MEDYA SEKTÖRÜ DİJİTAL DEPREME HAZIRLANIYOR
Deloitte, dijital teknolojiye geçişle birlikte medya dünyasında ortaya çıkacak yeni manzarayı değerlendirdiği “Dijitale Geçiş” başlıklı raporunu yayımladı. Çalışmaya göre, 2012 yılına kadar, medya içeriğinin yaratılması ve içeriğe erişim süreçleri tümüyle dijital hale gelecek. Şirketleri önemli fırsatların beklediği yeni dijital çağda, başarı, gerekli dönüşümü gerçekleştirebilen ve yeni değer zincirinde kendine bir yer bulabilenlerin olacak.
Deloitte’un raporuna göre, dijital teknolojinin en önemli kazanımlarından biri, tüketicinin içeriğe ulaşmasının önündeki yer ve zaman engellerini kaldırması olacak. Artık, tüketici, ödemek istediği bedele göre, hangi içeriğe nerede, ne zaman ve nasıl erişmek istediğine kendisi karar verecek. İçerik zenginleşirken dağıtım kanallarındaki çeşitlilik de artacak. Artan içerik ve fiyat seçenekleri ile kontrol tüketiciye geçerken artan tüketim de gelirlere doping etkisi yapacak.
DEĞER ZİNCİRİNDE BİR YER EDİNMEK
Ortaya çıkacak yeni pastadan pay almak isteyen medya şirketlerinin ise büyük bir dönüşüm geçirmeleri gerekiyor. Analog içerikten dijital içeriğe geçiş, teknoloji ve pazarlamadan küresel dağıtıma kadar medya sektörünün her köşesini derinden etkileyecek. Aslında değişim halihazırda başlamış durumda. TV, radyo ve geniş bant gibi platformlar tüketiciye ulaşma, medya şirketleri ise içerik yaratma tekellerini kaybetmeye başladılar. Rapora göre, 2012’de IP şebekeleri İnternet üzerinden her yere dağıtım yapabilirken içerik yaratmak da kolaylaşacak.
Mevcut tüketici eğilimleri, içeriğe ulaşmanın önündeki zaman ve mekan engellerinin kaldırılmasının gerekliliğine işaret ediyor. Tüketici, kendi ihtiyaçlarına yönelik, daha çok kişiselleştirilmiş ürünlere, istediği zaman ve istediği kanal üzerinden erişmek istiyor. Bu talebi karşılamak için gerekli altyapı ise kablosuz iletişim alanındaki önemli gelişmeler ve iletişim kapasitelerinin artması ile şimdiden hazır hale geliyor.
Dönüşüm, sektörün kendi içinde de önemli bir konsolidasyona yol açacak. Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon şirketleri arasındaki farklılıklar zaman içinde ortadan kalkarken, şirketler hem operasyonel ve teknik yakınlaşma hem de geleneksel birleşme ve satın almalar yoluyla yoğun bir konsolidasyon sürecine girecek. Bu yeni değer zincirinde, “sinema stüdyosu,” “müzik şirketi” ve “televizyon kanalı” gibi geleneksel roller yerini “içerik yaratıcısı,” “toplayıcı” ve “platform sağlayıcısı” gibi yeni rollere bırakacak.
Sektörde, şirketler arasındaki ilişkiler de giderek karmaşık bir hal alacak. Rekabet, işbirliği ve iş ortaklığı ilişkileri iç içe geçerken değer zinciri de bir “değer ağı” halini alacak. Bu ortamda, medya şirketleri, yasaların sınırlarını zorlayarak değer zincirinin tümüne sahip, zinciri kontrol eden dev ittifaklara veya birleşmelere gitmeye zorlanacaklar. İçeriğin yaratılmasından tüketiciye ulaştırılmasına kadar sektör genelindeki birçok alanda faaliyet gösterecek olan bu şirketler daha karmaşık ve riskli bir yapıya sahip olacaklar.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR İŞ MODELİ YARATABİLMEK
“Dijitale Geçiş” raporu işletmelere sağlıklı bir iş modeli yaratabilmenin ipuçlarını da sunuyor. Raporda, sürdürülebilir dijital medya iş modeli için sağlam teknik altyapı, tüketiciyi cezbetme ve uygun mali kaynak mekanizmalarının gerekliliğinin altı çiziyor. Özellikle, sunulan dijital ürün veya hizmetin çekici, ilginç, modaya uygun, kullanıcı dostu, kullanması ve anlaması rahat olması önem taşıyor. Tüketicinin giderek azalan boş zamanının değeri artarken, bu kısıtlı süreyi mümkün olan en zengin deneyimle doldurmak gerekecek.
