YILLARDIR DEVAM EDEN JEOTERMAL TARTIŞMALARINA BELEDİYE BAŞKANI TANSU KAYA SON NOKTAYI KOYDU: MECLİSTE BEKLEYEN JEOTERMAL YASASI ÇIKSIN, TÜM SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİYLE BİRLİKTE BU PROJEYİ HAYATA GEÇİRELİM.”
Kent Konseyi tarafından düzenlenen Jeotermal Sempozyumunda çeşitli kişi ve kuruluşlar tarafından Jeotermalin önemi vurgulandı. Nisan ayında Aliağa’ya gelen ve “Ege Jeotermal sobasının üzerinde” diye konuşan Enerji Bakanı Hilmi Güler’den sonra Aliağa Kamuoyu da jeotermalden faydalanılmasını istedi. Eski Belediye meclis üyesi Seffet Tuncel önderliğinde oluşturulan “Jeotermal için Yurttaş Girişimi” adlı sivil toplum örgütü tarafından gündeme getirilen jeotermal konusu son olarak Kent Konseyi tarafından düzenlenen sempozyumda tartışıldı. Doğalgaz çalışmalarının başlaması ve belediyenin jeotermal konusunda duyarsız kaldığını düşünen çoğunluğunun eski belediye meclisi üyelerinden oluşan ve Aliağa’da var olan Jeotermalin kullanılmasına yönelik yapılan girişimlere birçok siyasi partinin ve sivil toplum örgütünün destek vermesi Aliağa Kent Konseyini harekete geçirdi. Konunun farklı noktalarda görüşülmesinin ve konuşulmasının yanlış anlaşılmalara yol açabileceğini düşünen Kent Konseyi yöneticileri konu ile ilgili farklı görüşlerden bilim adamlarını ve bilirkişileri panele davet etti. Düzenlenen Jeotermal paneli büyük ilgi gördü. Panelde katılımcılar tamamen yerli ve ucuz bir enerji kaynağı olan jeotermalin önemi ve faydalanılması konusunda görüş birliğine vardı. MTA İzmir Bölge Müdürü Sinan Arslan, İzmir Jeotermal Kullanıcıları Derneği Başkanı Ekrem Esenlik, Torbalı Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Petrol Mühendisi Niyazi Aksoy, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Jeofizik Mühendisi Mehmet Ali Danışman, MTA emeklisi Jeoloji Mühendisi Dr Tuncer Eşder, Sera işletmecisi Makine Mühendisi Ahmet Taner’in konuşmacı olarak katıldıkları ve 5 saat süren panelde farklı görüşler masaya yatırılmasına karşın, Jeotermalin yerli ucuz ve geri dönüşebilir enerji kaynağı olduğu için çeşitli alanlarda kullanılması gerekliliği tüm katılımcıların ortak görüşü oldu.
Panelde en son söz alan Aliağa Belediye ve Kent Konseyi Başkanı Tansu Kaya, Jeotermal projesinin Doğal Gaz’a bir alternatif olarak görülmemesi gerektiğini belirtirken ‘’Kaynak yeterli ise, Jeotermal, konut ısıtmada, tarımda, enerji üretiminde, kaplıca ve tedavi merkezlerinde ve turizmde kullanılabilir. Bu projenin hayata geçmesi için mecliste bekleyen bir yasa var. Yasa yürürlüğe girdiğinde Belediye, Odalar ve Sivil Toplum örgütleri ile birlikte bu projeyi hayata geçirebiliriz. Bu şekilde projenin yararı da zararı da ortak olur. Şu anki yasalarla jeotermalin sahibi, işletmecisi ve muhatabı belli değil’’ dedi.
