Dinlendirici ve keyif verici özelliklere sahip olan çayın, ihtiva ettiği kafein, thea-flavin bileşikleri, bakır, demir elementleri, B.E. ve diğer vitaminlerden dolayı gıda maddesi olarak da önem kazandığı ve tüketiminin her geçen yıl arttığı bildiriliyor.
Çince "Ça" kelimesinden türetilmiş olan çayla ilgili ilk bilgiye, Hazreti İsa'nın doğumundan 2700 yıl önce Çin'de yazılmış olan belgede rastlandı. Fakat kayıtlar, çayın yalnız ilaç olarak kullanıldığını belirtiyor.
Bir kısım araştırmacılar, Çin'in Fukien bölgesindeki Boheon dağlarının, çayın ilk bulunduğu yer olduğunu savunuyor. Ayrıca, Çin'in Seşuan bölgesindeki Yangçe Vadisi'ni, çayın ilk memleketi olarak gösterenler de var. Efsaneler, masallar bir yana, kesin olan, Çinliler'in 220-316 yılları arasındaki Üç Krallık döneminde çay içtiğidir. M.Ö. 3. yüzyıla kadar yaş çay yapraklarının kaynatılması yoluyla çay yapılmakta iken, bu tarihten sonra çayın kurutularak işlenmesi söz konusu olmuştur. Kurutma işlemi, çayın, yılın her döneminde içilebilmesi imkanını getirdiğinden, onun günlük bir içecek olmasını da sağlamıştır.
Çayın Çinlilerin milli içkisi olması, ancak milattan 400 yıl sonradır. M.S. 5. yüzyılda, çay tüketme alışkanlığı Çin'den güneye ve kuzeye doğru hızla yayıldı. Bu dönemde (M.S. 476) Türk boyları, kendi aralarında ve Çin ile yaptıkları takas ticaretinde çayı yaygın olarak kullandılar.
ÇAYIN YAYILIŞI TAKASLA OLDU
Tang Hanedanı döneminde (M.S. 618-907) çay içmek bir sanat haline geldi. Bu dönem, 'çay içmenin altın çağı' olarak adlandırıldığı gibi, yaygınlaşmasında da etkili oldu. Miladi 350 yıllarında Çinliler, gemilerle Seylan'a gidiyorlar ve mallarını Arap ve İran gemilerinin getirdiği mallarla takas ediyorlardı. On beşinci yüzyıldan itibaren çay karayoluyla Orta Asya'ya geldi ve böylece Tibetliler, onu genel olarak kullanmaya başladılar. Ortadoğu'dan Çin'e giden ticaret kervanları, ipek ve porselenin yanı sıra çay da almaktaydılar.
Çay konusunda ilk geniş çaplı araştırma, M.S. 733-804 yılları arasında yaşayan Lu Yu'ya aittir. Yu, "Çay Kitabı" adlı eserinde, çay hakkında, üretiminden tüketimine, sistemli ve kapsamlı bilgi vermektedir. Böylece çay üretimi ve tüketimi daha da yaygınlaşma imkanı bulmuştur.
BUDİST RAHİPLERİN 'İTİBAR'I
Çaya dair Japon kaynaklı bilgilere ise, ancak 593 yılından itibaren rastlanmaktadır. Çay özellikle soylular ve rahipler arasında yaygındır. Budist rahiplerin, uykuya karşı koymak, böylece olağanüstü birtakım güçlere sahip oldukları izlenimini verip itibar kazanmak amacıyla içtikleri çayın Japonya'ya ulaşması da Budizmle olur. 810 yılında çay bitkisini ülkesindeki saraya götüren, Japon Budist rahip Dasjsy'dir.
'4 ÇAYI'NIN TARİHÇESİ
Avrupa ise, çay hakkındaki haberleri ancak Haçlı seferleri sırasında alabildi. 1610 yılında Japon adası Hirado'dan yeşil toz olarak satın alınan çay, Felemenk Hindistanı kumpanyasının gemileriyle Avrupa'ya getirildi. İlk olarak Kraliyet ailesi tanışır çayla. Bedford Düşesi'nin saat dört (16.00) sıralarında konuklarına ikram ettiği çay, bir alışkanlık meydana getirir ve "4 çay'ı" adıyla, az çok kurallara bağlı geleneksel İngiliz çay seremonisi haline gelir ve Avrupa'da yaygınlaşmaya başlar. Paris'e ilk çay 1635'te, Londra'ya 1650'de geldi. Rusya'ya karayolundan 1638'de ulaştı. Almanya'ya ise 1647 yılında girdi.
'ARİSTOKRAT İÇECEĞİ'
Çayı Hollandalı tüccarlar 17. yüzyılın başlarında Avrupa'ya taşımışlardır. Hollanda'ya ilk geldiğinde çok pahalı olan çay, aristokrat içeceği olarak tanınmıştı. Hollanda'nın en iyi ailelerinin katıldığı çay partilerinde misafirlere kekle birlikte çay servisi yapılırdı. Çay, bütün dünya dillerinde iki şekilde isimlendirilmiştir: Bunlardan biri "çay", diğeri ise "tea" (ti)'dir ve her iki kelime de Çin kaynaklıdır.
Her ne kadar Türkler M.S. 5.yy.'da çay ticareti yapmış iseler de, tarihi göçlerle çayın Anadolu'ya getirilmediği anlaşılmaktadır. Bu sebepten olacak, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde köklü bir kahve tüketim alışkanlığı yerleşmiştir. Anadolu'da çay içme alışkanlığı başlangıcının 17.yy.'a kadar gittiği bilinmektedir.
TÜRKİYE'DE İLK ÜRETİM GİRİŞİMLERİ
Çay üretimi için ilk girişim, 1888 yılında zamanın Ticaret Nazırı (Bakanı) Esbaki İsmail Paşa tarafından yapılmış, Çin'den getirilen çay tohumları Bursa'da ekilmiş, ancak ekolojik sebeplerle bu çalışmalardan sonuç alınamamıştır. 1924 senelerinde Kafkasya'dan getirilen tohumlar ile Rize'de bazı denemeler yapılmış ve iklime uygun tohum kullanıldığı için iyi neticeler alınmıştır. Fakat çay ekimi, kuvvetli teşvik edici sebepler bulunmadığı için ilerleyememiş ve ancak 20 dönümlük kadar bir çay bahçesi yapılmıştır. 1939'da 3788 sayılı kanunun çıkartılması ile çay ziraati büyük hızla gelişmiştir. 1939'da 2 bin 130 dönüm olan çaylıkların sahası, 1957'de 93 bin 360 dönüme yükselmiştir. Çay yetiştirme işi, ilk önce Rize civarında başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün Sürmene'den Hopa'ya kadar olan mıntıkada, sahilden 500 m'ye kadar yükseklikte olan yerlerde, geniş çapta çay fidanı yetiştirilmektedir.
Dünyada 43 derece kuzey ve 27 derece güney enlemleri arasında, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 40 kadar ülkede çay tarımı yapılmaktadır. Dünya kuru çay üretiminde ilk 6 ülke sırasıyla şunlar: Hindistan, Çin, Sri Lanka, Kenya, Endonezya ve Türkiye.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.