Kahraman Cengiz Yazıyor

SANAYİ İLE TURİZM
Sevgili okuyucular,
Aliağa ismini hangi gazetede görsek hemen aklımıza Tüpraş, Petkim gelmektedir. Aliağa ismin yanında bir turizm kenti olmaz mı? Sorusu benim hep kafama takılmıştır. 1972 yılından itibaren Aliağa’nın yerel yönetimiyle ilgileniyorum. İki dönemde belediye meclis üyeliği, Çamlık Spor Kulübüne ve Aliağa Spor Kulübüne başkanlık yaptım. Birden çok kooperatifte ve dernekte görev aldım. Kimin de başkan, kimin de üye  oldum. Belediye Meclis üyeliği yaptığım dönemlerde Aliağa’nın kentleşmesine katkı koymaya çalıştım.
18 Nisan 1999’da yeniden Belediye Meclis Üyeliğine seçildim. Belediye Meclisi içinde yapılan görev bölümünde Meclis Başkan Yardımcılığı ve İmar Komisyonunda görev aldım. Her iki görevi de 5 yıl sürdürdüm. O zaman ki Belediye Yasasında İmar Komisyonu zorunluluğu olmadığı halde Sn Hakkı Ülkü’nün başlattığı gelenek devam ettirildi. 9 kişiden oluşan İmar Komisyonlarına 5 yıl başkanlık ettim.
1998 yılı öncesi de Belediye Meclis Üyeliği yaptığım için Aliağa’nın konumu hakkında çok fazla bilgi edinmiştim. Tekrardan Belediye Meclis Üyeliği ve İmar Komisyonu Başkanlığı yapmam Aliağa’nın geleceği hakkında fazla bilgiye sahip olmama neden oldu. Çandarlı Körfezi içinde güzel bir limanı olan Aliağa limanı kucaklayan yerleşimi ile sanayi kimliğini, bir turizm kenti olma kimliği ile de birleştirebileceğini gördüm.
Biliyorsunuz, Çandarlı Körfezi dünyaca ünlü rüzgar üreten sayılı körfezlerden biridir. Aliağa yılın 300 günü Çandarlı Körfezi’nden aldığı kuzey rüzgarı ile kent kirlilikten temizlenmektedir. Akdeniz ikliminden farklı Doğu Anadolu İklimi varmışcasına İzmir’den Çanakkale istikametine giden vatandaşlar Çitlembik mevkiinde rahat bir nefes alarak, kışın kışlığını; yazın da Doğu Anadolu serinliğini yaşıyorlar.
Aliağa’nın 2 km uzunluğundaki plajlarında bulunan kum, Ege ve Akdenizin yüzlerce km uzunluğundaki kıyılarının çoğunda yoktur. Sanayinin ürettiği hava kirliliği plajlar mevkiine ulaştığı vaki değildir.kuzeyden esen yıldız ve kuzeydoğudan esen poyraz kirli havayı güneye  itmektedir.bir başka özellikte 2 km.lik kıyı şeridinin devamı olan kent içi kıyı şeridi ve hiç el değmemiş Antik kent olan Myrina’nın plajlar mevkiinde olması; dünyaca ünlü Kyme kentinin Aliağa sınırları içinde bulunması ve İtalyan profesör Sebastiyan Laguna’nın ifadesine göre Aliağa’nın Bergama’yı geçeceği görüşü Aliağa’yı bir sanayi kenti kimliğine hapsetme anlayışı korkunç bir hata olacağını ortaya koymuştur.
Turizm dendiğinde ilk akla gelen deniz ve güneştir. Aliağa bir dönem denizini çok güzel kullandı. Aliağa plajları o dönemdeki işletmecisi olan Tüpraş Eğitim ve Dinlenme Tesisleri Türkiye’nin de ilgi odağı oldu. Özelleştirme sevdası Tüpraş’ı yok etmekte kalmadı, tesis ve deniz güzelliğini de yok etti. Hem milyarlarca YTL paramız havaya uçtu. Hem de sanayinin boğduğu kentte turizme açılan kapı kapatıldı. Aliağa halkı arasında Tüpraş plajı olarak bilinen o güzelim tesis de yok oldu. Tesisin yok edilmesine göz yumanlar ve bunda katkısı olanlar dünyanın hep böyle kalacağını düşündüler. Artık Aliağa’da turizm olmaz düşüncesine kapıldılar. Aliağa’nın turistik geleceğini göremediler!
Belediye Plajlar mevkiinde bir düzenleme yaptı. Bu düzenlemeyi beğenenler de oldu, beğenmeyenler de. O başka bir konu! Bu kentin geçmişinde emeği olan biri olarak benimde bu konuda söyleyeceklerim var:
O düzenleme ne için yapıldı?
 Halkın denize olan ihtiyacının giderilmesi için mi?
-Evet.
 Yok edilen Tüpraş Plaj Tesisi belediyenin yaptığı tesisten daha geri miydi?
-Hayır.
Yeni yapılan bu tesisin yanında Tüpraş’ın yaptığı o güzelim tesiste olsaydı kötü mü olurdu?
Biz Aliağa’da ne istiyoruz. Aliağa’nın vizyonunun yükselmesini! Aliağa’nın sahip olduğu sanayi potansiyeli ile bir turizm kenti olmasını. İstenirse Aliağa’daki güç, Aliağa’yı bir turizm kenti yapmaya yeter de artar bile.