3 BİTKİDEN BİRİ TÜRKİYE'DE
Uludağ Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürcan Güleryüz, dünyadaki her üç bitkiden birisinin sadece Türkiye'de bulunduğunu belirterek, "Biyolojik zenginliklerimiz de tarihi miras gibi korunmalı" dedi.
2005-10-08 22:31:46
Uludağ Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürcan Güleryüz, dünyadaki her üç bitkiden birisinin sadece Türkiye'de bulunduğunu belirterek, "Biyolojik zenginliklerimiz de tarihi miras gibi korunmalı" dedi.Türkiye'deki zengin bitki örtüsünün bugün tarım arazisi olarak kullanılma ve kontrolsüz yapılaşma ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Gürcan Güleryüz, "Ülkemiz bitki çeşitliliği açısından Avrupa'dan üstündür. Zira dünyada sadece belli bir bölgede yetişen veya anavatanı belli bir bölge olan (endemik) bitkiler açısından, Türkiye Avrupa'dan üstün olmanın da ötesinde, dünyanın birkaç bölgesinden biridir. Avrupa'nın endemik bitki sayısı toplam 2 bin 750 iken, bu sayı ülkemizde 3 bin adettir" diye konuştu. Türkiye'nin 10 bini aşkın bitki türü bulunurken, bu sayının İngiltere'de 2 bin olduğunu hatırlatan Güleryüz, "İspanya ile eski Yugoslavya'nın 500'er adet endemik bitkiye sahip olduğu bilinmektedir. Toplam bitki sayısı bazında Bulgaristan'ın 3 bin 650, Yunanistan'ın 5 bin, Kıbrıs'ın 2 bin, Suriye-Lübnan'ın 3 bin, Irak'ın 4 bin, İran'ın 8 bin, Fransa'nın 4 bin, Almanya'nın 2 bin 500, İtalya'nın 5 bin 600, İspanya'nın 5 bin, Macaristan'ın 2 bin 214, İzlanda'nın 377, Norveç'in bin 715 adet bitkiye sahip olduğu bilinmektedir" diyerek, Türkiye'nin zenginliğine işaret etti. Türkiye'deki bitki zenginliğinin en önemli sebeplerinden birinin buzul çağlarında Anadolu'nun bitkiler için bir sığınak olmasından kaynaklandığını ifade eden Güleryüz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Günümüzde de Türkiye hiçbir Avrupa ülkesinde olmayan şekilde, 3 farklı bitki alanının kesişme noktasında yer almaktadır. Bu bitki alanları Akdeniz bitki alanı (Akdeniz ve Ege Bölgeleri'ni kapsamaktadır), Avrupa-Sibirya bitki alanı (Karadeniz ve Marmara Bölgesi'ni kapsamaktadır), İran-Turan bitki alanıdır (İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi'ni kapsamaktadır)." Türkiye'deki biyolojik zenginliğin tarım arazisi olarak kullanma ve çarpık yapılaşma sebebiyle kaybedilmek üzere olduğunu kaydeden Güleryüz, "Uludağ'daki biyolojik zenginlik zirvede oteller, dağın eteklerinde ise gecekondular tarafından tehdit ediliyor. Biyolojik zenginliklere de tarihi miras gözüyle bakılması gerekiyor. Uludağ için endemik olan Uludağ kök narı, dünyadaki en yaşlı ağaç topluluklarından biri. Dolayısıyla, yabancı bilim adamları ile tabiat severlerin görmek isteyeceği en önemli tarihi miras. Uludağ'ın şimdiye kadar hep kış turizmiyle ilgili yönü dikkate alındı. Doğu turizmi için de Uludağ müthiş bir kaynağa sahip. Bunun için, Uludağ'da belirli merkezleri turizm merkezi ilan etmektense, biyolojik zenginliğin korunması en akılcı çözüm" şeklinde konuştu. Uludağ'daki 100'ü aşkın bitki çeşidini tanıttığı 'Uludağ Alpin Çiçekleri' isimli bir kitabı da bulunan Güleryüz, kış turizminin merkezi Uludağ'ın biyolojik zenginliği sayesinde yazın da tabiat meraklılarına hitap ettiğini sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.