Katil Faylara Dikkat

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Fen Bilimleri Enstitüsü Deprem Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Uluğ, ''İzmir'de her 300-400 yılda bir büyük deprem meydana geliyor. En son büyük deprem 1688'de meydana geldi ve kentin haritası değişti'' dedi.
Prof. Dr. Uluğ, İzmir Yerel Gündem 21'in ''İzmir'in Depremselliği ve Doğal Afetlere Yönelik Kriz Yönetimi'' konulu toplantısında, Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu hatırlattı.
Tarih boyunca İzmir ve çevresinde yıkıcı depremlerin meydana geldiğine işaret eden Prof. Dr. Uluğ, ancak kentte yıkıcı depremlerin olma periyodunun diğer bölgelere göre daha uzun olduğunu bildirdi.
Kentte en son yıkıcı depremin 1688'de meydana geldiğini ve kentin haritasının değiştiğini dile getiren Prof. Dr. Uluğ, şöyle konuştu:
''İzmir'de büyük deprem olmayacağı yönündeki iddiaların aksine büyük ve yıkıcı depremler oluyor. Ancak bunun periyodu diğer bölgelere göre daha uzundur. 300-400 yılda bir büyük deprem meydana geliyor. Son deprem 1688'de oldu. Bizim katil faylar dediğimiz faylarımız var. İzmir, Tuzla, Karaburun, Bergama, Foça fayları bunlardandır. Katil fayların yanı sıra bir de çevremizde Midilli ve Sakız fayları gibi ana faylar da bulunmakta. Buralarda meydana gelen büyük depremler de İzmir'i etkiliyor.''
Prof. Dr. Uluğ, İzmir'deki yerleşimin deprem açısından sağlıklı olmadığını belirterek, kentin sahil bölümünde denizden kazanılan yerlerde inşa edilen yapıların olası bir depremde büyük hasarlar görebileceğine işaret etti. Uluğ, ''Zemine ve temele bedelini ödemeden bina yaparsanız, meydana gelebilecek bir depremde bedelini ödemek zorunda kalırsınız'' dedi.
ALİAĞA DİRİ FAY HATTINDA
Geçtiğimiz yıllarda ortaya konan bir bilimsel çalışma ile Aliağa’da bulunan Türkiye’nin dev petrokimya tesisleri PETKİM, TÜPRAŞ ve Petrol Ofisi ile LPG depolama tesislerinin, büyük bir deprem riski bulunan diri fay üzerine kurulduğunu ortaya koymuştu.Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) tarafından hazırlanan, “Aliağa İlçesinin Arazi Kullanım Potansiyeli” başlıklı rapor, Helvacı’dan başlayarak Ilıcaburun mevkisinden Ege Denizi’ne giren fayın diri ve büyük bir deprem riski taşıdığını ortaya koyuyor.
Petrokimya ve LPG dolum depolama tesislerinin bulunduğu zeminin aktif bir fay üzerinde bulunduğunu ve ne kadar önlem alınırsa alınsın sanayi tesisi kurmaya kesinlikle müsait olmadığını belirten Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Anabilim Dalı Başkanı ve Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Prof. Atilla Uluğ, “Aliağa fayı, hareketli bir faydır. Bu fay, Marmara depremine sebep olan Kuzey Anadolu fayının bir uzantısı olan paralel bir faydır. Kuzey Anadolu fayındaki depremler ya da enerji birikimi, Aliağa fayını da tetikleyebilir ama bu ne kadar sürede olur bilemeyiz.” şeklinde konuşmuştu.
-''EĞİTİM ŞART''-
Afetlerden kurtulmanın tek yolunun eğitim olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Uluğ, afetler konusunda toplumun her kesiminin bilinçli ve bilgili olması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Uluğ, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, ancak bilinçli davranılması halinde daha az zararla kurtulunabileceğini kaydetti.
İzmir İl Sivil Savunma Müdürü Faruk Üner de deprem gibi olağanüstü durumlarda kaosla karşı karşıya kalındığını, bundan en az etkiyle kurtulmak için iyi bir doğal afet planına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Afet yönetiminde olağanüstü koşullarda nelerin yapılacağı daha önceden belirlenerek ortaya çıkabilecek sorunlara karşı hazırlıklı ve eğitimli olunması gerektiğini anlatan Üner, bunun için bütün güçlerin birleştirilerek tek elden yürütülmesine ihtiyaç olduğunu bildirdi.
Üner, yıl sonuna doğru Aliağa'da deprem, nükleer, biyolojik ve kimyasal kirlenmeyle mücadeleyi de içine alan kapsamlı bir tatbikatı gerçekleştireceklerini ifade etti.