Yerel seçimlere aşağı yukarı 1000 gün kaldı. Tatil günleri dahil olan bu rakamı sadeleştirip “iş günü” hesabı yaparak kimsenin canını sıkmak istemem. Meraklısı varsa oturup hesaplar. Aliağa aklandı derken, günler ne çabuk geçiyor.
Bir arkadaşım geçenlerde bana şaka ile karışık “iktidara gelmemize üç yıl kaldı Şenol” dedi.
Bu söz aklıma yıllar öncesini hatırlattı. İlk köşe yazısı yazmaya çalıştığım yıllarda, benim “ağabey” kabul ettiğim ve zübük olduğunu yıllar sonra gördüğüm profesyonel siyasetçi de bana “Faşistlerle hareket ediyorsun Şenol ” demişti.
Şimdi mi ne oldu? Bu sözü söyleyen ve yafta yapıştırılan kişi ile aynı kulvarda, omuz omuza (!) iktidarı alaşağı etmek için gün sayıyorlar. Aklıma geldikçe gülüyorum tabiî ki…
Son seçimlerde, her seçim sonrası olduğu gibi “enkaz kaldırma” çalışmaları içeren siyasi analiz dolusu yazılar yazdım. Tabii ki hiç birini yayınlamadım. Çünkü bu seçimlerde, iktidar olsun, muhalefet olsun, herkes payına düşeni almıştı.
Tabi kuraldır ve kuralları sadece ve sadece ahmaklar anlamazlar. Seçimle gelen iktidarlar, halk adına o koltukları işgal ettiğinde ilk kavgasını koltuk ile yapacağına, düzeni iyileştirmeye çalışacağına, halkın mutluluğu ve refahı için uğraşacağına, dönüp dolaşıp HALK İLE KAVGAYA BAŞLAR.
Bu da “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” sözünü artçı bir şekilde tetiklemeye başlar.
Siyaset biliminde benim yaşayarak öğrendiğim pek çok kural var. Hemen aklıma gelenleri sıralayıp sözü fazla uzatmak istemiyorum
Kural 1: Bu işin “pardon” u beş yıl.
Kural 2: Halkı arkasına almayan her iktidar yıkılır.
Kural 3: İktidarın ne kadar süreceğine halk karar verir.
KURAL 4: HER İKTİDAR KENDİ KADERİNİ TAYİN EDER.
Şimdi oturup ta lafı nereye getirecek bu puşt diyenlere yazacak bir satırım bile yok.
Ama şunu söyleyebilirim, dimyata pirince giden evdeki bulgurdan olan da dahil olmak üzere 5 belediye başkanı eskitmiş birisi olarak yerel iktidarların düştüğü en büyük yanılgı olarak yaptığım tespit,
“YEREL BASINI CİDDİYE ALMAYAN SİYASETÇİ YOK OLMAYA MAHKUMDUR.”
Bu cümleyi neden mi yazdım çünkü her siyasetçinin yaptığı en büyük hata bu!
Neyse, nasıl olsa bundan sonra her hafta sizlerleyim, konuyu enine boyuna anlatırız. kısa bir hikayecik anlatarak bitirmek istiyorum. Bendeniz eski başkan Süleyman Akbıyıkoğlu’nun bu kenti 5 yıl daha yönetmesini isterdim.
Bunu da sadece şu sebebe bağlıyorum; “GEÇİŞ DÖNEMİ”
Sağ iktidara hazır olmayan toplumumuz ne DYP’ye ne MHP’ye iktidarı teslim etmediler.
Ama tüm KAMUSAL UYARILARA(!) rağmen genelde ve yerelde rüzgarlar AKP yelkenlerini fora yaptı.
Demek ki bu halkın sağına soluna belli olmuyor.
Gözüne batmaya gör! Adamı siyaset tarlasına diklemesine gömüyor. NE İKTİDAR TANIYOR NE MUHALEFET ÖYLE DEĞİL Mİ? “Sayın seyirciler.”
Anekdota gelince Akbıyıkoğlu’nun “SORGULATMADIĞI DÖNEM” in başına yıkılmasından sonra bizleri nerde görse mutlaka sarılıp öpüyor. Tatlı sohbetler yapıyor. Kendisi bize nedense iktidarı kaybedince daha sevimli geliyor. Eski başkan ile son durumumuz bu halde…
Peki, aynı başkan iktidar koltuğunda otururken,5 dakikalık randevuyu bile yerel basın mensuplarına çok görürken, bugün ne değişti.
Sayın Akbıyıkoğlu’nu gördüğünüzde lütfen bu soruyu ona sorun ben ne cevap vereceğini aşağı yukarı tahmin edebildiğim için sormuyorum ama siz mutlaka sorun…
Eminim ki size anlatacağı çok şeyler olacaktır. Akbıyıkoğlu, o muhatap kabul etmediği yerel basının önemini Aliağa’da en iyi bilenler kategorisinde ilk sıradadır. Bu gün yerel basına iktidar sahipleri gereken önemi vermiyorlar ise işte o koltuk hastalığındandır. Tedavisi ise “geçiş dönemlerinde” ilk yerel seçimlerde, sandıklar açıldığında hastalık kendiliğinden geçer.
Herhangi bir koltuk sahibi olduğunda kendisini, Ey Yüce Türk Büyüğü sanan zavallılar ordusu…
Her koltuk sahibi kendini vazgeçilmez sanır. Taa ki yüce seçenleri tarafından güney bölgelerine tekmeyi yiyinceye kadar…
Yada evdeki bulguru beğenmeyip dimyata pirince gidene kadar…
Ben ve fikrim hiçbir zaman ne yerelde nede genelde iktidar olmadı ama iktidar olduğunu sanan arkadaşlarımdan biliyorum valla billah iktidardan düşmek hiçbir şeye benzemiyor bilesiniz…
Adama berberde bile sıra bekletirler. Söylediğiniz çay bile şekersiz gelir… Hatta iktidarını kaybetmiş bulunmaz Hint kumaşı vatan evlatlarına 40 yıllık karısı bile kıçını döner.
Benden hatırlatması
Sonra! Köyün Delisi Bana söylemedi. O sayıyı Ben okuyamadım. Falancanın düğünü vardı, filancanın cenazesi vardı. Dinlemem. Yok, efendim Akşam elektrikler kesikti, Cevat Kelle bana gazeteyi getirmedi anlamam. Söylemedi demeyin “Görünen Köyü” okuyanlar okuyamayanlara anlatırlar inşallah…
Allah Yardımcınız Olsun. Pazarınız bereketli olsun. Amin (benim duam kabul olmaz bakın çarenize…)
İKTİDAR OLDUĞUNU, İKTİDAR KALACAĞINI VE İKTİDAR OLACAĞINI SANANLARA EN DERİN SEVGİ VE SAYGILARIMLA.
Benden hatırlatması. Başka ne diye bilirim ki.
Bende laf çok geçimimiz tütünden pardon… Yazmaktan çizmekten. Daha neler yazacağım ama yasalar müsait değil.
SON SÖZ :“GEÇMİŞİ OKUMAYAN GELECEK YAZAMAZ.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.