NE KADAR ÇIPLAK OKURSANIZ BU KİTABI, O KADAR ÇOK AYNA DÖNER SİZE
Aliağa Haber / Foça HaberAliağa / Dikili Haber / Bergama Haber / Karşıyaka Haber/ Menemen Haber / İzmir Yeni Vizyon Gazetesi
“Azap veren sancıların büyük hediyeleri vardır” diyen İzmirli Psikolog Mehlika Dülger’in birçok meslektaşının aksine spritüel bir yaklaşım ortaya koyarak ve bu yaklaşımı bilim ile desteklediği ilk romanı Kedra yayınlandı.
Kendi hayatında aradığı bir cevap ile Kedra’yı yazmaya karar veren ve psikolojideki "gölge" kavramından yola çıkan Psikolog Mehlika Dülger, kitabın teorisini "Gölgedeki karanlığınla buluşmazsan, yaşam her daima içinde yarım kalır" olarak tanımlıyor.
Kedra, okuyucunun aynadaki karanlık görüntüsüyle barış yapma yolculuğunda okura bir terapist olarak eşlik ediyor. Kitabı yazarken ağırlıklı olarak “ayna, rol değiştirme, büyülü orman, büyü dükkanı, boş sandalye tekniği, monodrama, monolog, vücutta gezen duygular, rüya” gibi psikodramatik teknikleri ve destekleyen teknikler olarak “kısa süreli çözüm odaklı terapi, Silva metodu, oto hipnoz” tekniklerinden yararlanan Mehlika Dülger, bir içsel yolculuk romanında bu kadar farklı tekniklerin bir arada ilk defa kullanıldığını belirtiyor.
Yazar, Kedra ile okura neyi nasıl yapmasını söyleyen kişisel gelişim kitaplarının aksine, “Yüreğine giden yolda, birçok çakıl taşı arasından özgür iradenle kendi çakıl taşını seçmeyi ve taşları elinle dizerek, kendi yolunu yaratmayı vaat ediyorum” diyor.
Kedra’yı bir içsel yolculuk romanı olarak tanımlayan Psikolog Dülger, “kitapta tüm psikoloji ve spritüel bilgiler, bir roman örgüsünde verilmiştir. Bu nedenle kendi alanında böyle bir tarzın ilk defa denendiğine inanıyorum. Kitap, arafın mührünü açmış, şu anda çağımızın en büyük problemi olan insanların içindeki hiçbir şeyle dolmayan "boşluk" duygusunun arka alanındaki anlamını bir harita gibi açarak, bir nokta atış yapmış ve bu haritadaki yol haritasını sunarak bilim dünyasına farklı ve renkli bir soluk getirmiştir” diyor.
Aynadaki çıplak suretiyle barışan kadının hikâyesini ele alırken, psikoloji ve spritüel öğretilerle örülerek yazılmış bir roman…
Kedra, yaşadığı kaybın ağırlığıyla, acısıyla baş edebilmek için, o güne kadar hiç farkına varmadığı, kendi kaynaklarından güç alarak yeniden doğan, zihninin duvarlarını yıkıp aynadaki çıplak suretiyle barışan bir kadının hikâyesi.
Kitabın ilk bölümünü “Kişinin kendiyle kurduğu ilişki” diye tanımlayan ve okuyucuya geçmişle hesabını kapatmadıkça, “an”la temas edemeyeceğini, söyleyen yazar, “Kişinin toplumla kurduğu ilişki” olarak tanımladığı ikinci bölümde; sırtımızda bize ait olmayan yüklerin bugünkü hayatımıza ve toplumla girdiğimiz ilişkiye yansıyış biçimini ele alıyor.
“An”ı yakalayabilmek için yaradılışımızla barışmalıyız. Bunu yapamazsak, boşluk duygusuyla yaşarız. Her insanın içinde var olan aydınlık ve karanlık (gölge) yan yaradılışımızın bütünlüğüdür. Yaradılışımızı ortaya koymak için, “gölgemizle” barış yapmak esastır” diyen Psikolog Mehlika Dülger, tüm eğitim ve mesleki yaşantısından edindiği bilgi ve tecrübeleri okuyucularına bir roman formatında aktarıyor ve anahtarı ellerine veriyor.
Okurun kendine, hayatta yarım bıraktığı meselelerine, karanlıklarına doğru içsel bir yolculuğa çıkaracak olan Kedra için yazar, “okur, kitapta hayatta bir yetişkin olarak kendi arzu ve ihtiyaçlarını fark edip sahip çıkmadıkça, çocukluğunda yazdığı senaryoya bağlı kalarak, çocukluk ihtiyaçlarını telafi etmeye çalışan bir hayat planına takılı kalarak, üzerine ait olamayan kıyafetlerin ağırlığıyla bir hayalet ruh olarak, boşluk duygusuyla yaşayacağıyla yüzleşecektir. Kedra okura, kendi arzu ve ihtiyaçlarına sahip çıkıp, kendi sınırlarını oluşturmayı ve gerçek değerine ulaşmayı vaat ediyor” diyor. / EGE BASIN GRUBU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.