GÜREŞE DOYMAYAN ESKİ PEHLİVAN, CHP
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi
Göle maya çalan Nasrettin Hoca’nın ‘ya tutarsa’ misali…
CHP’li seçmenlerde 6 yılda 6 seçim kaybeden Kılıçdaroğlu’ndan medet umuyorlar halen…
Leyleğin ömrü laklakla, kurbağanın ki vakvakla geçermiş…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun hayatı da ‘CHP’yi iktidara taşıyacağım’ söylemiyle geçiyor.
Masallarda girizgâh olarak kullanılan, ‘Az gittik uz gittik. Dere tepe düz gittik. Bir de dönüp baktık ki ne görelim? Bir arpa boyu yol gitmişiz’ tekerlemesi aslında ne güzel de uyuyor Kılıçdaroğlu’nun CHP’sine…
Deniz Baykal’ın kaset komplosuyla devrilmesinin ardından büyük umutlarla CHP Genel Başkanlığına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun döneminde başarı, yani oy oranı noktasında ne değişti ki Allah aşkına CHP’de?
Amacım seçim sonuçları üzerinden eleştirmek değil Kılıçdaroğlu’nu…
Zira Kılıçdaroğlu’nun adı; ‘Hıdır’ elinden gelen de budur! Değil Kılıçdaroğlu, başında alleme-i cihan olsa CHP’nin Türkiye’de ki ortalama oyu yüzde 25’dir nihayetinde…
Yüzde 25’e adeta perçinlenerek yıllardır yerinde sayan CHP, ne bir adım ileri, ne de bir adım geri gidebilmiştir.
(Kılıçdaroğlu’nun başarı olarak nitelediği binde 35'lik oy artışını saymazsak!)
CHP’nin her başarısızlığında birileri çıkıp, ‘CHP tek parti döneminde yaptıklarının bedelini ödüyor’ tespitinde bulunuyor.
Ben bu tespite inanmıyorum.Kaldı ki öyle olmuş olsa dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit,1977 yılında CHP’yi yüzde 42 oy oranına nasıl taşıyabilirdi ki?
Kemal Kılıçdaroğlu, güya ilk zamanların da kendine Ecevit’i örnek almaya çalıştı, ancak kurultayda kasketini başına geçirmek yetmedi Ecevit’in CHP’si olmaya…
Yetmez tabi ki, Ecevit’in döneminde CHP varoşların, orta direğin, yani halkın partisi konumundaydı. Bugün gelinen noktada ise; kendisini 'entelektüel' olarak niteleyen, halka tepeden bakan, seküler ve burjuvaların partisi konumunda…
İsterseniz şimdi bir parantez açıp, CHP’ye genel de hangi kesimlerin oy verdiğine bakalım.
- Rakı masalarında vatan kurtaranlar.
- Unlarını eleyip eleklerini asan bazı asker ve bürokrat emeklileri…
- Vesayet dönemini özleyen bürokrasi ve bazı ordu mensupları…
- Deniz kenarında viskisini yudumlayanların bir bölümü…
-İnandıkları Marksist Leninist ve Maoist ideolojinin dünyada çökmesinin ardından tutunacak hiçbir dalı kalmayanların bir kısmı…
- CHP’yi kılcal damarlarına kadar ele geçirip, parti içinde egemenliğini ilan eden Alevi kesim ile birlikte ılımlı Kürtler.
-AK Parti düşmanlığını kendine şiar edinen, sadece AK Parti’ye zarar vermek için her şeyi mubah sayan, hatta bu uğurda ülkesine zarar vermeyi bile göze alarak terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olan Parti’ye sempati duyanlar.
- 1 yumurtayı 5 kişinin taşıdığı İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi, kadrolaşan CHP’li Belediyelerde istihdam edilenler ve onların yakınları…
- Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucusu olmasının büyük avantajını yaşayan CHP’yi, Atatürkçü bir parti olarak görenler.
- ‘Benim babam CHP’liydi, bende CHP’yim’ diyerek, CHP’nin tüzüğünü bile okumadan, futbol takımı tutar gibi Parti tutanlar.
- Ve Türkiye’nin sol cenahında bir ikinci alternatif parti olmadığı için; CHP’ye kerhen ve sehven oy verenler.
Parantezimizi burada kapatıp yazımıza devam edelim;
CHP olarak Türkiye'nin 81 ilinde sadece 13 il belediyesine sahipsiniz,
1 Kasım sonuçlarına göre 200 İlçede oyunuz yüzde 10’un altında,
Güneydoğu’da ise esaminiz okunmuyor, başka partilerden oy alamıyorsunuz,
Kalemiz dediğiniz İzmir’den bile tulum çıkaramıyorsunuz,
Son 6 yılda neredeyse 100’e yakın genel başkan yardımcısı değiştirmişsiniz,
8 kez kadrolarda revizyon yapmışsınız,
Atatürk’ün koltuğunda oturan Genel Başkanınızı her seferinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na ezdirmişsiniz. (Aziz Bey, Deniz Baykal döneminde aynı hareketleri yapabiliyor muydu?)
Teşbihte hata olmazmış; siz bu kafayla giderseniz askere, biraz zor alırsınız tezkere…
Hatta bırakın iktidar olmayı bir kenara; olası bir alternatifin ortaya çıkması durumunda CHP bakiyesini yitirebilir.
Doğduğu yerden aday olmaya cesaret edemeyen ve İzmir’in hoşgörü deryasına sığınarak oy dilenen Kemal Kılıçdaroğlu, 6 yıldır Deniz Baykal’ın bıraktığı miras üzerinden yaşıyor.
Bir zamanlar CHP’yi baraj altından alarak Atatürkçülük ve laiklik politikaları üzerinden partisini önce TBMM’ye, sonra da yüzde 23’lere taşıyan Deniz Baykal’ın mirasını hoyratça kullanıyor Kılıçdaroğlu…
Özellikle bu son dönemde, Cumhuriyeti kuran Parti’nin genel başkanına yakışmayacak bir siyaset anlayışı sergileyen Kılıçdaroğlu’nun bir dediği bir dediğine tutmayan, kendisiyle çelişen açıklamalarını ve CHP’nin kutsal ilkelerine ters düşen bazı girişimlerini gerçek CHP’lilerin daha ne kadar sineye çekeceğini merak ediyorum doğrusu…
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na hakaret etmeyi siyaset sayan
Kılıçdaroğlu, bu saldırgan tavrıyla Tayyip Erdoğan düşmanlarını mutlu ediyor olabilir.
Ama bu siyaset anlayışının toplum nezdinde hoş karşılanmadığını ve partisine puan kaybettirdiğinin de altını çizmek gerekir.
Zira Recep Tayyip Erdoğan’ı diktatörlükle itham eden Kılıçdaroğlu’nun parti içinde ne kadar demokratik davrandığı aşikârdır.
Yerel seçimde kafana göre aday belirleyeceksin, kurultayda karşına rakip çıkartmayacaksın ondan sonra da demokrasiden bahsedeceksin…
Kusura bakma Sayın Genel Başkan, şimdi Başbakan Ahmet Davutoğlu çıkıp, “dinime laf eden Müslüman olsa bari” dese haksız mı sayılır?
Son söz: Ne onuncu yıl marşı çalmakla, ne de motorları maviliklere süreceğiz, bir ıslıkta sen çal demekle olmuyor bu işler.
Aliağa Haber / Foça HaberAliağa / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber / İzmir Yeni Vizyon Gazetes
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.