ENERJİ BAKANI GÜLER: “EGE SOBANIN ÜZERİNDE OTURUYOR”
Nisan ayında Aliağa’ya gelen Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de Aliağa gibi ilçelerde jeotermal kaynaklardan faydalanılmasını istemişti. Bakan Güler, Aliağa’da yaptığı açıklamada, “İzmir, Jeotermal enerji bakımından önemli bir bölge. Türkiye’nin altında kocaman bir soba var. Biz bu enerji kaynağını tam kapasite ile kullanmak istiyoruz. Jeotermal yerli bir enerjimiz olarak çok önemli bir kaynak ve bedava yani bize ait. Biz şu anda Jeotermal enerjiden yüzde beş oranında yararlanıyoruz. Eğer tamamını kullanabilirsek müthiş olacak. Ancak Aliağa’daki jeotermal kaynak değerleri geçmişteki değerler ve şu andaki mevcut değerler arasında farklılıklar arz ediyor. Aliağa ile ilgili MTA Bölge Müdürlüğü yeniden etüt çalışması yapacak. Detaylı olarak hesaplamalar yapılıyor.” Şeklinde görüş bildirmişti.
Jeotermal Enerji ülkemiz için önemli bir yenilenebilir kaynaktır. Türkiye jeotermal potansiyel açısından dünyanın yedinci ülkesidir, muhtemel jeotermal potansiyelin kullanımının getirebileceği ekonomik kazanım 9 milyar$/yıl’dır. Yüzey sıcaklığı 40oC'nin üzerinde 140 jeotermal saha mevcuttur. Ancak, bunlardan sadece dört tanesi elektrik üretimine uygundur. Bu sahalardan Denizli-Sarayköy'de 20.4 MW kurulu elektrik gücünde bir santral mevcuttur. Diğer üç sahada da elektrik santralları kurulmalıdır. Ayrıca, bu sahalarda elektrik üretimine entegre olarak, merkezi ısıtma vb. jeotermal uygulamalar gerçekleştirilmelidir.
Geri kalan sahaların ısıtma amaçlı olarak ve düşük sıcaklıkta ısı enerjisi gerektiren uygulamalarda değerlendirilmesi teşvik edilmelidir. Türkiye’nin teorik jeotermal toplam kapasitesi 31500 MWt dir ve bunun eşdeğeri de 5 milyon konuttur. Ancak, bu muhtemel bir değer olup, hedef olarak bir milyon konut öngörülebilir.
Jeotermal enerjinin çevre dostu karakterde kullanılması için tüm dünyada yasalarla zorunlu hale getirilmiş olan reenjeksiyon (akışkanı yeraltına geri verme) tekniğinin uygulanması, hem rezervuar parametrelerinin korunması hem de jeotermal suyun çevreye zarar vermemesi için şarttır.
Jeotermal kaynakların gelişmiş teknoloji ile yüksek verimli ve entegre kullanılmalarına yönelik Ar-Ge çalışmaları artırılmalıdır. Özellikle, jeotermal enerjinin elektrik enerjisine dönüşüm verimini artıran (çift buharlaştırmalı sistemler) ve düşük sıcaklıktaki jeotermal akışkanlardan elektrik üretimine imkan sağlayan yeni teknolojiler (ikili çevrim teknolojileri) üzerinde durulmalıdır. Bugün dünyada yaygın olarak kullanılan bu teknolojiler ülkemiz santrallarında da mutlaka uygulanmalıdır. Ayrıca, sıcak kuru kaya (hot dry rock) jeotermal olanakları da araştırılmalıdır.
Jeotermal projeler, ÇED raporu alındıktan sonra, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan izin alınmak suretiyle uygulamaya sokulmalı, sektör standart altına alınarak disipline edilmeli ve kötü projelerin uygulanmasına engel olunmalıdır. Bu konuda "Enerji Teknolojileri Politikası Çalışma Grubu" tarafından geliştirilen diğer bir öneri de, jeotermal projelere uygulanma izni verilmesi yetkisinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve üniversite temsilcilerinden oluşturulacak bir "Jeotermal Değerlendirme Komisyonu" tarafından yürütülmesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.