Perakende sektörünün önde gelen kuruluşlarında tam süreli (Full-time) iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin yanı sıra, en az onlar kadar da kısmi süreli (part-time) iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin bulunduğu bir gerçektir. Yıllardan beri yasal asgari ücrete göre belirlenen saat ücreti ile çalıştırılan, genellikle de çalışma süresi full, ücreti ise part olan bu işçilere, 10 Haziran 2003 te yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Yasası ilk kez bazı haklar getirmiştir. Yasanın 5. Maddesi, "İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz." İlkesini hüküm altına almıştır. 13.Madde ile de; "Kısmi iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi,ayırımı haklı kılacak bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmi süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. Kısmi süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir." Hükmü ile de kısmi süreli çalışan işçilerin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatlerden çalıştıkları süreye orantılı olmak üzere yararlanmalarını kesin hüküm altına almıştır. Bu hüküm gereğince; full-time işçinin aldığı ikramiye,yakacak,yol, yemek, bayram, izin parası vb. gibi ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatlerden, part-time işçi de çalıştığı süreye orantılı olarak yararlanacaktır. Kısmi süreli (part-time) çalışan işçilere, yasanın kesin hükümleri gereğince uygulanması öngörülen bu haklar, ne yazık ki, yasa tanımaz işverenler tarafından gasp edilmektedir. Başta Migros, Gima,Carrefour, Tansaş, Kipa, Real, Praktiker, Bim ve İsmar gibi büyük perakende satış zincirleri başta olmak üzere bütün market zincirlerinde kısmi süreli çalışan işçilerin İş Yasasından kaynaklanan bu hakları ödenmemektedir. Bu konu ile ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yapılan başvurulur üzerine;Bakanlık Müfettişleri, Migros ve Gima satış mağazalarında denetim yapmışlar, denetim raporlarında bu kanunsuzluğu açıkça belirterek; işverenliklere,ilgili yasa hükümlerine uymalarını ve işçilerin 2003 yılı haziran ayından bu yana ödenmeyen haklarının da ödenmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Bakanlığın, 24-25 Şubat 2005 te yaptığı bu yazılı ikaz ve bildirimlerine karşın; ilgili işverenlikler, yasayı açıkça çiğnemeye devam etmişlerdir ve hala daha devam etmektedirler. Binlerce işçinin trilyonlarca liralık yasal hakkı gasp edilmiştir ve hala daha edilmektedir.
İşverenlerin bu yasa tanımaz uygulamalarına karşı 31.05. 2005 te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurarak, söz konusu işverenlikler hakkında 4857 Sayılı İş Yasanın 102.Maddesinde öngörülen cezai yaptırımın uygulanmasını,"bu durumda olan her işçi ve her ay için hükmedilen para cezasının" uygulanmasını talep ettik. Aradan dört ay geçmesine karşın Bakanlığın, her nedense, bu yetkisini kullanmadığına, yasaları açıkça çiğneyen işverenler hakkında trilyonlarca liralık cezai yaptırımı uygulamaktan kaçındığına tanık olduk. Şimdi sayın Bakan'a soruyoruz: Bu işverenlikler yasaların üstünde midirler? Yasanın cezai hükümlerini uygulamaktan niçin kaçınıyorsunuz ? Niçin yasal yetkinizi kullanmıyorsunuz, görevinizi yapmıyorsunuz?
Bu sorularımızın cevabını istiyoruz.
Tez-koop-İş Sendikası İst.2 nolu Şube
Başkanı
Abdurrahman TETİK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.