Burhan Özfatura Yazdı

BELEDİYE BAŞKANLARINA UYARI        
Görev sürenizin yarısına gelmek üzeresiniz. Bundan sonra, zamanın daha hızlı aktığını göreceksiniz. Ve seçim tarihi geliverecek. Bu bakımdan, bir gönül dostunuz olarak, bazı hususları hatırlatmayı gerekli gördüm:
1- Bundan sonraki sürenizle ilgili olarak; çok ciddi, gerçekçi bir iş programı yapınız. Bitiremeyeceğiniz işlere başlamayınız. Çok işe başlayıp, yarım bırakmayın. Hayalperest davranmayın. Şovu değil, yararlı icraatı tercih edin.
Muhtarların, partililerin, vatandaşların talebi bitmez. Herşeyin başında kaynak gelir. Ayağınızı yorganınıza göre uzatın.
2- Göreviniz tayin/terfi/torpil/iş takibi değil, şehrin tümüne hizmettir. Şu halde, ferdi taleplerle zamanınızı israf etmeyin. Genel konulara vakit ayırın. (Bu tür icraatlar oy filan getirmez. En fazla ihaneti, parti kanalıyla işe aldıklarınızdan görürsünüz. Sizi, hemen yeni başkana satarlar.
Kimseden teşekkür beklemeyin. En fazla nankörlüğün, en çok iyilik yaptıklarınızdan geleceğini bilin.)
3- Ailenize, akrabalarınıza ve gerçek gönül dostlarınıza vakit ayırın. Koltuk dostlarının, geçici olduğunu, size değil makama bağlı olduğunu unutmayın. Görevden ayrılınca, tümü yeni başkanın çevresini saracaktır.
Bunu unutmazsanız, görev bitince mutsuz olmaz, sükut-u hayale uğramazsınız. (Pazara kadar değil, mezara kadar sözü, bir büyük yalandır. Sandık sonuçları belli olunca, tümü sizi terk edecektir.)
4- Bir gün, başkanlığın biteceğini unutmayın. İş düzeninizi bozmayın. (Ne yazık ki, emekli bile olamamış, çok sıkıntı içinde, ne kadar çok başkan gördüm.)
Parti, genel başkan, milletvekilleri, size sahip çıkmaz. Hatta, görüşmek bile istemezler. Sizi yük gibi görürler. (Herkes, benim kadar şanslı olamaz. Cenab-ı hak, beni hiçbirine muhtaç etmedi. İyi bir maliyeci olarak sıkıntı çekmedim. Ama ne genel başkanlar, ne milletvekilleri, hatırımı sormadı. Gerçi, ben çok sayıda gerçek dostu olmanın mutluluğunu yaşadım. Her gittiğim şehirde vatandaşların, samimi sevgisini görmek, bahtiyarlığını tattım.) (Bu arada, Hüseyin Özdilek, Ahmet Sevil, Aslan Önel, Vefa Küçük, Mehmet Niyazoğlu, Nihat Sağbaşoğlu, Cevdet İnci, Yusuf Uz, Melih Gökçek, Bülent Sezen, Sadettin Kaymak, Ertan Ülkü, İrfan Erol, Vecdi Gönül, Enver Ören, Şahin Uğurlu, Haydar Seven, Cihan Can, gibi çok sayıda gönül dostumun, bütün mesai arkadaşlarımın; tüm aile fertlerimin akrabalarımın desteğini ömür boyu unutmam mümkün değildir.) (Elbette, Tansu Çiller’in, 80 milyarı aşan seçim borcunu -verdiği söze ihanet ederek- bana yıkmasını; karşılıksız çek verme suçu ile karşı karşıya bırakmasını da unutamam.)
Masonik, ırkçı, mezhepçi ilişkileriniz yoksa; bazılarına çıkar sağlamamış iseniz; ne kendinize, ne de evlatlarınıza iş bulmanız da kolay olmayacaktır. (Yedi yıldır bürom var. İzmir’den tek bir kuruş gelirim olmadı. Bu arada, yüzlerce kişinin, çok önemli sıkıntılarının hallinde yardımcı oldum. Tek bir tanesi bile, "borcum nedir", "büronun giderleri nasıl karşılanıyor" diye sormadı. Sadece alıcı oldu. Helal olsun, ama ayıp da oluyor.)
(Aynı şekilde, görevde iken, her sıkıştıklarında yardım talep eden, İstanbul’un muhafazakar işadamlarının da, hiçbiri "sıkıntın var mı" diye sormadı.)
Sonsuz şükürler olsun; bilgimle ve çalışmamla, kimseye muhtaç olmadım. Dilerim ki, hiçbir başkan kardeşim de sıkıntı çekmesin. Ama bu tabloyu da, şimdiden bilsinler ve tedbirli olsunlar.
5- Lütfen, iyi hukukçularla çalışın. Zira, görevden sonra, ihbarlar/tahkikatlar/davalar başlayacaktır. (Şu ana kadar 198 beraat kararım oldu. 250’den sonra men-i mahkeme kararlarını saymaktan vazgeçtim. Hâlâ, kaç davam sürüyor, bilemiyorum.) Zira, önüne gelen, sizi ihbar edecektir.
6- Hizmet ile oy arasında paralellik olmadığını unutmayın, En az oyu, en fazla hizmet verdiğiniz bölgelerden almanız, sizi şaşırtmasın.
7- Normal hayatınız hiç değişmemelidir. Özellikle, aile fertleriniz kendisini havaya sokmamalıdır. Yoksa çok mutsuz olursunuz.
Cenab-ı Hak; hepinize, gayret-sabır-basiret ve başarılar lütfetsin...