmalıdır.

Nemrut iskeleler bölgesi, sadece demir çelik sektörü için değil, tüm Ege bölgesindeki Sanayi kuruluşları için kullanılır hale getirilmelidir. 400 yatırımcıya yatırım olanağı sunulan, 60 bin işçiye iş imkanı, 250 bin aileye gelir kaynağı, ülke ekonomisine 10 milyar dolarlık üretim yatırımı ve 2 milyar dolarlık ihracat getirisi sağlayacak olan Aliağa Organize Sanayi Bölgesi yatırımcıları ihracat ve ithalatlarını Aliağa Nemrut iskelelerinden yapmayı tercih etmektedir. Önümüzdeki günlerde ALOSBİ’de kurulacak olan fabrikaların antrepo ihtiyaçlarını, sıvı malzeme tahmil ve tahliye depolama ihtiyacını, gaz türevlerini depolama talebini karşılar hale getirilmelidir.

Sonuç olarak Türkiye ihracatında tekstil ve otomotivden sonra üçüncü sırada olan, ve 20 yıldır Aliağa’da yerleşik lokomotif sektörlerden olan demir çelik sektörü, uluslar arası alanda rekabet avantajı kazandıracak yeni yasal düzenlemeler sonucu hem çevreyi koruyucu hem de kapasite ve istihdam arttırıcı yeni yatırımları gerçekleştirebilir. Ancak Aliağa’nın Sanayi planlamasının yeniden yapılması hem sanayi sektörlerinin gelişmesini sağlayacak hem de bölgenin istihdam kapasitesi, verimlilik ve pazarda rekabet şansını arttırıcı bir düzenleme olacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.