Çevre Kirliliği Yılların İhmali

CNN TÜRK TELEVİZYONUNDA CANLI YAYIN KONUĞU OLAN BELEDİYE BAŞKANI TANSU KAYA, ALİAĞA’DA ORTAYA ÇIKAN ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN YILLARIN İHMALİNDEN KAYNAKLANDIĞINI SÖYLEDİ

Aliağa Belediye Başkanı Tansu Kaya, CNN TÜRK Televizyonunda yayınlanan ve Çiğdem Anad’ın hazırlayıp sunduğu “Ajans” programına konuk oldu. Aliağa’daki çevre kirliliği’nin boyutlarının ele alındığı programda Çiğdem Anad’ın sorularını yanıtlayan Başkan Kaya, “1978 yılında sanayi bölgesi ilan edilen ilçenin, yılların ihmali ile birikmiş çevre kirliliği sorununu temizlemek bize nasip oluyor”  dedi. Başkan Kaya, Aliağa 1978 yılında ağır sanayi bölgesi ilan edilmiş, arkasından da 1985 yılında yine Gemi Söküm Bölgesi ve Enerji yatırım bölgesi olarak belirlenmiş bir ilçedir. Bugüne kadar ilçede kurulmuş olan sanayi tesisleri ile birlikte yapılması gereken birçok iş de yapılmamıştır. Sanayi tesisleri beraberinde de birçok sorunu günümüze kadar taşımıştır” diye konuştu.

SORUNUN KAYNAĞINI TESPİT EDİYORUZ

Aliağa Belediye Başkanlığı görevine geldiklerinde ilk icraatlarından birinin çevre kirliliğinin durumunu tespit ettirmek olduğunu belirten Başkan Kaya, “sorunun kaynağını doğru tespit etmek gerekir diye düşünerek, ilk işimiz 9 Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği ile birlikte Aliağa’nın Hava Kirliliği haritasını çıkarmaya başlamak oldu. İlkini yaptığımız bu çalışmada hava kirliliği ölçümleri tamamlandı kirliliğe kim ne kadar sebep oluyor ortaya çıkarıldı. Şimdi ikincisini yapmakta olduğumuz çalışmada da 9 Eylül Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Tübitak ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Belediyemiz işbirliği halinde şu an 50 değişik noktada hava kirliliği ölçümlerini yapmaktadır. Bu ölçümler bir yıl süre ile devam edecek. Aliağa'nın sanayi kaynaklı çevre kirliliğinin boyutlarını belirlemeye yönelik bu çalışmada önemli sonuçlar elde ediliyor” şeklinde konuştu.

İLÇE MERKEZİNDE KİRLİLİK KORKULAN BOYUTTA DEĞİL

Çalışmanın ilk bölümünü oluşturan ilçede kış aylarında yapılan hava kirliliği ölçümünde kirliliğin korkulacak boyutlarda olmadığının ortaya çıktığına işaret eden Başkan Kaya, “Bunun nedeni ise Aliağa’nın mevcut coğrafi konumundan dolayı hakim rüzgarın kuzey ve poyrazdan esmesidir. Rüzgar nedeniyle güney bölgelerde kirlilik daha fazla görünüyor. Yapılan araştırmada, Aliağa’nın içinde partikül maddenin normal seviyede olduğu ve kanser riskinin korkulacak boyutta olmadığı da görülüyor. Bunda da PETKİM ve TÜPRAŞ’ın doğalgaz dönüşümünü büyük oranda gerçekleştirmiş olması etkin rol oynuyor” dedi

KİRLİLİK YILLARIN İHMALİ

Aliağa’daki mevcut kirliliğin yılların ihmalinden kaynaklandığına dikkat çeken Başkan Kaya, “2004 yılında biz görevi devraldığımızdan bu güne bir çeşit tarama yapıyoruz. 1978 yılından bugüne ilçede kirletici vasfı yüksek fabrikalar kurulmuş ve PETKİM hariç diğerlerinin hiçbirine GSM (Gayrı sıhhi Müessese) ruhsatı verilmemiştir. TÜPRAŞ dahil ilçede birçok sanayi tesisi bizim zamanımızda GSM ruhsatı aldı. Halbuki, ağır sanayi’nin işlendiği fabrikalarda GSM ruhsatını almadan bu tip fabrikaların kurulmasına izin verilmemesi gerekirdi”dedi. 

DEMİRÇELİK TESİSLERİ VE GEMİSÖKÜM ATIKLARINI NE YAPIYOR?

Geçmiş yıllarda demirçelik tesislerinin atıklarını dökmeleri için, ne ilgili bakanlıkların ne de belediyenin yer göstermediğine dikkat çeken Başkan Kaya, “Demirçelik fabrikalarından çıkan atıklar üçe ayrılıyor; Curuf, tufal ve Baca tozu dediğimiz tozlar. Biz çevre bakanlığı ile yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde TÜBİTAK’ta bu maddelerin analizlerini yaptırdık. Curuf ve Tufalın tehlikesiz atık olduğu, baca tozunun ise tehlikeli atık içerdiğini bilimsel olarak ortaya koyduk. Şu an için ayrı depolanmakta olan bu atıklardan curufların karayollarında dolgu malzemesi olarak kullanılması tescillenmiş durumda” dedi.

Aliağa’da yılların ihmali ile birikmiş çevre kirliliğinin kontrol altına alınmaya başladığını ifade eden Başkan Kaya, “Bugüne kadar ilçede kurulan bu fabrikaların gereken kontrolleri, ruhsatları ve izinleri verilmesi gereken kurumlar tarafından verilmediğinden ve demirçelik fabrikalarından çıkan tehlikeli atıklar ile diğer atıkların bir arada depolanmasından dolayı, tescillenmiş 8 milyon ton civarında tehlikeli atık bugün fabrikaların bacalarında yığılı olarak bulunuyor. Bu bizim önümüzdeki en büyük sorunlardan bir tanesi. Çevre Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde bunu belli bir noktaya getirdik. Çaltıderede, ekonomik ömrünü tamamlamış bazalt ve taş ocaklarımız var.  Burası yaklaşık 15 milyon ton kapasiteli. Şu an biz buranın zemin etütlerini yaptırıyoruz. Zemin geçirimsizliği on üzeri eksi yedi mertebelerinde çıktı. Çevre Bakanlığı bizden zemin geçirimsizliğinin on üzeri eksi dokuz olması gerektiğini yazı ile bize iletti. Taş ocaklarındaki aralarda çok ufak kil boşluklarının istenilen oranda geçirimsizliğin sağlanamamasına sebep olduğu tespit edildi. Bu kil boşluklarına beton enjekte edilerek istenilen standartlardaki geçirimsizlik sağlanmaktadır. Bu geçirimsizlik sağlandığında biz şu an fabrikaların bahçelerinde yığılı bulunan tehlikeli atıkları uygun bertaraf koşullarında, yönetmeliğe uygun olarak depolayarak bu kirliliği ortadan kaldıracağız. Biz iki senede bu noktaya geldik. İşin çok büyük bir kısmını hallettik. Zannediyorum 5-6 ay içinde istediğimiz sonucu elde edeceğiz” şeklinde konuştu.