Bergama Köylüsü Kazandı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), Türkiye'yi Bergamalı köylülere 945 bin euro tazminat ödemeye mahkum etmesini değerlendiren köylülerin avukatı Senih Özay, "Biz bu kararın sözleşme ihlali bölümü ile ilgiliyiz" dedi.
Bu kararın, 2004 yılında Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın ve 9 arkadaşı ile ilgili verilen ihlal kararının ardından açılan ikinci davanın sonucu olduğunu kaydeden Avukat Özay, "O da, 315 köylü yine aynı şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. ve 8. maddelerinin, yani adil yargılanma hakkıyla, aile birlikte yaşama hakkının ihlali şeklinde sonuçlandı. Peki, ister Türk Danıştayı'nın, ister AİHM'in kararı Türkiye'de nasıl algılandı bugüne kadar? Bir hukuk devletine layık olarak algılanmadı. Arkaya dolanma, bir atlatma formülü arandı ve bulundu. Nitekim yine biz aldığımız bu mahkeme kararının, yok 315x3 bin euro= 945 bin euro bölümüyle değil, sözleşme ihlali bölümüyle ilgiliyiz. Bu kere bekliyoruz, acaba Türkiye'de duyarlı kişiler, örgütler hareketlenir de hükümete dermi ki, kardeş ne olur bu kere mahkeme kararı uygulansın, ne olur bu halk istemiyor, mahkeme, Türk Danıştayı istemiyor, Avrupa mahkemesi istemiyor. Bir kerecik uyun, bir kerecik yöreye git başbakan olarak, bir rehabilitasyon yaptırmayı düşün. Şirketle anlaş, şirketle pazarlık et. Aslında onların rehabilite etmesi lazım" diye konuştu. Sorunun rehabilite edilmesini beklediklerini, bu amaçla sivil toplum kuruluşlarının Bergamalı köylülerle işbirliği yapmasını istediklerini kaydeden Özay, "Yapmazlarsa, yalnız bırakırlarsa, onlar yine çok iyi bildikleri, biliyorsunuz 10 küsur yıldır sivil itaatsizlik uzmanı oldular, onlar hukuken yaramazlık yapmayı, dünya kamuoyuna bu konuyu taşımayı biliyorlar. Yine boyunlarına mahkeme kararını asıp, Lizbon'a, İngiltere'ye kadar yürüyebilirler. Bunlar kendilerine başka yol bırakılmaz ise, bunu yapacak güçteler. Dolayısıyla benim kamuoyuna tekrar tekrar ricam, yalvarmam; ne olur bu kere, bir kerecik olsun, Türkiye'de bir hukuku öne alın, ne olur bir iddianameye, bir savcıya, bir generale bakışlarımıza yol açar, ne olur bir kerecik hukuk devleti niteliği ilerlesin Türkiye'de. Bunu bekliyorum ve umutluyum" şeklinde konuştu.
Bergama Ovacık Köyü'ndeki altın madenini şu anda işleten Koza Altın İşletmeleri A.Ş.'yi de mahkeme kararlarının bağladığını bildiren Senih Özay, "Bu yerde, Bergama'da, yani yer seçimi olarak bu yerde böyle bir faaliyet olamaz diyen bir mahkeme kararına karşın 'Benim ismim başka ama, ben gavur firması değilim, ben Türk firmasıyım' demek hukuken mümkün değil. İster gavur firması ol, ister Koç ol, Sabancı ol, ister Koza ol, bu yer seçimi itibariyle burada yapamazsın. Bu mahkeme kararına uyacaksın. Mahkeme kararının tercümesi bu" değerlendirmesini yaptı. Avukat Özay, son olarak, "Ama hükümetle yine bir ittifak ederek, işbirliğine giderek, bir arkaya dolanma, bir Bakanlar Kurulu gizli kararı çıkarma gibi yöntemler denenebilir, düşünebilirler. Bunun için ayık ve uyanık olarak izleyeceğiz onları. Köylüler olarak, avukatlar olarak" dedi.
"KARAR ESKİ DÖNEME AİT"
Bu arada, AİHM Bergama ve çevre köylerinde yaşayan 315 kişinin açmış oldukları dava ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin davacılara toplam 945 bin euro tazminat ödenmesini kararlaştırmasının ardından Ovacık Altın Madeni'ni işleten Koza Altın İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek yazılı bir açıklama yaptı. İpek açıklamasında, "Hatırlanacağı üzere Normandy Madencilik A.Ş. döneminde Ovacık Altın Madeni bir süre Bakanlar Kurulu'nun aldığı prensip kararıyla çalışmalarına devam etmiş, 10 kişi AİHM'de dava açmıştı. AİHM de oluşmuş bir zarardan değil, Bakanlar Kurulu'nun aldığı prensip kararında ÇED raporu yerine TÜBİTAK raporunu baz alması nedeniyle idari işlemdeki usul hatasından dolayı davacı 10 kişiye 3'er bin euro tazminat ödenmesine karar vermişti. Yeni alınan kararda bu davanın devamı niteliğindedir" diye konuştu. İpek, "Ovacık Altın Madeni'nin Koza Altın işletmeleri A.Ş. tarafından satın alınmasından sonra, tespit edilen eksikler, ÇED raporu dahil giderilmiş, tüm gereklilikler yerine getirilerek GSM İşyeri Açma Ruhsatı alınmıştır. Bu nedenle AİHM'nin aldığı karar eski döneme ait bir karar olup Koza Altın İşletmeleri Ovacık Altın Madeni'nin çalışması ve yeni aldığı izinlerle alakalı değildir. Üretim sorunsuz ve kesintisiz devam etmektedir" açıklamasını yaptı.
Rıza Türmen'in yanısıra Jean-Paul Costa (Fransız-mahkeme başkanı), Andras Baka (Macar), Ireneu Cabral Barreto (Portekiz), Volodymyr Butkeviç (Ukraynalı), Danute Jociene (Litvanya), Dragoljub Popoviç'in de (Sırbistan-Karadağ) yer aldığı mahkeme heyeti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel ve aile hayatına saygıyla ilgili 8. maddesi ve adil yargılama hakkıyla ilgili 6. maddesinin ihlal edildiği görüşüne varırken, sözleşmenin 41. maddesine göre Türkiye'nin başvuru sahibi 315 kişinin her birine 3 bin euro olmak üzere toplam 945 bin Avro, ayrıca davacılara mahkeme masrafı için toplam 5 bin euro ödenmesi yönünde karar verildiği belirtildi. Mahkeme, 6. maddenin 1. fıkrasına göre de, Türk yetkililerin İzmir İdare Mahkemesi'nin 15 Ekim 1997 tarihinde aldığı ve Danıştay'ın 1 Nisan 1998 tarihinde onadığı yürütmeyi durdurma kararını zamanında yerine getirmediğini, bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğine karar verdi.
AİHM, daha önce de benzer bir davayı ele almış, 10 Kasım 2004 tarihinde, "Bergama-Ovacık Madeni'nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkını koruyan 6/1. maddesi ile yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel ve aile yaşamına saygı hakkını koruyan 8. maddesinin ihlal edildiğine" karar vermiş, kararla ilgili Türkiye hükümetinin AİHM Büyük Dairesi'ne yaptığı itiraz reddedilmiş ve karar 30 Mart 2005 tarihinde kesinleşmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.