Dijitale kayışla birlikte, mevcut şirket yapılarında da önemli değişiklikler gerekecek. Kuruluşların iş geliştirme süreçleri ve gelir tahminleri yeni şartlara göre değiştirilirken, BT altyapılarının da fikri mülkiyet ve haklar yönetimi, varlık yönetimi, müşteri yönetimi, finansal raporlama, entegre faturalandırma sistemleri ve diğer birçok alandaki artan karmaşıklığın altından kalkabilecek şekilde geliştirilmesi gerekecek. Dijital medya bölümleri şirketlerindeki yaratıcı ve müşteri süreçlerinin merkezine oturacaklar. Son olarak, insan kaynakları uygulamaları da yeni çıkan ortamın gereklerine göre değiştirilecek. Deloitte’a göre, dijital medya ortamında liderliğin üç anahtarı bulunuyor. İlk olarak, müşterileri cezp edecek güçlü bir marka veya çekici ve kullanıcı dostu bir ürün / hizmet yaratmak anahtar önemde olacak. Ayrıca, şirketler, müşterilerini tutmak ve yeni müşteriler çekmek için, belirli grup ve bireylere özel olarak hazırlanmış içerik sunmak zorundalar. Başarının üçüncü anahtarı ise, tüketicinin değişen ihtiyaç ve tercihleri karşısında gerekli değişiklikleri yapabilecek çevikliğe sahip olmakta yatıyor.Dijital teknolojinin hayatın her alanında kendini gösterdiğini ifade eden Deloitte Türkiye Kurumsal Risk Hizmetleri Sorumlu Ortağı Oktay Aktolun, Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon sektörlerinin yeni bir dönemeçte olduğunu ifade etti. Aktolun sözlerini şöyle sürdürdü: “Dijitale geçiş ile birlikte, medya sektöründeki tüketim alışkanlıklarında da önemli bir değişim yaşanıyor. Örneğin, tüketici hayatını TV kanallarının kendisine sunduğu program akışlarına uydurmak yerine, programların kendi hayatının akışına uymasını istiyor. İnternet üzerinde müziğin yanı sıra TV programları da satılmaya başladı. Ancak, bu değişimin faydalarından yararlanabilmek için yeni dönemin ihtiyaçlarına cevap verecek iş modelleri yaratmak gerekiyor. Özellikle bu ilk dönemde, yarattığı fark ile yeni trendler başlatanlar pazar paylarını artırmakla kalmayacak, pazarı da büyüterek diğerlerinin önünü açacaklar.”
HİÇBİR ŞEY ARTIK ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
Deloitte Teknoloji Medya Telekomünikasyon (TMT) Grubu’nun, sayıları 5000’i geçen üye firmalar ve müşterilerin üst düzey yöneticileri, sanayi ve finans uzmanlarıyla görüşerek hazırladığı “Geleceğe Bakan Göz” başlıklı rapor, bu sektörlerdeki teknolojik gelişmelerin 2010 yılına kadar pek çok alanda yaşamlarımıza damgasını vuracağını gösterdi. Teknolojinin en fazla etkilemesi beklenen alanlar arasında iş hayatı, yolculuk; telekomünikasyon, eğitim ve eğlence sektörleri yer alıyor. Raporda, bu alanlardaki temel teknolojilerin 2010 yılına kadar fazla değişmeyeceği, ancak ürünlerin fonksiyonlarını artıran tamamlayıcı teknolojilerin gelişmeye damgalarını vuracakları vurgulandı. Rapora göre, teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektörlerindeki hizmetlerin hem etkinliği, hem de çeşitliliği artacak. Ancak, evlerden otomobillere, sınıflardan iş yerlerine kadar pek çok alanın iç içe geçmesi ve bağlantıların güçlenmesi, yazılım virüslerinden doğan tehdidin de artmasına yol açacak.
Raporla ilgili bir açıklama yapan Deloitte Türkiye Kurumsal Risk Hizmetleri Sorumlu Ortağı Oktay Aktolun şunları söyledi: “Teknoloji, medya ve telekomünikasyon alanlarındaki yenilikler bir yandan yaşam kalitemizi yükseltiyor, bir yandan da bu sektörlerin gelişimine ivme kazandırıyorlar. İnternet ve cep telefonları bu yönde iyi birer örnek oluşturuyor. Çalışmayı yürütürken, yeniliklerin günlük yaşantımızın değişik boyutlarını nasıl etkileyeceğini göz önünde tuttuk. “Geleceğe Bakan Göz” başlıklı raporumuzun bu bakımdan 2010 yılına yönelik ilginç bir tablo sunduğunu düşünüyoruz.”
İŞ HAYATI EVLERE SIZIYOR
İletişim teknolojilerinin hızla yaygınlaşması sonucunda, 2010 yılında telefonların ve elektronik postanın ulaşamayacağı pek fazla yer kalmayacak. Çalışana evinden ulaşmak ve çalışanın evinden ofise iş yapması iyice kolaylaşacak. Bunun sonucunda iş hayatıyla, ev hayatını birbirinden ayıran çizgi belirsizleşecek. Buna karşılık, çalışanın da ofisteki zamanında, yeni teknolojileri kullanarak alışveriş yapması veya eğlenmesi mümkün olacak.
Ayrıca, iletişim araçlarının güçlenmesi sonucunda, coğrafi olarak birbirinden uzak yerlerde bulunan çalışanlardan oluşan “sanal ekipler” iş hayatında daha çok yaygınlaşacak.
YOLCULUKLAR DAHA GÜVENLİ VE EĞLENCELİ
Ulaşımda devreye girecek yeni robot sistemler sürücüyü destekleyecek ve güvenliği artıracak. Bu sistemler tehlikelere karşı sürücüleri uyarırken, bazı durumlarda direksiyon ve fren kontrolünü devralabilecekler. Bunun yanı sıra, araçla ilgili kritik göstergelerin ön cam üzerinde görülebilir hale gelmesi, sürücüye gözünü yoldan ayırmadan göstergelere bakma olanağı sağlayacak. Araçtaki bir çok sistem ses tanıyarak faaliyete geçecek, böylece sürücü ses kontrolüyle seyir sistemini devreye sokarken, elektronik posta mesajlarını da kontrol edebilecek. Otobüs yolculukları ise eğlence ve İnternet’e bağlanma olanaklarının artmasıyla, adeta evdeki koltukta oturarak yolculuk yapmaya benzeyecek.
TELEKOMÜNİKASYONDA CEP TELEFONU DAHA FAZLA YAYGINLAŞACAK
Bu alanda cep telefonları toplumda yaygınlaşmaya devam ederken, İnternet üzerinden sesli görüşmeyi mümkün kılan VOIP uygulaması da istikrarlı bir şekilde pazar payını genişletmeyi sürdürecek. Sabit telefon kullanan müşteri sayısı ise azalacak. Broadband şebekelerin ağırlığı artacak, ama içerik ve müşteri sayısındaki artış o kadar hızlı olmayacak. Elektronik posta kullanımı da popüler olmaya devam edecek. Genel olarak telekomünikasyon sektöründe fiyat ve performans ilişkisi büyük önem kazanacak. Ürünlere yeni özellikler ekleme konusunda şirketlerin arasındaki rekabet sürerken; bazı tüketiciler sırf en son teknolojiye sahip ürünleri alabilmek uğruna, ihtiyaç duymadığı hizmetleri veren ürünlere yüksek fiyatlar ödemeyi reddedecekler.
EĞİTİMDE ÖĞRENCİLERİN KOPYA OLANAKLARI ARTIYOR
Teknoloji, medya ve telekomünikasyon alanındaki gelişmeler 2010 yılında okullarda öğretmenin yerini alamayacak ama ona büyük destek sağlayacak. Teknolojik gelişmelerin bir başka boyutu ise öğrencilerin kopya çekme olanaklarını artıracak olması. Arama motorlarındaki hızlı gelişmeler ve kablosuz teknolojiler kopya çekmeyi kolaylaştırabilecek.
Dijital Video Kayıt aracı gibi hızla gelişen teknolojiler ise evde eğitim olanaklarını artıracak. Video oyun sektörü eğitim amaçlı oyunlar hazırlayarak pazarını genişletirken, anne ve babaların da gözüne girebilecek.
EĞLENCENİN YILDIZI YİNE TELEVİZYON
Ortaya çıkan çeşitli alternatiflere rağmen, tüketicinin büyük çoğunluğu için eğlencenin ana kaynağı yine televizyon olacak. Yeni teknolojiler izleyicinin kendi program akışını hazırlamasına olanak sağlayacak. Ancak tüketicilerin çoğu böyle bir çabaya girmek yerine, güvendiği televizyon kanallarının program akışına kendisini teslim edecek.. Yine de televizyonda talep üzerine sağlanan içerikte artış yaşanacak. Daha zengin bir içerik, giderek daha fazla büyüyen düz ekranlara yansıyacak. DVD’nin popülerliği de artacak. DVD filmler çok farklı teknolojiler ve ulaştırma yöntemleriyle meraklılarına iletilecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.